İngiliz The Independent gazetesinde dün yayınlanan makaledeki, geçen yıl haziran ayında Gazze'nin doğu sınırındaki 'Büyük Dönüş Yürüyüşü' gösterileri sırasında, yaralıları yardım ederken İsrailli keskin nişancı askerler tarafından şehit edilen ve Filistinlilerin "yardım meleği" olarak isimlendirdiği 21 yaşındaki gönüllü hemşire Razan en-Neccar'ın hayat hikayesi, herkesi duygulandırdı.
‘RAZAN'IN ÖLÜMÜ İŞGAL
ALTINDAKİ TÜM İNSANLARIN
SEMBOLÜ HALİNE GELDİ'
Anne Sabriye el Naccar kaleme aldığı makalede, işgal kuvvetlerinin beyaz ceketi giymesine rağmen kızını öldürdüğünü ve “Kızının ölümünün, İsrail işgali altındaki tüm insanların sembolü haline geldiğini” söyledi.
Razan en-Neccar'ın annesi Sabriye el Naccar, tarafından kaleme alınan, ilgi ve hüzün ile okuyacağınız makalenin Türkçe çevirisi şöyle:
Razan'ın şehit edilmesinin sadece, cesaretinin ve kararlılığının bir delili olmadığı; aynı zamanda erkekleri, kadınları ve çocukları rahatlatan, onları mermi yağmurları altında olay yerinden tahliye etmeye yardım eden kabiliyetli bir hemşire de olduğunu gösterdi.
21 yaşınaki kızımın yaptığı gibi, başkaları için hayatlarını tehlikeye atanlardan barış, adalet ve özgürlük adına öğreneceğimiz çok şey var.
‘Büyük Dünüş Yürüyüşü'nün başlamasından bir yıl sonra, hâlâ vahşice öldürülen kızım Razan'ın yasını tutuyorum.
Şehid edildiği zaman 21 yaşındaydı.
ÜSTÜNDE BEYAZ ÖNLÜK VARKEN
YARALILARIN TAHLİYESİNİ
YARDIM EDERKEN VURULDU
Filistinli ambulansta gönüllü hemşire olarak görev yapan Razan, geçen yıl, Filistin topraklarındaki İsrail işgaline karşı direnişin sembolü haline gelen ‘Toprak Günü'nün yıldönümü olan ve her yıl 30 Mart'ta başlayan ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü'nde İsrail askerleri tarafından yaralanan göstericilerin yaralarını iyileştirmeye yardım etti.
Beyaz önlüğünü giymesine rağmen, İsrail kuvvetlerinin hedefi haline geldi. İsrail çitinin yanındaki yaralıların tahliyesine yardım etmeye çalışırken vuruldu.
Ölümü, İsrail hâkimiyeti altındaki tüm insanlar için bir sembole dönüştü. 2018'deki ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü'ndeki varlığı, bir sağlık görevlisi olsa bile garanti edilmedi. Fiziksel yetenekleri, onun tıp mesleğine girmesini engelledi, bu yüzden hemşirelik okudu ve ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü' sırasında, tıbbi ekipman satın almak için telefonunu sattı.
Protestoların ilk gününden beri yaralılara bakmakta ve yaralarını iyileştirmekte zorlanıyordu. 1997'de İsrail saldırısının geride bıraktığı Gazze'de, molozunun altında dünyaya geldi.
Razan, anavatanı Filistin'in erkekleri ve kızlarıyla birlikte 30 Mart'taki Büyük Dönüş Yürüyüş'ünü desteklemekte ısrar etti. Onun bakış açısına göre amacı, sadece tıbbi bir sağlık görevlisi olarak hizmet etmek değildi. Direnişin aktif bir üyesiydi. Aktivistlere, yazarlara, gazetecilere, gençlik gruplarına katıldı.
AİLESİNİN ANAVATANI JAAFA'YA
GERİ DÖNMENİN, ATALARIYLA
TANIŞMANIN HAYALİNİ YAŞIYORDU
Filistinlilerin birçoğu gibi, Razan da, ailesinin Jaffa'dan (Yafa) geldiği köydeki anavatanlarına geri dönmenin, atalarıyla tanışmanın hayalini yaşıyordu. Ancak ablukayı uygulayanlar, Razan'ın rüyasının gerçekleşmesini istemedi.
