Doğu ve Güneydoğu'dan birbiri ardına şehit haberleri ve TSK'nın PKK'ya yönelik operasyon haberleri geliyor.Çözüm süreci ise fiilen bitmiş görünüyor.
Yaşanan çatışma ortamında PKK'nın Avrupa Sorumluları'ndan Remzi Kartal'dan ilginç açıklamalar geldi. Suruç saldırısı sonrası Ceylanpınar ve Diyarbakır'da yaşanan şehit olaylarının 'PKK'yla alakası olmadığını' ileri süren Kartal, "Oradaki yerel girişimlerle ortaya çıktı. O yerel girişimler kimdir, neyin nesidir bu konuda bir bilgim yok" dedi.
PKK'nın yeniden 'çözüm süreci' için masaya oturmaya hazır olduğunu da açıklayan Remzi Kartal, HDP ve CHP'yi göreve çağırdı.
Radikal yazarı Ezgi Başaran'a konuşan Remzi Kartal'ın açıklamalarının detayları şöyle:
PKK'NIN TALİMATI YOK
Suruç'taki olayların hemen ardından patlak vermesi PKK'nin merkezi bir talimatı ve kararı olmadığını gösteriyor bu ölümlerin. Oradaki yerel girişimlerle ortaya çıktı. O yerel girişimler kimdir, neyin nesidir bu konuda bir bilgim yok.
PKK İNFAZLARI ÜSTLENMİYOR MU?
Evet. PKK'nin dış ilişkiler komitesinden bir açıklama da yapıldı. “Bizim böyle bir eylemimiz yok, bizim adımıza verilmiş bir talimat yok, yereldeki inisiyatif ile ortaya çıkmıştır” denildi. Bu provokatif bir eylem midir yoksa oradaki bazı gençlerin kendilerini örgütleyerek yaptığı bir şey mi şu anda net değil.
PKK'NIN ÇÖZÜM SÜRECİNE BAKIŞI NEDİR?
Çözüm süreci ile ilgili bizim stratejik yaklaşımımız bellidir. Biz Kürt sorununun siyasi müzakereyle çözülmesini istiyor, stratejimizi buna endeksliyoruz. Diyalog ve müzakere sözkonusu olduğu sürece bütün şiddet durdurulmalıdır. Ki süreç 2013'ten bu yana kadar da böyle oldu. Süreci belirleyen, çözüm süreciyle ilgili stratejik yöntemi belirleyen devlettir. İşin başından beri böyledir. Yani 100 yıldır sistem böyle işler, Kürtlerle ilgili stratejik çerçeve devlet tarafından çizilir. Ne zaman ki devlet diyaloga girmiştir, o zaman çatışmasızlık olmuştur. En sonuncusu 2013'te başlayan çözüm süreciydi. Şimdi Erdoğan diyor ki “Milli beraberliğimize kastedenlerle konuşamayız, çözüm süreci bitti.” Görüldüğü üzere diyalogu bitiren ve savaşa karar veren yine devlet.
UYKUDA ÖLDÜRÜLEN POLİSLER
İki polise karşı yapılan eylem nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devleti eğer stratejik olarak kararlı ise süreci bitirmezdi. Bu ölümleri küçümsediğim zannedilmesin sakın. Onu kastetmiyorum. Sadece devlet mekaniği böyle işlemez diyorum. Ayrıca seçimlerden önce Kürt siyasi hareketine karşı birçok baskı ve şiddet eylemi de yapıldı. IŞİD politikası, Rojava ve Kobane'de izlenen politikalar ateşkes sürecini ortadan kaldıracak cinstendi. Meseleyi polisler öldürüldü, süreç bitti çerçevesine kilitlemek hiç doğru değil. Erdoğan'ın kişisel hırsları nedeniyle bu noktaya gelindi.
PKK NEDEN HDP'NİN SEÇİM BAŞARAJISINI GÖLGELEDİ?
HDP'nin geniş ve farklı kitlelerden aldığı oy çok önemli ve şunu gösteriyor:
Türkiye halkı çözüm istiyor, çatışma değil. Fakat şimdi savaşa yeniden dönülüyorsa, Erdoğan bastırarak sindirerek tüm güvenlik güçlerini kullanarak ilerlemek istiyorsa, PKK'nin kendisini ve halkını koruması zorunluluğu vardır. Geri çekilen, sinen, bekleyen, gökyüzünden inen tonlarca bombalara hiçbir cevap vermeyen bir konumda duramaz.
Çok açık ve net ifade etmek istiyorum Türkiye kamuoyuna… Bize dayatılan çatışmadır. Devlet bunları yapıyor ama PKK niye sesini çıkarıyor yaklaşımı doğru değildir. Herkesin bu şiddet politikalarına karşı çıkması gerekir ki kriz derinleşmesin.
