Robert Fisk: Lübnan krizi durdurulamaz görünüyor; ufukta insansız hava aracı savaşları var!
Independent’ın Orta Doğu muhabire Robert Fisk’in, “Lübnan krizi durdurulamaz görünüyor, ufukta insansız hava aracı savaşları var “ başlıklı makalesinde, “Önümüzdeki birkaç hafta boyunca zavallı ihtiyar Lübnan'dan gözünüzü ayırmayın. Ve Suriye'den. Ve İsrail'den” diyerek, insansız hava aracı savaşlarına dikkat çekti.

Oluşturma Tarihi: 2019-09-09 14:34:11

Güncelleme Tarihi: 2019-09-09 14:34:11

Independent'ın Orta Doğu muhabire Robert Fisk'in, “Lübnan krizi durdurulamaz görünüyor, ufukta insansız hava aracı savaşları var “ başlıklı makalesinde, “Önümüzdeki birkaç hafta boyunca zavallı ihtiyar Lübnan'dan gözünüzü ayırmayın. Ve Suriye'den. Ve İsrail'den” diyerek, insansız hava aracı savaşlarına dikkat çekti.

İki iç savaştan, birden fazla istiladan ve bol bol siyasi suikastten sonra, Lübnan'ın son büyük kriziyle yine devasa bir badireye düşmesi arasında bir molayı hak ettiğini düşünebilirsiniz. Ama hayır; bu hafta karşımızda İsraillilerin Hizbullah'ın Bekaa Vadisi'nde bir füze fabrikası işlettiği ve başbakanın -Lübnanlı olan, İsrailli değil- dünya yatırımcılarının ülkesine para yatırabileceği iddiası var; fazlasıyla küçük ülkesi dünyanın en yüksek borç/GSYİH oranlarından birine sahip olsa da. Oran, net olmak gerekirse, yüzde 150.

Söz konusu başbakan Saad Hariri - ve evet, babası gerçekten de Beyrut'taki evimden birkaç yüz metre uzaklıkta dev bir otomobil bombasıyla öldürülmüştü- bir süredir kredi notu düşüşü tehlikesiyle başa çıkmaya çalışıyordu ki pazartesi günü Lübnan "ekonomik acil durum"da olduğunu kendisi ilan etti. Beyrut'un çoğunu yerle bir eden iç savaşın ardından yeni ve devasa bir şehir merkezi projesiyle ülkeyi iflasın eşiğinden kurtaran kişi, yüksek harcamalarda bulunan milyarder babasıydı. İkinci iç savaştan söz ediyoruz. 15 yıl sürmüş ve yaklaşık 150 bin cana mal olmuştu. Bu arada, bu sayı, güvenmeyi seçtiğiniz gazetelere bağlı olarak 175 bine kadar kabarabiliyor.

Fakat Lübnan'daki son kriz neredeyse durdurulamaz bir güce sahip. Olaylar, Beyrut'ta, Hizbullah'ın karargahını konuşlandırdığı güney mahallelere düşen İsrail'e ait iki insansız hava aracı ile başladı ve "güvenlik uzmanlarının" konuşmalarına bakılırsa, hedeflerde Hizbullah'ın füze imal ettiği konumlar vardı.

İsrail insansız hava aracı kullandıklarını söylemedi -ki Beyrut'ta bu kullandıkları anlamına geliyor- ama Hizbullah, bir füzenin İsrail ordusuna ait zırhlı bir araca isabet ettiği görülen bir video servis etti. İsrailliler, askerlerinden hiçbirinin ölmediğini söyledi. Hizbullah ise iki askerin ölümcül olarak yaralandığını ileri sürdü.

Bunun her halükarda İsrail'in Suriye'deki bir Hizbullah üssüne gerçekleştirdiği hava saldırısına karşı bir misilleme olduğu söyleniyordu; Hizbullah Suriye'de, Ruslarla beraber Beşar Esad'ın rejiminin yanında yer alıyor. Sınır ötesi füze saldırısı, İsraillileri güney Lübnan'a aydınlatma fişeği ve top mermileri yağdırmaya ikna etti. Bombardıman, Marun el-Ras köyü çevresindeki çalılıklarda bir dizi yangın başlattı - bu da Lübnanlı milletvekillerini İsrail'in "çevre suçları" işlediğini iddia etmeye itti. Bu tip şeylerin kontrolden çıkmasının ne kadar kolay olduğunu görebilirsiniz.