Anavatanlarından ilk kovulan o değildi. Askeri kulelerde güvenle oturan işgalci İsrail kuvvetlerinin keskin nişancıları, sahadaki çalışmalarını yapmalarını engellemeye çalıştı. Bu engellemeler onun cesaret ve kararlılığını güçlendirdi. Aynı zamanda tıbbi bir terapist ve bir hemşire olarak, bir yerden bir yere mermi yağmuru altında yaralıları taşındı. Erkekleri, kadınları ve çocukları sakinleştirip tedavi etti ve onları tahliye etmeye yardımcı oldu.
O gün, uluslararası insan haklarının ve uluslararası insancıl hukukun açık ve benzeri görülmemiş bir ihlaliyle karşı karşıya kalındı. İşgal gücü İsrail askerlerini silahlarından çıkan mermilerin oluşturduğu kanlar sağlık görevlilerin, gazetecilerin, hatta engelliler ve özel ihtiyaçları olan kişilerin bedenini kapladı.
Razan'ın gönüllü bir hemşire olarak mücadelesi, hepimizin izlemesi gereken bir onurdur. Kızımın yaptığı gibi, başkaları için hayatlarını tehlikeye atanlardan barış, adalet ve özgürlük adına bir şeyler öğrenmeliyiz.
KUŞATMA ALTINDAKİ 1,8 MİLYONLUK
GAZZE'DE MAHKUM GİBİYİZ
‘Büyük Dönüş Yürüyüşü' sürecini getiren, bu değerlere bağlılığımız ve adalet çağrısıdır. 1,8 milyon insan, küçük bir bölgede kuşatma altındaki Gazze'de yaşıyoruz. Mahkûm gibiyiz. İsrail kuşatması ve İsrailliler tarafından dikilen duvarlarla çevriliyiz. Dünyayı unuttuk ve haksızlığın boyunduruğu altında yaşadığımız gerçeğini göz ardı ettik.
Bu yüzden, bu hafta sonu da ayrılacağımız her cuma günü gösteri yapmak için dışarı çıkmamızın nedeni budur. Baskılara karşı tepkimizi barışçıl bir şekilde göstereceğiz ve tereddüt etmeden başkalarına verilen hak ve özgürlükleri talep ederek bir arada duracağız.
ANAVATANA DÖNECEĞİMİZ
GÜNÜ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ
Biz Filistin halkı olarak, topraklarımızdan ayrılmamızdan hâlâ yetmiş yıl sonra, evimize/ilk doğduğumuz anavatanımıza döneceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyoruz. Filistin Savaşı öncesi ve Nakba öncesi yaşadığımız toprakların çoğu, bir zamanlar anavatanı olanların geri dönüşlerini sabırsızlıkla bekliyor.
Hayalleri gerçekleşene kadar kimsenin sakinleşeceğini düşünmeyin. Geri dönüş hakkı sadece politik bir konumdan çok, bir prensipten daha fazlasıdır; ancak, bunun temelinde, edebiyat, sanat ve müziğin yansıttığı gibi, Filistin kimliği yatıyor ve damarlarımızdaki kan akımı bizden geçiyor.
Bu hafta sonu ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü'nün ilk yıldönümüne yaklaşırken kızım Razan, yalnızca Filistin milliyetçiliğinin değil, Filistin halkını karakterize eden cesaretin ve mücadelenin bir sembolü olarak kalacak.
Ne zaman, ne de yer, 1948'de verdiğimiz Nakba'yı unutmaz; ama, onun hatırası bizi hiç bırakmaz. Çözüm, İsrail işgaline son vermek olacaktır.
BU İŞİ GÖNÜLLÜ OLARAK YAPTIĞINI, PARA ALMADIĞINI SÖYLEMİŞTİ
Razan en-Neccar, şehid edilmeden bir ay önce Amerikan New York Times gazetesine verdiği röportajda bu işi gönüllü olarak yaptığını, para almadığını, babasının ‘Parasız niye izin veriyorsun' diyenlere “Onunla gurur duyuyorum” cevabını verdiğini söylüyordu. 30 Mart'tan beri her cuma olduğu gibi önceki gün de Gazze Şeridi'nin İsrail duvarına yakın yerlerde gösteriler vardı. İlk gösteriden bu yana gönüllü olan, yaralılara müdahale eden Razan en-Neccar, her cuma günü de Han Yunus yerleşiminin doğusundaki gösterilerde görev alıyordu. Arkadaşlarına göre, beyaz önlüğüyle Razan, yine acil müdahale için sınıra doğru koşuyordu ki, göğsüne isabet eden kurşunla yere devrildi. Daha önce de göstericiler arasında koşuştururken çekilen fotoğraflarda yer almıştı. Razan en-Neccar, Gazze'de ‘Büyük Dönüş Yürüyüş' adı altında İsrail'in işgaline karşı mart sonundan bu yana düzenlenen gösterilerde can veren 119'uncu Filistinli oldu.
