Washington merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü'nde düzenlenen panele katılan Cumhurbaşkanı Han, Hindistan'ın Keşmir politikalarını sert sözlerle eleştirdi.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin Keşmir'in özerk statüsüyle ilgili ağustos ayında aldığı kararın çok büyük bir hata olduğunu savunan Han, bu karardan bir an önce dönülmesi gerektiğini belirtti.
Han, "5 Ağustos'taki karardan sonra Keşmir'de tam anlamıyla bir blokaj yaşanıyor. Hint askerleri bölgeye giriş çıkışları kapatmış durumda. Keşmir yanıyor, orada etnik bir temizlik yapılıyor; uluslararası kamuoyunun buna karşı sesini yükseltmesi lazım. Keşmir'de bu katliamın olmasına izin vermeyin" diye konuştu.
Han, Keşmir'de ne kadar insanın tutuklu olduğunu tam olarak bilemediklerini ancak bölgedeki tüm siyasi karar vericilerin ve diğer kanaat önderlerinin tutuklu olduğunu bildiklerini vurguladı.
"AĞIR İŞKENCE GÖRÜYORLAR"
Medyada 8 bin civarında kişinin tutuklandığı haberlerinin dolaştığını anlatan Han, "Bizim tahmin ve bilgimize göre 20 binden fazla insan blokajla birlikte tutuklanmış durumda ve bunların çok büyük kısmı ağır işkence görüyor. Hayatta kalmak için mücadele ediyoruz" değerlendirmesini yaptı.
"Hindistan'ın bugün yaptığı şey, Keşmir'in yeniden işgalidir. Bu sadece Keşmirli veya Pakistanlı Müslümanlara değil, Hindistan'daki Müslümanlara yönelik de bir tehdittir" ifadelerini kullanan Han, bu soruna barışçıl yollarla bir an önce çözüm bulunması gerektiğini vurguladı.
Azad Cammu ve Keşmir Cumhurbaşkanı Serdar Mesud Han (ortada), Washington merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsünde düzenlenen panele katıldı.
TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR
Han, "İki ülkenin de nükleer ülkeler olduğunu hatırlatmak isterim. Elbette Keşmir sorununun başka boyutlara taşınmasını hiçbirimiz istemeyiz. Bu yüzden bir an önce Birleşmiş Milletler harekete geçip bu sorunun çözümü için sorumluluk almalıdır" dedi.
5 Ağustos'tan sonra Keşmir'deki Hindistan askeri sayısının 900 bine ulaştığını hatırlatan Han, "Uluslararası kamuoyu ancak bu tarihten sonra meselenin ciddiyetini anlamaya başladı, ancak hala çok az ülke bu konuda net açıklama yaptı. Bu bakımdan Keşmir konusunda bize desteğini dile getiren Türkiye, İran, Çin ve Malezya'ya teşekkür ediyoruz" ifadesini kullandı.
Uzun yıllardır süren soruna rağmen 5 Ağustos'tan sonra uluslararası güçlerin harekete geçtiğini vurgulayan Han, bazı ülkelerce ilk kez Hindistan'ın sorumlu tutulduğunu kaydetti.
KEŞMİR SORUNU
İngiltere, 1947'de Hindistan'dan çekilirken prenslikle yönetilen Keşmir'i Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda serbest bıraktı. Nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan ile birleşmeye karar verdi.
Karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar, 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da savaş çıktı.
Yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolündeki Keşmir'in yüzde 20'sine ise Çin hakim bulunuyor. Hindistan, ele geçirdiği bölgeleri "Cammu Keşmir" eyaleti adıyla kendine bağladı. Cammu Keşmir, Hindistan'da Müslüman nüfusun çoğunlukta bulunduğu tek eyalet durumunda.
Pakistan ise kendi kontrolündeki Keşmir'e, "Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)" ve "Gilgit Baltistan" olarak iki özerk bölge statüsü verdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü. Hindistan, halk oylamasına sıcak bakmazken Pakistan ise BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.