'Şeyh Selman gibi din adamlarına ihtiyaç var'
Vahdet gazetesinden Feyza Gümüşlüoğlu Şeyh Sel­man el Av­de ile yaptığı söyleşideki hissiyatlarını okurlarla paylaştı

Oluşturma Tarihi: 2015-05-03 14:51:43

Güncelleme Tarihi: 2015-05-03 14:51:43


Vahdet gazetesindeki Feya Gümüşlüoğlu'nun yazısı,
 
Şeyh Selman ve onun gibi daha nice hazineler var içinde ve onları bulup çıkarmak biraz da bizim elimizde. Tek yapmamız gereken bize sunulan dar çerçevenin ötesine geçip, önyargılarımızdan kurtulmak…

Ba­zı rö­por­taj­lar var­dır ki sa­de­ce bir ga­ze­te­ci de­ğil sı­ra­dan bir in­san ola­rak çok şans­lı his­set­me­ne ne­den olur. Her­ke­se na­sip ol­ma­ya­ca­ğı­nı bi­lir­sin, ay­rı­ca­lık­lı bir du­rum ol­du­ğu­nun far­kın­da­sın­dır. 

24 Ni­san Cu­ma gü­nü Şeyh Sel­man el Av­de ile yap­tı­ğım söy­le­şi, ken­di­mi her ba­kım­dan şans­lı his­set­ti­ğim o söy­le­şi­ler­den­di­…

6 MİLYON TAKİPÇİ

Ka­tar'a bir prog­ram­da ko­nuş­ma yap­mak üze­re ge­len Suu­di Şeyh Sel­man'a da­ir, dü­rüst ol­mak ge­re­kir­se çok faz­la bil­gim, do­ğal ola­rak da fik­rim yok­tu. Suu­di din adam­la­rı­nın in­san­da ilk an­da uyan­dır­dı­ğı çe­kin­ce ve bi­raz ön­yar­gı dı­şın­da­… 

Ce­ha­le­ti­me rağ­men, twit­ter'da 6 mil­yon ta­kip­çi­si olan, sa­de­ce Arap dün­ya­sı­nın de­ğil tüm İs­lam ale­mi­nin en po­pü­ler ve say­gın şeyh­le­rin­den bi­ri ile ta­nış­mak ve rö­por­taj yap­mak için bü­yük bir he­ye­can du­yu­yor­dum.

 

GİDERKEN TAVSİYELERE UYDUM

Şeyh Sel­man, Suu­di Ara­bis­tan'da İh­van ile Vah­ha­bi­lik dü­şün­ce­si­nin sen­te­zi ola­rak özet­le­ne­bi­le­cek 'Sah­va' ha­re­ke­ti­nin en önem­li fi­gü­rüy­dü. Re­ji­me mu­ha­lif gö­rüş­le­rin­den ötü­rü ha­pis yat­mış bir din ada­mıy­dı. Yal­nız­ca bu 'wi­ki­pe­di­a' bil­gi­si bi­le onun­la ta­nış­mak için in­sa­nı he­ye­can­lan­dır­ma­ya ye­ter­di.

Şeyh'in Do­ha'ya ge­le­ce­ği­ni öğ­ren­di­ğim gün­den iti­ba­ren ona ulaş­ma­nın en iyi yo­lu­nu ara­ma­ya baş­la­dım. Öy­le bir yol bu­la­cak­tım ki rö­por­taj ta­le­bi­me ha­yır de­me­ye­cek­ti, zi­ra rö­por­taj ver­me­yi çok faz­la sev­me­di­ği­ni duy­muş­tum. İlk ak­lı­ma ge­len, ya­kın­dan ta­nı­dı­ğım di­ğer bir Şeyh, Su­ri­ye Mu­ha­lif ve Dev­rim­ci Güç­ler Ulu­sal Koa­lis­yo­nu (SMDK) es­ki baş­ka­nı Mu­az el Ha­tib ol­du. Bir­bir­le­ri­ni iyi ta­nı­dık­la­rın­dan şüp­hem yok­tu. Mu­az el Ha­tib'e ken­di­si­ni ara­ma­sı­nı ve rö­por­taj ta­le­bi­mi ilet­me­si­ni ri­ca et­tim. Her za­man­ki gi­bi be­ni kır­ma­dı­…