KURŞUN GÖĞSÜNÜ DELEREK SIRTINDAN ÇIKMIŞ
Bölgede kurulan Sahra Hastanesi Müdürü Doktor Salah er-Rantisi yaptığı açıklamada, "Hemşire Rezzan, çok ağır yaralı olarak hastaneye getirildi. Rezzan'ın nahif bedenine isabet eden kurşun, göğsünü delerek sırtından çıkmış" dekişti.
ANNESİ KIZININ KANLI GÖMLEĞİNE
SARILIP AĞLAMIŞTI
“Yardım meleği"nin annesi, kızının kanlı gömleğine sarılarak gözyaşı dökmüştü
Genç sağlık görevlisinin şehadeti büyük bir hüzün ve öfke seline dönüşerek, onlarca Filistinlinin, Neccar'ın cenazesinin kaldırıldığı Han Yunus'taki Gazze Avrupa Hastanesi'nin önüne akın etmesine yol açmıştı. “Yardım meleği"ni son yolculuğuna uğurlayan birçok meslektaşı, ailesi ve sevenleri, şehit hemşirenin cansız bedenini gördükleri an hıçkırıklara boğuldu, sinir krizleri ve baygınlık geçirmıştı
Büyük Dönüş Yürüyüşü kapsamında Han Yunus bölgesinde görev yapan Rezan hemşire iftar öncesi İsrail keskin nişancısı tarafından vurularak şehit edildi. Filistinli Rezan hemşirenin bir hafta önce bölgede kurulan Büyük Dönüş Yürüyüşü çadırında nişanlandığı ve düğün hazırlığı yaptığı bildirildi. Filistinli 21 yaşındaki hemşire Rezan El Neccar ABD-İsrail işbirliği başlatılan Kudüs provokasyonu sürecinde bölgede gönüllü hemşire olarak görev yaptı.
BÜYÜK DÖNÜŞ YÜRÜYÜŞÜ NEDİR?
Büyük Dönüş Yürüyüşü özünde Dünya'ya Filistin Halkının asla vatanlarından vazgeçmeyeceği ve işgal topraklarının elbet birgün asıl sahiplerine döneceği mesajını veriyor. İşgal devleti İsrail'in 30 Mart 1976'da Filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koymasının ardından yaşanan olayların anıldığı “Toprak Günü”nde, Filistin halkı her yıl “Büyük Dönüş Yürüyüşü” çağrısına katılmak için akın ediyor.
Filistin halkının, İsrail işgaline karşı Toprak gününde yaptıkları kitlesel etkinlik Büyük Dönüş Yürüyüşü olarak adlandırılmaktadır.
Büyük Dönüş Yürüyüşü ile hem Filistin halkının tarihi bilinci yenilenmekte hem de Siyonist rejime ve dünyaya bu toprakların asıl sahiplerinin kim olduğunun mesajı verilmektedir.
Filistin içinde ve dışında Filistin bayrakları taşıyarak, 1948'de topraklarından göçe zorlanan Filistinlilerin dönüş hakkını savunmak ve İsrail'i protesto etmek için yürüyüş yapılıyor.
Diğer ülkelerde yaşayan en az 5 milyon Filistinli mültecinin ana vatanlarına geri dönme hakkı, ” Büyük Dönüş” gösterisinin en önemli anlamıdır.
Siyonist rejimi dünyaya ve yeni nesillere “gasıp ve katil” olarak tanıtmak “Büyük Dönüş” gösterisinin önemli mesajlarındandır.
Söz konusu gösteriler bir yandan siyonist rejimin işgalci olduğuna dair eski kamuoyuna “tarihi hatırlatıp” genç kamu oyuna “bilgi verirken” diğer yandan İsrail rejiminin “katil” mahiyetini vurguluyor.