Şam, Moskova'nın Anaya Komitesi'ni harekete geçirme yönündeki telkinlerini dinlemedi. Moskova ise Şam'ın İdlib'i ‘özgürleştirmek' adına verdiği tavsiyelere kulak verdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya gelmesinin ardından Suriye Dışişleri Bakanı Velid el-Muallimi ile yaptığı görüşmede istediklerini duyamadı. Ancak Suriye'nin kuzeybatısında operasyonların yapılması, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun söylediği ve istediği bir adımdı.
Böylece Anayasa Komitesi üyelerini yıl ortasında Cenevre'ye davet etme hedefi tehlikeye girdi. İdlib'de askeri operasyonların devam etme hedefi artık daha ön planda. Batılı devletler ise bir taraftan Moskova'dan taviz koparmak diğer taraftan Suriye'deki krizi derinleştirmek ve ister kuzeyde yerinden olan göçmenler olsun isterse rejim kontrolünde yaşayanlar olsun Suriyelilerin sıkıntılarını artırma yoluyla Şam'a ‘azami baskı' uygulama pozisyonuna daha çok yakınlaşıyor.
Londra ve Brüksel, pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri ABD'nin yanı sıra Avrupa ve Arap ülkelerden temsilcilerin katılımıyla düzenlenen toplantılara ev sahipliği yaptı. Pedersen, bu toplantılarla eş zamanlı olarak Şam'da temaslarda bulunurken Halep ve İdlib kırsalında askeri operasyonlar devam etti. Hem Londra ve Brüksel'deki toplantılarda hem de Pedersen'in Şam'da yaptığı görüşmelerde ele alınan konular birbiriyle bağlantılıydı.
BM Temsilcisi Pedersen, Şam ziyareti öncesinde Moskova'da Lavrov ve Şoygu ile görüştü. Görüşmenin hedefinde Moskova'nın Suriye hükümetini Anayasa Komitesi çalışmalarına ‘olumlu yaklaşmaya' ikna etme talebi vardı. Nitekim kasım ayı sonunda komite toplantılarının ikinci turunda bu ayın ortalarında yeni bir toplantı yapılması için çalışma takvimi oluşturulması hususunda anlaşma sağlanmıştı. Pedersen açık bir dille çalışma takviminin oluşturulması konusunda anlaşma sağlanamaması halinde toplantının da gerçekleşmeyeceğini söyledi.
Pedersen Moskova'dan ayrılır ayrılmaz Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, Şam'a giderek Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile bir araya geldi. Görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, siyasi sürecin ele alındığı belirtilerek, tarafların komisyon görüşmelerinin dış müdahalelerden uzak yapılması gerektiğini ve bazı çevrelerin meseleyi siyasallaştırmasının çalışmalarının aksamasına veya toplantılarının devamını engelleyebileceğine vurgu yaptıkları ifade edildi.
Lavrentyev başkanlığındaki Rus heyetin Şam yönetimine siyasi çözüm sürecini harekete geçirme ‘nasihatinin' arkasında şu sebeplerin olduğu düşünülüyor. Bunlar, İdlib'deki askeri operasyonlara kılıf uydurulması, Avrupalı ülkelerin bahanelerinin elinden alınması ve Arap dünyasının Şam ile normalleşme niyetlerinin güçlendirilmesi.
Lavrentyev'in Şam ziyareti sonrasında yapılan açıklamalardan iyimser bir izlenim alan Pedersen, geçen çarşamba günü Muallim ile bir araya geldi.
Suriye resmi haber ajansı SANA'nın aktardığına göre Pedersen-Muallim görüşmesinde siyasi sürecin ele alındığı ve istenilen ilerlemeyi sağlamak için mümkün olan her türlü çabayı sarf edip gerekli desteği sağlamanın önemine vurgu yapıldığı belirtildi. Siyasi süreçten elde edilecek sonuçların Suriye'nin kararı olacağına dikkat çeken taraflar, sürecin başarılı olmasının Suriye halkının çıkarlarının sağlanmasına katkı sağlayacağını belirterek Suriye'nin egemenliğinin, bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunmasının gerekliliğine vurgu yaptılar.
SANA'nın haberine göre Muallim ve Pedersen Anayasa Komitesi dış müdahale olmaksızın Suriye'nin bağımsız kararıyla çalışmasına yönelik ilke ve kurallara bağlılığın önemine işaret etti.
Bu açıklamayla taşlar yerine oturdu. Yani bununla, komitenin hükümetin çalışmalarına müdahale edemeyeceği ‘egemen bir yapı' olduğu söylenmek isteniyor. Şam ve diğer aktörlerin 150 kişilik bir anayasa komitesi listesi ve Usul Kuralları üzerinde anlaşmasıyla komite artık ‘egemen bağımsız bir yapı' haline geldi.
Bu, Anayasa Komitesi'nin çalışmalarını ‘kolaylaştırıcı' sıfatıyla Pedersen ile Suriye hükümetine bağlı Ulusal Heyet Başkanı Ahmed Kuzbari'nin çalışma takvimi üzerinde anlaşmak bir görüşebileceği anlamına geliyor. Kuzbari, 25-29 Kasım'da komitenin ikinci tur görüşmelerinde dile getirdiği pozisyonuna bağlılığını sürdürüyor. Yani muhalif Suriye Müzakere Heyeti'nin 4 ‘ulusal esası' kabul etmesi gerekiyor.