Bu İsrail'in, Hizbullah'ın elinde füzeler olduğunu iddia ettiği ilk vaka değil. Şii milislerin başkanı Hasan Nasrallah, İsrail'in iddialarını doğrulamaktan gerçekten de zevk aldı - Lübnan'da bazılarımızın adamlarının elinde kaç roket olduğu hakkında şüpheleri olsa da. Hizbullah'ın Bekaa'da bir füze fabrikası açtığı yönündeki İsrail açıklaması başka sorular doğuruyor. Mesela, neden bulunduğu yerin fotoğraflarını yayımladı (Şii Müslüman nüfuslu Nabi Şit köyü yakınlarında) ama bombalamaktan kaçındı? Ve eğer füzeler gerçekten oradaysa -İran'dan geldikleri söyleniyor (bu haber, tabii ki, İsrailliler'den geliyor) - Hizbullah şimdiye kadar onları mutlaka oradan taşımıştır. Yoksa taşımamışlar mıdır?

Bu vesayet "savaş"ının - veya belki de "savaşsızlığının"- en büyüleyici yanlarından biri, Hizbullah'ın açık bir şekilde İsraillilere bir mesaj vermek istemesi: Eğer İsrail ordusu Suriye'deki Hizbullah güçlerine saldırmayı gerçekten istiyorsa, Lübnan sınırından gerçekleştirilen saldırılara maruz kalacağına emin olabilir. Aslında Nasrallah, yeni bir “kırmızı çizginin” aşıldığını bildiriyor. Başka bir deyişle, İsrailliler Suriye topraklarında saldırılar gerçekleştirmek isterse, Hizbullah da Lübnan'dan başka bir cephe açacak. Bu, derhal batılı arkadaşlarını arayıp (mesela Quai d'Orsay, Fransız Dışişleri Bakanlığı -çn) İsrail'e misilleme yapmamasını söylemelerini isteyen Lübnan başbakanı için kötü bir haber. Ricaları işe yaramış gibi görünüyor - şimdilik.

Fakat bu, Suriye savaşının sınırı aşıp kolayca Lübnan'ın güney sınırına sıçrayabileceği anlamına geliyor, hem de Benny Ganz'ın -artık İsrailli meşhur bir politikacı oldu- yalnızca beş sene önce sarfettiği, Lübnan sınırında bir çatışma hali çıkarsa "Lübnan'ı 70-80 sene geriye yollarız" tehdidi halen Lübnanlıların aklındaki yerini korurken. O günlerde, Ganz İsrail'in genelkurmay başkanıydı. Genelkurmay başkanları -ve İsrail'in başbakanları- sık sık Lübnan'ı zamanda geri göndermekle tehdit ediyor (9 ayrı olay sayabilirim), ancak şu sıralarda İsrailliler muhtemelen kuzey sınırlarını sessiz tutmayı tercih edecektir. Elbette, Hizbullah'ın da insansız hava araçları olduğunu biliyorlar.

Aslında, Hizbullah birkaç yıl önce bir tanesini İsrail semalarına göndermiş, güneye doğru uçarken İsrail'e ait bir askeri tesisin fotoğraflarını çekmişti. Şimdi bir insansız hava araçları savaşına girip girmediğimiz belli değil. İdlib'deki isyancı savaşçıların bu hafta Suriye'nin Hmeymin hava üssüne doğru bir insansız hava aracı göndermesi kesinlikle ilgi çekiciydi. Şu Rus hava kuvvetlerinin konuşlandığı yer. Dolayısıyla, önümüzdeki birkaç hafta boyunca zavallı ihtiyar Lübnan'dan gözünüzü ayırmayın. Ve Suriye'den. Ve İsrail'den.

https://www.independent.co.uk/voices