Her gün karşımıza bir ilginç çalışma daha çıkıyor, her gün insan yeniden ve yeniden şaşırabiliyor. "Neden böyle diyorsunuz şimdi?" derseniz size basit ama bir o kadar da düşüncelere iten bir durumdan söz edeceğiz: Suyun hafızasından.
"O da ne demek?" derseniz hemen açıklayalım, suyun da tıpkı insanlarınkine benzer bir hafızası olduğu iddia ediliyor. Hem de yüzlerce, binlerce yıllık bilgileri bile taşıyabilen, yazılanlardan, söylenenlerden, düşüncelerden ya da enerjilerden etkilenebilen bir hafıza.
Tabii ki bu henüz bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçeklik değil, yalnızca bazı bilim insanlarının çalışmaları sonucu ortaya koydukları bir düşünce. Ve elbette kendilerini eleştirenler, bunun doğru olmadığını söyleyenler de azımsanamayacak kadar fazla.
Buyursunlar, uzun yıllardır ciddi tartışmalara yol açan suyun hafızasıyla ilgili olarak iki tarafın da iddiaları ve suyun hafızasıyla ilgili ortaya atılan düşünceler karşınızda.
Okuduktan sonra bakalım siz neler düşüneceksiniz? Sizce suyun hafızası olabilir mi? Yorumlarınızı merakla bekliyoruz.
Japon bir bilim insanı Dr. Masaru Emoto yaptığı birtakım deneyler sonucu suyun bir hafızası olduğunu söyleyen isimlerden…
Japonya'da yaşayan bilim insanı Dr. Masaru Emoto, su üzerine yaptığı ilginç deneylerle uzunca bir süredir tartışmalara konu olan "suyun hafızası" olayını ilk kez ortaya atan isimlerden.
Her su damlasının birbirinden farklı ve eşsiz bir yapıya sahip olduğunu fark eden Dr. Masaru Emoto, bunun üzerine harekete geçmeye karar vermiş ve suyun yapısındaki bu değişikliklerin ardında yatanları öğrenmeye çalışmış. "Suyun bilgi toplama gibi bir özelliği olabilir mi?" sorusundan yola çıkarak deneyler yapan Emoto, ekip arkadaşlarıyla birlikte neredeyse tüm özellikleri aynı su örnekleri üzerinde çeşitli testler yapmış.
Aynı suyun bulunduğu kabın üzerine "teşekkürler" ve "aptal" gibi farklı anlamlarda sözcükler yazmaktan tutun da suyla sesli bir şekilde konuşmaya, hatta suya müzik dinletmeye ve film izletmeye kadar birçok farklı çalışma yapan bilim insanı, sonunda yapılan her farklı müdahaleyle suyun yapısında bazı değişiklikler oluştuğunu tespit etmiş.
Tıpkı klasik müzik dinletilen bitkilerin diğerlerine oranla daha hızlı ve güzel bir şekilde büyüyüp geliştiğini anlatan çalışmalarda olduğu gibi bu çalışmada da benzer bir sonuç çıkmış.
Ancak Masaru Emoto da dahil olmak üzere kimse, bu durumun nedenini açıklayabilecek bilimsel bir kanıt ortaya koyamamış.
Aynı şekilde Fransız bir bilim insanı olan Dr. Jacques Benveniste de suyun hafızası olduğunu düşünenlerden…
1980'lerden beri su üzerine yaptığı çalışmalarla şaşırtan ve tıpkı Emoto gibi suyun bir hafızası olduğunu düşünenlerden biri de Dr. Jacques Benveniste. Az miktarda suya eser miktarda eklediği zehirli bir madde ile deneylerine başlayan bilim insanı, ardından bu karışımı ne kadar sulandırırsa sulandırsın bu maddenin kaybolmadığını keşfetmiş.
Bu durum başlarda oldukça normal olarak algılanırken ardından Benveniste bu deneyi bir adım daha öteye taşımış ve temiz suya zehirli madde eklemek yerine sadece bu zehirli maddenin sahip olduğu frekansı (titreşimi) vermiş. İddiasına göre su, tıpkı zehirli maddenin doğrudan katıldığı su kadar zehirli bir etkiye sahip olmuş.
Queens Belfast Üniversitesi'nden bir profesör de Avrupa ülkelerinden bilim insanlarıyla benzer çalışmalar yapıyor
"Suyun hafızası" kavramı ortaya atıldıktan sonra tartışmalar büyürken Queens Belfast Üniversitesi'nde çalışan bir profesör olan Madeleine Ennis de kapsamlı bir çalışma yapmaya karar vermiş ve kolları sıvamış. Fransa, italya ve Hollanda gibi çeşitli Avrupa ülkelerinde çalışan akademisyenlerden birbirinden bağımsız bir şekilde testler yapmasını isteyen Ennis'in de benzer sonuçlar alması ve birbirlerini hiç tanımayan ve deney tüplerinde nasıl bir su ve etken madde olduğunu bilmeden deneyler yapan akademisyenlerin de benzer sonuçlar alması bir hayli şaşkınlığa neden olmuş.
Suyun hafızası olduğunu düşünenlere göre su, yüzlerce yıllık birikimi ve o anki titreşimleriyle insan hayatını etkiliyor
Tüm bu deneyler üzerine suyun hafızası olduğunu düşünen ama bunu bilimsel olarak açıklayamayan bilim insanları, tüm bu durumun enerji ve etkileşimler neticesinde ortaya çıkabileceğini söylemiş. Onlara göre uzun yıllar önce dünyanın bir ucunda akan bir nehirde bulunan su damlası, şu an bir insan tarafından tüketildiğinde inanılmaz bir bilgi birikimine sahip ve bu durum, insanın fiziksel sağlığını da ruhsal sağlığını da etkileyebilecek bir etkiye sahip.
Suyun hafızasında yer eden, daha açık söylemek gerekirse suyun hafızasına verdiği titreşim nedeniyle olumsuz bir şekilde kaydolmuş hastalıklar ya da kötü sözler gibi değişkenler insanı olumsuz, tersine olumlu frekanslara sahip olan durumlar da olumlu bir şekilde etkiliyor.
Öyle ki suyun hafızası olduğunu savunanlar arasında sonradan bu deneylerin sonuçlarını farklı ruhani enerjilere bağlayan, tanımlanamayan etkilerden söz edenler bile olmuş.
Gelin görün ki başka bir grup bilim insanı bu deneylerin sonuçlarının tamamen rastlantısal olduğu konusunda hemfikir
"Suyun bir hafızası olsa binlerce yıldır gelen o etkilerin toplamı şu an söylenen ya da tahmin edilebilecek olandan çok daha büyük bir etkiye sahip olurdu" diyen ve suyun yukarıda anlatıldığı gibi bir hafızaya sahip olamayacağını söyleyen bilim insanları da bir hayli fazla.
Suyun hafızası olduğunu söyleyen bilim insanlarının yaptıkları deneyleri aynı şekilde tekrar ettiklerinde hiçbir sonuç alamadıklarını söyleyenler, hatta bu konuda yukarıda bahsi geçen bilim insanlarına para karşılığı yeniden deneyleri tekrarlamalarını teklif edenler dahi olmuş. Ama suyun hafızası olduğunu savunan bilim insanları, deneyleri herkesin gözü önünde yeniden tekrar etme fikrine pek de sıcak bakmamış.
Kaynak: yemek.com