Riyad Anlaşması Yemen'in güneyindeki krizi çözecek mi?
Yemenli uzmanlar, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi hükümeti ile Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) desteklediği Güney Geçiş Konseyi arasında Suudi Arabistan'da sağlanan Riyad Anlaşması'na temkinli yaklaşıyor. Fakat 'BAE destekli milislerinin dağılmasına yol açan her türlü anlaşma iyidir' yorumları da var.

Oluşturma Tarihi: 2019-10-29 11:35:35

Güncelleme Tarihi: 2019-10-29 11:35:35

Yemen'de bazı üst düzey yetkililer, BAE destekli Güney Geçiş Konseyi ile yapılan anlaşmayı reddederek, BAE'nin Arap koalisyonunun hedeflerinden uzak, kendi ajandasını uyguladığını savunuyor. Buna rağmen Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani önceki gün yaptığı açıklamada, Güney Geçiş Konseyi arasında Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde yürütülen görüşmeler sonunda anlaşmaya varıldığını ve imzaların gelecek günlerde atılacağını belirtti.

Her ne kadar Güney Geçiş Konseyi'nin ana hedefi kuzeyden ayrılarak bağımsız bir devlet kurmak olsa da Cumhurbaşkanı Hadi yaptığı açıklamalarda, söz konusu anlaşmanın açık bir şekilde Yemen'in birlik ve bütünlüğüne vurgu yaptığını dile getirdi.

MEŞRU HÜKÜMET İÇİN BİR ZAFER

Yemenli gazeteci ve analist Abdurrakib el-Hedyani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anlaşmanın ana maddelerinin "meşru hükümetin Aden'e dönmesi, tüm askeri oluşumların Savunma ve İçişleri bakanlıkları bünyesine katılması ve kuzey ile güney arasında eşitliği öngören 2014'teki Ulusal Diyalog Konferansı sonuçlarının uygulanması" olduğunu ifade etti.

Hedyani, "Anlaşma kapsamında hükümet, bazı bakanlıkları Güney Geçiş Konseyi'ne vermek gibi tavizlerde bulunurken, Aden'deki meşruiyetini yeniden kazandı. Anlaşma meşru hükümet için bir zafer" diye konuştu.

Anlaşmanın uygulanabilirliğine ve sürdürülebilirliğine ilişkin Hedyani, son günlerde meydana gelen gelişmelerin doğru okunması gerektiğini, hükümetin imzalar atılmadan önce anlaşmanın sahada uygulanmasını şart koştuğunu ileri sürdü.

Hedyani, sahnedeki BAE'nin Aden'deki Koalisyon güçleri merkezleri dahil birçok mevziden çekildiğine ve yönetimini hükümetin destekçisi olarak Suudi Arabistan'a devrettiğine dikkati çekti.

"Anlaşma imzalanmadan önce bazı askeri alanlarda uygulanması, siyasi alanda uygulanabilirliğinin göstergesi olacak" ifadesini kullanan Hedyani, sahadaki güç dengesinin değiştiğini, BAE destekli güçlerin Şebve'deki yenilgisinin ardından Aden'in yakınlarındaki Şukra'da hükümet güçlerinin konuşlandığını aktardı.

Hedyani, Riyad Anlaşması'nın ardından saflarını sonuçlar doğrultusunda toplayan ve harekete geçirenlerin kazanan taraf olacağını belirtti.

Genellikle sonuçların anlaşmanın maddelerinden değil imzalama aşamasındaki güç dengelerinden anlaşılacağını aktaran Hedyani, özellikle Güney Geçiş Konseyi'nin Şebve ve Sokotra'daki kontrolünün sona ermesi ve BAE'nin çekilmesinin ardından güç dengelerinin hükümetin lehine olduğunu kaydetti.

Körfez ve İran konusunda araştırmacı Adnan Haşim de anlaşmanın olumlu ve olumsuz taraflarının olduğunu belirterek şunları kaydetti:

"Yemen'in güneyindeki BAE destekli milislerinin dağılmasına yol açan her türlü anlaşma iyidir. Geriye kalan güney illerinde güvenlik ve kontrolün sağlanması olayı da meşru hükümetin ilgilenmesi gereken bir durum. Ancak, BAE destekli milisler halihazırdaki idari yapılarını korurlarsa bu kötü bir süreçle karşı karşıyayız demektir. Savaşın ertelenmesinin oldukça ağır maliyeti olacaktır."

Haşim, anlaşmanın ayrıntılarını ve tarafların tutumlarını bilmeden anlaşmanın uygulanabilirliği ya da başarısız olabileceğine ilişkin konuşmanın erken olduğunu söyledi.

BAE'nin ülkenin güneyinde yıllardır yürüttüğü ajandadan vazgeçmesi ve ülkeden kazançsız olarak çıkmasının zor olduğu değerlendirmesinde bulunan Haşim, ülkede bölgeye dayalı yeni bir kimlik çatışması başlayabileceğini ifade etti.

Anlaşmanın hükümetin 2017'den bu yana tanımayı reddettiği Güney Geçiş Konseyi'nin meşruiyetini kabul ettiğini ancak bunun hükümeti içeriden çökertilmesine yol açabilecek bir sorun oluşturabileceğine dikkati çeken Haşim, “Bu anlaşma ve uygulanması Husilerle muhtemel bir anlaşmanın nasıl ele alınacağına işaret edecek. Önümüzdeki yıllarda Yemenliler, paylaşımın yeni bir aşamasıyla karşı karşıya kalacak” dedi.

Yemenli araştırmacı ve yazar Nebil el-Bukeyri de Aden kentinin tamamen hükümete devredilmesi ile askeri birimlerin savunma ve içişleri bakanlıklarına katılmasını içermeyen bir anlaşmanın başarısızlığa uğramaya mahkum olduğunu kaydetti.

Anlaşmanın uygulanabilirliğinin anlaşma taraflarının ve onu denetleyecek olan Suudi Arabistan'ın ciddiyetine bağlı olduğunu vurgulayan Bukeyri şunları söyledi:

"Anlaşma Yemen topraklarının bütünlüğü ve güvenliğini öngörmüyorsa, herhangi bir başarıdan bahsetmek zor. Anlaşmanın başarı olasılığı bulunması için ulusal diyalog sonuçları, Körfez girişimi ve BM Güvenlik Konseyinin 2216 sayılı kararı olmak üzere üç referansa işaret etmesi gerekiyor."