Cu­ma ak­şa­mı Şeyh Mu­az ile bir­lik­te, Şeyh Sel­man'ın Do­ha'da kal­dı­ğı St. Re­gis ote­li­ne git­tim. Gi­der­ken mut­la­ka si­yah aba­ye (fe­ra­ce) giy­mem ko­nu­sun­da gün­ler ön­ce­sin­den tav­si­ye­ler al­ma­ya baş­la­mış­tım. Bu tav­si­ye ve uya­rı­lar­dan ya da kor­kum­dan de­ğil, her din ada­mı­na kar­şı duy­du­ğum say­gı­dan do­la­yı el­bet­te ör­tü­ne­rek gi­de­cek­tim gö­rüş­me­ye. Gar­dro­bum­da­ki en sa­de ve renk­siz aba­ye­mi üze­ri­me ta­kıp, sa­çı­mı Kör­fez usu­lü de­ğil Türk usu­lü sı­kı sı­kı­ya bağ­la­yıp çık­tım ev­den.

KENDİNİ HER KONUDA ÇOK İYİ YETİŞTİRMİŞ BİRİSİ

Ha­tib ile bir­lik­te, Şeyh'ın kal­dı­ğı oda­ya çık­tık. Ka­pı açıl­dı­ğı an­dan iti­ba­ren tüm ön­yar­gı­la­rım uçup git­ti. Bel­ki ay­rı bir oda­ya alı­nı­rım, so­ru­la­rı­mı doğ­ru­dan de­ğil ara­cı yo­luy­la sor­du­ru­rum di­ye dü­şü­nür­ken, sı­cak ve sa­mi­mi bir kar­şı­la­ma bul­dum. El­bet­te to­ka­laş­ma­dık, ama Şeyh Sel­man ve oda­da­ki di­ğer 4 Suu­di genç adam, bek­le­di­ğim­den çok da­ha sa­mi­mi bir şe­kil­de hoş­gel­din de­di, hat­ırı­mı sor­du. Sa­lon­da­ki kol­tuk­lar­dan bi­ri­ne ge­çip otur­dum, ha­rem­lik se­lam­lık fa­lan yap­ma­dık. He­nüz üze­rim­den ata­ma­dı­ğım ha­fif bir te­dir­gin­lik­le ken­di­mi ta­nıt­tım...

Mu­az el Ha­tib ile be­ra­ber gi­de­rek bü­yük bir akıl­lı­lık et­miş­tim, zi­ra onu gör­dük­le­ri için ba­riz bi­çim­de mut­lu ol­du­lar, ken­di­si­ni ya­nım­da ge­tir­di­ğim için ba­na te­şek­kür et­ti­ler. Bel­li ki bir­bir­le­ri­ni ta­nı­yor­lar­dı ve uzun za­man­dır gö­rüş­me­miş­ler­di. 

Tah­min edi­le­bi­le­ce­ği üze­re, soh­bet doğ­ru­dan Su­ri­ye ile baş­la­dı. 

İki Şeyh, yak­la­şık ya­rım sa­at Su­ri­ye'de ve böl­ge­de olan bi­te­ni ko­nuş­tu, ben fo­toğ­raf çe­kip twit at­mak­la meş­gul­ke­n…

Şeyh Sel­man'ın genç oğ­lu Ab­dul­lah da ara­mız­day­dı. Ön­ce­ki gün Şeyh'in ko­nuş­ma yap­tı­ğı prog­ram­da, ba­ba­sı­na sür­priz ola­rak sah­ne­ye çı­kar­tıl­mış­tı, zi­ra Ab­dul­lah Ame­ri­ka'da oku­yor­du ve ba­ba­sı­nı yak­la­şık dört se­ne­dir gör­me­miş­ti. Ken­di­si­ni her ko­nu­da iyi ye­tiş­tir­di­ği her ha­lin­den bel­liy­di.

SAYGI VE HAYRANLIK DUYULACAK BİR DİN ADAMI

Kar­şım­da otu­ran ve gö­zü­nü gö­züm­den ayır­ma­dan be­nim­le ko­nu­şan bu Suu­di Şeyh, ta­nı­dı­ğım ya da ka­fam­da can­lan­dır­dı­ğım di­ğer bir­çok din ada­mın­dan fark­lıy­dı. İlk da­ki­ka­dan iti­ba­ren ben­de de­rin bir sev­gi, say­gı ve hay­ran­lık uyan­dır­dı.

