TIMETURK | HABER MERKEZİ
PINAR HİLAL BALTA
Bloomberg'de yer alan Stepan Kravchenko ve Henry Meyer imzalı habere göre Rus ordusu, Esed rejiminin muhaliflerin son kalesi İdlib'i ele geçirmek için başlatacağı büyük bir saldırıya destek verecek.
Bu kapsamda Suriye'deki paralı askerler de bir araya getiriliyor. Haberde "zengin" bir başkanın söz konusu paralı askerleri İdlib'e saldırıya dahil edeceği belirtildi.
Bunun için Putin'e yakınlığıyla bilinen Rus işadamı Yevgeny Prigozhin işaret edildi.
Haberde işadamı için "Kremlin'in mutfağında "Putin'in şefi" olarak bilinen Yevgeny Prigozhin" ifadeleri kullanıldı.
Yevgeny Viktorovich Prigozhin, Putin'in yabancı yetkililerle katıldığı akşam yemeklerini hazırlayan lokantalar zinciri ve yiyecek içecek işletmeleri "Concord Catering" şirketinin sahibi olması sebebiyle "Putin'in Şefi" olarak anılıyor.
Her biri 50 kişilik tank donanımlı birimler halinde gruplandırılan askerler Rus hava gücü tarafından desteklenecekler. İdlib'e saldırı planında paralı askerlerin ilk görevlerinden birinin "siviller için kaçış koridorları" kurmak ve bunun için rejim askerleriyle birlikte çalışmak olduğu kaydedildi.
Bunun ardından sokak çatışmalarına dahil olacakları belirtildi. Haberde İdlib'e operasyon başlatılırsa "aylar sürebileceği" ifade edildi.
Bloomberg, paralı askerlerin masraflarını ödediği ifade edilen Rus işadamına, sahibi olduğu yiyecek şirketi Concord Catering üzerinden sorular yönelttiğini fakat yanıt alamadığını kaydetti.
İdlib'in de Esed rejimi tarafından ele geçirilmesi, PYD'nin kontrolündeki Suriye'nin kuzey bölgesi harisince bütün bölgelerin "kontrol altına" alınması anlamına gelecek.
İdlib ve etrafındaki isimsiz bölge, Lüksemburg'un iki katı büyüklüğünde bir alan.
Rusya yaptığı propaganda ile İdlib'in ele geçirilmesinin Suriye'nin yeniden yapılandırılması çalışmalarının başlatılması anlamına geleceğini duyurmaya çalışıyor.
Uzun zamandır Putin tarafından finanse edilen Medeniyetler Diyaloğu (Dialogue of Civilizations) kıdemli analisti Alexei Malashenko, Bloomberg'e yaptığı açıklamada İdlib'in Esed rejimine geçmesi sonrasında uzlaşma için adım atılacağı yorumunu yaptı. Fakat ateşkeslerin dahi yerine getirilmediği kentin rejimin eline geçmesi üzerine büyük bir katliam olacağı değerlendiriliyor. Dahası sivillerin panik halinde kaçması sağlanarak Türkiye sınırına doğru yoğun bir göç yaşanması da olasılıklar arasında.
Kremlin'in İdlib'e yönelik askeri planı Suriye'de gözlem noktaları kuran Türkiye ile koordine edip etmediği belli değil.