Türkiye kamuoyunun ruh halini anlıyorum. Halkların demokrasiden barıştan sivillikten yana tercihini kullandığını anlıyorum. Fakat bir şey daha var. Çatışmanın kendine göre bir askeri mantığı var. Bir yerde askeri güç karşısında kendini savunmak savaşın doğal mantığında vardır. Bir askeri müdahale karşısında bize “Siz durun, sessiz kalın biz demokratik alanda bunları mahkum edelim” denmesini anlıyorum ama askeri mantıkta maalesef yeri yok. Sivil siyasette sesini yükseltme noktasında sizin ortaya koyduğunuz şeyi insan anlıyor ama askeri anlamda kendisini yok etmeye çalışan konsepti boşa çıkarmaya çalışmak doğaldır. Bir savaş başladığında, sadece bir tarafa“Siz durun” demek gerçekten çok yerinde çok isabetli bir şey değil. Yapılacak şey topyekün savaş politikasına karşı çıkmaktır. Bakın artık 90'larda değiliz. İnsanlar bazı şeyleri görüyor. Üstelik o zamanlar Türkiye'nin baskıcı Kürt politikasına uluslararası güçler tam destek veriyordu. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesiyle ilgili Türkiye içinde ve dışında ciddi bir kamuoyu yoktu.
HDP VE CHP'YE BÜYÜK ROL DÜŞÜYOR
Şu anda öyle görünmese de, bence bu kamuoyu sayesinde Türkiye kalıcı bir barış sürecine gidecek. Bu konuda en büyük rol HDP ve CHP'ye düşüyor. Savaş eksenli politikalara karşı kamuoyu oluşturmalı, geniş bir savaş karşıtı blokla Türkiye'yi savaştan çıkarıp barışa evrilen bir sürece sokmak için uğraşmalılar.
PKK ÖCALAN'IN STRATEJİSİNİ NEDEN BENİMSEMEDİ?
Stratejik olarak benimsedi elbette. PKK, Önder Apo'nun ‘Kürt sorunu silahla değil, siyasetle çözülsün' sözüne ‘Evet' demiştir. Silahı tekrar gündeme getiren örgüt değildir. Silah örgüte bir biçimde dayatılmıştır. Yani PKK'nin süreç boyunca takındığı tavır stratejiktir ve elbette hala geçerlidir. Siyasi olarak meselenin tartışılmasının önü açılırsa PKK silahı toptan gündemden çıkartmaya hazırdır. Nitekim Sayın Demirtaş'ın da sizin röportajınızda ifade ettiği gibi, örgüt silah bırakma kongresini toplamak üzereydi. Hazırlıklarını yapmıştır. Eğer herşey yolunda gitseydi, Öcalan Türkiye heyetinin ve HDP heyetinin karşısında PKK'ye Türkiye'ye karşı silah bırak çağrısı yapacaktı. Yakaladığımız tarihsel fırsatın önü tıkandı maalesef.
ÇÖZÜM SÜRECİNDE GERİ DÖNÜLMEZ NOKTADA MIYIZ?
Hayır geri dönülmez bir noktada değiliz. Kürt sorununun tek çözüm yolu vardır, siyaset. Bu ne zaman olur bilmiyorum ama Kürt sorunu mutlak surette anayasal ve demokratik bir zeminde çözülecektir. Silahlar susacak ve tamamen devreden çıkacak. Bunun başka hiçbir yolu yok. Ama bugün yarın ne zaman olacak, ben bilemem. Şu anda şüphesiz ki güçlü bir demokratik savaş karşıtı muhalefet yükselirse –ki bu artık HDP ile de sınırlı olmamalı, tüm siyasi partiler katılmalı- her zaman geri dönüş sözkonusudur.
PKK YENİDEN MASAYA OTURUR MU?
Elbette. Bunda hiçbir şüphe olmamalı. PKK'nin amacı savaşmak değil ki. Amacı siyasi çözümdür, barıştır, özgürlüktür. Barış istiyor, çözüm istiyor. Ne zaman ki masaya dönmenin imkanları yaratılır, PKK hazırdır. Bombalamanın durması, Öcalan'ın üstündeki tecritin kalkması gibi şartlar yerine gelirse masaya dönmek mümkündür. Bakınız Türkiye bu bombalamaları çok yaptı. Hiçbir şey değişmiyor, değişmeyecek. Sadece insanları kaybediyoruz ama çözüme yaklaşmıyoruz bu şekilde. Türkiye toplumu barış beklerken neden bu hale geldi, meclis irade alıp araştırma yapmalıydı. Ama olmuyor çünkü mecliste AKP-MHP çoğunluğu var.