Ka­yıt ci­ha­zı­mı aç­tık­tan son­ra Şeyh'e di­ni ko­nu­lar­dan po­li­ti­ka­ya, yak­la­şık 14 so­ru sor­dum. Hiç şi­ka­yet et­me­den, ace­le­ye ge­tir­me­den uzun uzun ya­nıt­la­dı hep­si­ni. Üs­te­lik ba­zı so­ru­la­rı­mın, bir din ada­mı­nın 'faz­la si­ya­si' bu­la­bi­le­ce­ği ni­te­lik­te ol­ma­sı­na rağ­me­n…

Rö­por­taj bit­tik­ten son­ra bir rö­por­taj kla­si­ği olan 'off the re­cord' kıs­mı­na geç­tik. El­bet­te da­ha sa­mi­mi ve ko­yu bir soh­bet baş­la­dı. Böy­le bir din ali­mi­ni ya­ka­la­mış­ken ka­fa­mı ka­rış­tı­ran ba­zı şah­si so­ru­la­rı da sor­ma­dan ede­mez­dim. Ka­dın-er­kek iliş­ki­le­rin­den çok eş­li­li­ğe, içi­me sin­me­yen ba­zı ha­dis­le­re ka­dar bir­çok 'has­sas' mev­zu­da mu­hab­bet et­tik.

SUİSTİMALA AÇIK VE HASSAS BİR KONU

Çok eş­li­li­ğe da­ir so­rum üze­ri­ne oğ­lu Ab­dul­lah'a dö­nüp, 'hay­di ba­ka­yım ön­ce sen ce­vap ver' de­di. He­nüz 20'li yaş­la­rın­da olan bu genç adam, dört eş iz­ni­nin er­kek­le­re ve­ril­miş bir ay­rı­ca­lık de­ğil, o dö­nem sı­nır­sız sa­yı­da ya­pı­lan ev­li­lik­le­re bir sı­nır ge­tir­me amaç­lı ol­du­ğu­nu an­lat­tı. 

Şeyh'in ABD'de hu­kuk dok­to­ra­sı ya­pan ve ha­ri­ka bir İn­gi­liz­ce ko­nu­şan oğ­lu­nu da ken­di gi­bi ye­tiş­tir­me­si, Suu­di Ara­bis­tan'ın ge­le­ce­ği­ne da­ir ba­na bü­yük umut­lar ver­di. Oğ­lun­dan son­ra söz alan Şeyh'in çok eş­li­lik ko­nu­sun­da yap­tı­ğı 'ye­tim kız' vur­gu­su, İs­lam'da­ki bu kri­tik ko­nu­yu su­is­ti­mal et­me­ye çok eği­lim­li Arap­lar'ın ku­la­ğı­na kü­pe ol­ma­sı ge­re­ken cins­ten­di.

Ar­dın­dan so­ru sor­ma sı­ra­sı Şeyh Sel­man'a gel­di. Genç ve he­ye­can­lı bir Türk ga­ze­te­ci bul­muş­ken onun da sor­mak is­te­di­ği ba­zı şey­ler var­dı. 

Tür­ki­ye'de­ki gi­di­şa­ta ve si­ya­si ge­liş­me­le­re iliş­kin fi­kir­le­ri­mi din­le­di, ken­di fi­kir­le­ri­ni ak­tar­dı. Bu bö­lüm de ara­mız­da ka­la­cak. Özet­le Şeyh'in Er­do­ğan'a inan­dı­ğı­nı ve adım­la­rı­nı des­tek­le­di­ği­ni söy­le­mek­le ye­ti­ne­yim.

ASLA DIŞARIDAN GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL

Ay­rıl­ma­dan ken­di­si­ne de söy­le­di­ğim gi­bi, Arap dün­ya­sı­nın Şeyh Sel­man gi­bi din adam­la­rı­na ih­ti­ya­cı var. Suu­di Ara­bis­tan, ka­dın­la­rın ara­ba da­hi kul­la­na­ma­dı­ğı, her er­ke­ğin ek­sik­siz dört ka­rı­sı­nın ol­du­ğu, her gün 'er­kek mec­bur ka­lır­sa ka­rı­sı­nın eti­ni yi­ye­bi­lir' tü­rün­de ya­lan yan­lış fet­va­la­rın ya­yın­lan­dı­ğı bir ül­ke­den iba­ret de­ğil. 

Suu­di Ara­bis­tan, ba­sın­da oku­duk­la­rı­mı­zın ve­ya bi­ze su­nu­la­nın çok da­ha öte­sin­de bir yer. Şeyh Sel­man ve onun gi­bi da­ha ni­ce ha­zi­ne­ler var için­de ve on­la­rı bu­lup çı­kar­mak bi­raz da bi­zim eli­miz­de. Tek yap­ma­mız ge­re­ken bi­ze su­nu­lan dar çer­çe­ve­nin öte­si­ne ge­çip, ön­yar­gı­la­rı­mız­dan kur­tul­ma­k…