TÜRKİYE "KAPILARI AÇARIZ" DEDİ
Öte yandan Ankara, Avrupa'nın korktuğu mülteciler konusunu gündeme getirdi. Erdoğan 5 Eylül'de yaptığı açıklamada ABD ile bir türlü uzlaşı sağlanamayan "güvenli bölge" konusunu ve AB'nin mülteciler için söz verdiği yardımı hatırlatarak şunları söyledi:
"Eylülün son haftasına kadar Fırat'ın doğusundaki güvenli bölge oluşumunu kendi istediğimiz şekilde fiilen başlatmakta kararlıyız. Güvenli bölgelere giden Suriyelilerin sayısı 350 bini buldu. Bizi diyoruz ki, öyle bir güvenli bölge oluşturalım ki, gelin buralarda bizler Türkiye'de çadır kentler var, adeta konut yapalım. Buralara da güvenli bölgeye bunları taşıyalım. Böyle bir şey yapacak olursak biz de Türkiye olarak rahatlamış oluruz. Güvenli bölge teklifimiz çok güzel bir teklif. Ggelin konutların yapımını sağlayalım. Bize lojistik destek verin, Suriye'nin kuzeyinde 30 kilometre derinlikte bu konutları yapalım. Böylece insanca yaşama imkanını onlara sağlayalım. Güzel teklifse başlayalım bu işe, ama yok. Biz kovalamaya devam edeceğiz. Bu yolculuk bizi farklı yere doğru götürebilir. Farklı yer nedir, oldu oldu olmadı biz de kapıları açmak zorunda kalırız. Ya destek verecekseniz verin, vermeyecekseniz kusura bakmayın. Misafir ettiğimiz sığınmacıların yükünün paylaşımı konusunda AB başta olmak üzere dünyadan olması gereken desteği alamadık. Almak için bunu yapmak zorunda kalabiliriz."
AB'DEN YANIT GELDİ
Avrupa Komisyonu Sözcüsü Natacha Bertaud, Erdoğan'ın sözlerine şu şekidle karşılık verdi:
"Sığınmacılar için 2015 yılında Türkiye'de kurulan tesislere destek vermeye devam ediyoruz ve bu desteğimiz Türkiye'de bulunan sığınmacıların yaşam koşullarına ve güvenliğine önemli seviyede katkıda bulunuyor. Bu alana ayrılan 6 milyar euroluk fonun bugüne kadar 5,6 milyar euroluk bölümünü aktardığımızı hatırlatmak isteriz. Geri kalan kısım da kısa süre içerisinde aktarılacak."
YUNANİSTAN KAYGILI
AB'nin ardından ilk açıklama kapılar açıldığı takdirde göçmenlerin güzergâhı olacak Yunanistan'dan geldi. Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, pazar günü (8 Eylül 2019) düzenlediği basın toplantısında, “Sayın Erdoğan sığınmacı konusunda daha fazla kaynak sağlamak için Yunanistan ve Avrupa'yı tehdit edemeyeceğini anlamalı” dedi.
TÜRKİYE ve AB'NİN MÜLTECİLER ANLAŞMASI ÇATIRDIYOR
Mart 2016'da anlaşma sağlanıncaya kadar her gün binlerce göçmen Yunanistan kıyılarına ulaşıyordu. Anlaşma sonrasında yakalanan mülteciler Türkiye'ye geri gönderiliyordu. Göçmenler açısından desteklenmeyen ve sıklıkla eleştirilen bu uygulama Akdeniz ve Ege'de boğularak yaşanan ölümleri büyük oranda azalttı.
Fakat son günlerde geçiş yapan göçmenlerin sayısında artış yaşandı.
Yunanistan'a ulaşan mülteci sayısı geen ay (Ağustos 2019) 7 binle son üç yılın en yüksek seviyesine çıktı.
YUNANİSTAN'DAN ÖNLEM PAKETİ
29 Ağustos gecesi Midilli Adası'na 13 botla ulaşan 547 göçmen, mutabakattan bu yana "bir günde Yunanistan'a en yüksek mülteci geçişi" olarak kayıtlara geçmişti.
Yunanistan, 31 Ağustos günü Türkiye Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığına çağırdı. Yapılan acil durum toplantısının ardından önlem paketi açıklandı. Dışişleri ve Savunma Konseyi'nde alınan kararlara göre, iltica talepleri reddedilen göçmenler aylar süren temyiz süreci beklenmeden sınırdışı edilebilecek. Ayrıca Avrupa sınır koruma ajansı FRONTEX ve NATO ile işbirliği artırılacak, adalardaki göçmenler ana karaya taşınacak, sığınma talepleri reddedildiği halde ülkede kalmaya devam eden göçmenlerin belirlenmesi için polis devriyeleri sıkılaştırılacak.
Fakat İdlib'e saldırı halinde yaşanacak bir göç dalgası sonrasında Türkiye'nin "kapıları açma" ihtimalinin yüksekliği analistler tarafından sıklıkla vurgulanıyor.