Bu esaslar ise şöyle sıralanıyor:
- Ulusal egemenliğe bağlılık ve saygı gösterilmesi
- Terörle mücadele
- ABD ve Türkiye varlığının kınanması
- Batı'nın Suriye'ye yönelik yaptırımlarının kınanması
Suriye müzakere heyeti, ikinci tur görüşmelerin başında çalışma planının başlangıcı olarak ‘anayasa girişinin, devlet ve temel ilkelerin tartışılmasını' önerdi. Daha sonra önerilerini ‘anayasal bağlamda temeller' de dahil olmak üzere düzeltti. Heyet, 28 Kasım kapanış oturumunda ‘tüm heyetlerin herhangi bir gündeme dayalı olmadan istedikleri meseleyi tartışması' önerisinde bulundu. Kuzbari ise bu öneriye şu iki öneriyle karşılık verdi: Ortak bir zeminde buluşmak amacıyla ulusal esasların tartışılmaya başlanması ve tüm heyetlerin konferans salonuna girerek uygun gördüğü meseleyi tartışması.'
Kuzbari'nin söz konusu önerileri toplantıdakilerin, özellikle de iyimser katılımcıların şaşkınlığına neden oldu. Nitekim Rusya'nın hükümetin tavrında bir değişiklik meydana getirme yönündeki vaadine rağmen Kuzbari'nin günler öncesinden Şam'da dile getirdiği tutumunda ikinci tur toplantılarda herhangi bir değişiklik olmadı. Bazı Rus diplomatlar da dahil Moskova, bu gelişmeleri şöyle okudu: Şam zannettiğimizden de inatçı ve Moskova'nın Şam üzerindeki etkisinin bir sınırı var.
Ancak Şam'ı ziyaret eden diplomatlar bu donukluğun iki nedenden kaynaklandığın işaret ediyor: Özellikle son askeri kazanımlarla birlikte Şam'ın inatlaşması ve önceliklerine bağlı kalması ile Moskova konusunda yaşadığı hayal kırıklığı. Nitekim Şam yönetimi, özellikle kasım ayı sonunda yapılacak anayasa komitesi toplantısıyla Moskova'nın Batı dünyasını Suriye'ye uyguladığı yaptırımları hafifletmesine ikna etmesini bekliyordu. Bu gerçekleşmediği gibi Batı yaptırımları daha da artırdı.
Pedersen ve Batılı ülkeler ‘adıma karşılık adım' yaklaşımını uygulama taraftarı. Bu yaklaşım, Moskova'nın atacağı her olumlu adıma karşılık Batı'nın da ‘teşvik' adımları atmasını öngörüyor. Şam'ın donuk tavrı, kasım ayı sonunda yapılan anayasa komitesi toplantısının ardından Batılı ülkelerin bazı Suriyeli iş insanına yaptırım uygulamasıyla gerekçelendiriliyor. Bu toplantının başarısız olması aynı zamanda ‘adıma karşılık adım' yaklaşımını da her türlü sürprize açık hale getiriyor.
Pedersen'in çarşamba günkü Şam ziyaretinin başarısızlıkla sonuçlanması ve ardından askeri operasyonların devam etmesi, Avrupalı ülkelerin Şam'a ‘azami baskı uygulama' politikasını ABD'den de daha şiddetli bir şekilde savunmasıyla sonuçlanabilir.
Londra'da pazartesi ve salı günleri ABD ve Avrupalı temsilcilerin katılımıyla düzenlenen toplantılarda ABD heyeti, Avrupa'yı Şam'a karşı daha fazla ekonomik ve diplomatik yaptırımlar uygulamaya teşvik etti. ABD tarafı özellikle Caesar Suriye Sivil Koruma Yasası'nın kabulünün ABD kurumları içerisinde Şam'a yaptırım uygulama sürecini kolaylaştırdığı görüşünde. Nitekim kaynakların aktardığına göre Washington Suriyeli iş insanlarına yönelik yeni yaptırımlar uygulamaya hazırlanıyor. ABD'li yetkililer, ‘yaptırımların Suriye ekonomisinde yaşanan krizi yakın gelecekte daha çok derinleştireceği ve Lübnan'daki krizi etkileyeceği' görüşünde. Brüksel, Avrupalı temsilciler ile geçen pazartesi kararlaştırdığı yaptırım listesini onaylamak için ABD temsilcisini bekliyordu. Listede Şam merkezli iki kuruluş ve Suriyeli 8 iş insanının yer aldığı belirtiliyor.
Moskova, Şam ve Batılı ülkelerin tutumları göz önüne alındığında önümüzdeki süreçte bazı kırılmalar söz konusu olabilir. Şöyle ki Şam yönetimi, Fırat'ın doğusunda ABD ile yüzleşmek ve Kürt müttefiklerini yalnızlaştırmak için Rusya'nın şemsiyesi altında İdlib bölgesinde ilerliyor. Bundan sonraki sürecin İdlib'in boşaltılması olacağı belirtiliyor. Washington ise Şam'a azami baskı uygulamak ve Moskova ile müzakere edenleri izole etmek için Avrupalı ülkeleri tek tek kendi safına çekiyor. İki taraf arasındaki savaş Suriyelilerin ekonomik durumunu giderek daha da kötüleştirirken bu durum şu soruyu akıllara getiriyor: Moskova, siyasi çözüm konusunda Şam'a baskı yapmayı ve Tahran'ın bölgesel rolü konusunda taviz vermeyi istiyor veya buna gücü yetiyor mu?
Kaynak: https://aawsat.com/turkish/