Lübnanlı Şii alim ve Hizbullah örgütünün ilk genel sekreteri Şeyh Subhi Tufeyli, "Şüphesiz İran, ABD ile müzakere masasında elindeki tüm kartları kullanmaya çalışacaktır. Lübnan da İran'ın kullanacağı önemli kartlardan biridir." dedi.
Hizbullah'ın kurucu isimleri arasında yer alan ancak şu anda muhalefetiyle bilinen Şeyh Tufeyli, ekonomik ve siyasi krizler nedeniyle tarihin en zorlu süreçlerden birini yaşayan Lübnan'a ilişkin gelişmeleri AA'ya değerlendirdi.
Şeyh Tufeyli, Lübnan'ın güneyinde 3 Şubat akşam saatlerinde kaçırıldıktan sonra silahla öldürülmüş halde bulunan Hizbullah'a muhalif Şii aktivist Lokman Slim cinayetine işaret ederek, Hizbullah'ın kendilerine muhalifleri suikastlerle tehdit ettiğini ifade etti.
Hizbullah'ın bazı suikastlere yaklaşımı dolayısıyla tüm dikkatleri üzerine çektiğini aktaran Şeyh Tufeyli, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın "suikast tehditleri için kaldırdığı işaret parmağının hiç inmediğinin" yanı sıra Lokman Slim'in öldürülmüş halde bulunduğu 4 Şubat sabahı yaptığı paylaşımın "her şeyi kanıtladığını" söyledi.
Hizbullah lideri Nasrallah'ın oğlu Cevad Nasrallah, Slim'in cansız bedenine ulaşıldığı saatlerde Twitter hesabından, "Bazılarının kaybetmesi, beklenmeyen bir kar ve lütuftur" şeklindeki paylaşımı ciddi tepkilere yol açmıştı. Yoğun tepkilerden sonra Cevad Nasrallah, Slim cinayetiyle ilgisi olmadığını savunduğu söz konusu paylaşımı kaldırmıştı.
Lübnan'da "öldürme ve korkutmanın", insanları susturmak için yolsuzlukla yönetimde kalanlar tarafından kullanılan bir araç olduğunu ifade eden Şeyh Tufeyli, İran rejiminin de Lübnan ve Irak'ın yanı sıra kendi vatandaşlarına karşı bu yola başvurduğunu dile getirerek, "Dünyadaki tüm diktatörler bunu yapıyor. Mısır, Suudi Arabistan, işgal altındaki Filistin ve Çin yönetimleri bunu yapıyor. Avrupa'daki bazı ülkeler de Müslümanlara karşı buna başvurduğu oluyor." dedi.
"Lübnan devlet değil, içinde tüm bakterileri bulunduran bir bataklık olmuş. Lübnan halkı ise kavga ve intiharla karşı karşıyadır." şeklindeki sözlerinin abartılı görülmemesi gerektiğini söyleyen Şeyh Tufeyli, şunları ifade etti:
"Halihazırda İran, Lübnan'da en büyük etki ve nüfuza sahip ülkedir. Ancak maalesef İran, çıkarını devletin güçlenmesinde ve ekonominin kalkınmasında değil, devletin zayıflanmasıyla dağılmasında ve ekonominin yıkımıyla yoksulluk ve kaosta görüyor. İran'ın Irak ve Suriye'deki politikası da böyledir. İran, bu politikasıyla ülkeye nüfuz etme ve kendi politik hedefleri için ülkeyi kullanmaya çalışıyor."
İran'ın kendi çıkarları ile bölge halklarının çıkarlarını gözden geçirmesi ve izlediği politikaların başkalarından önce kendisine zarar verdiği gibi Siyonistlere hizmet ettiğinin farkına varması temennisinde bulunan Şeyh Tufeyli, Lübnanlıların da artık geleceklerini kavgayla değil, işbirliğiyle inşa edeceklerinin farkına varmaları gerektiğini kaydetti.
Lübnan'daki hükümet krizi
Lübnan'da 10 Ağustos 2020'de istifa eden Hassan Diyab hükümetinin yerine yenisinin kurulamamasına ve Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın kurucusu olduğu Özgür Yurtsever Hareketi'nin bu süreçteki olumsuz tutumuna da değinen Şeyh Tufeyli, Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketi'nin tabanında ciddi kayma fark ettiğini ve genel seçimlerde halihazırdaki gücünü kaybedeceğini öngördüğü için mevcut gücünden en iyi şekilde yararlanmak istediği değerlendirmesinde bulundu.
Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketi'nin siyasi müttefiki olan Hizbullah'ın da parlamentoda kendilerinde olan salt çoğunluktan yararlanarak 2 yıl sonra cumhurbaşkanlığı makamına getireceği isimle bir süre daha rahat nefes alma hedefinde olduğunu vurgulayan Şeyh Tufeyli, ülkedeki mevcut durumun, yeni cumhurbaşkanı seçilinceye kadar genel seçimlerin uzatılmasına imkan sağlayabileceğine işaret etti.
Şii alim Şeyh Tufeyli, geçen yıl ekim ayında yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen Sünni Müstakbel Hareketi Genel Başkanı Saad el-Hariri'nin, Mısır'ın ardından Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Fransa'ya gerçekleştirdiği ziyaretlerin yeni hükümeti kurma sürecine etkisine ise "Söz konusu ülkelerin ciddi anlamda bir önemi yok, çünkü ellerinde İran'ın ve Lübnan'daki uzantısının planlarını önleyecek kartlar yok." diye konuştu.
Lübnan'daki krizin uluslararası arenaya taşınması
Hizbullah'a muhalif Şii alim Şeyh Tufeyli, Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai'nin, ülkede derinleşen siyasi ve ekonomik krizin çözümü için Birleşmiş Milletler'den (BM) yardım istemesine dair ise şunları kaydetti:
"Lübnan'daki krizi uluslararası arenaya taşımak çok karışık bir konu, bunun önünde çok engeller ve korkunç tehlikeler olacak. Benim kanaatimce Maruni Patriği Rai'nin çağrısı, Cumhurbaşkanı Avn ve partisinin hükümet sürecindeki olumsuz tutumunu değiştirmesini talep etmenin ötesine geçmiyor."
Lübnan'ın gelecekte "açlık devriminden, küçük devleti dağıtacak iç savaşa kadar" birçok kötü senaryoya sahne olabileceği uyarısında bulunan Şeyh Tufeyli, Lübnan'da devletin dağılmasının ABD hedeflerinden biri olabileceğini öne sürerek, "Siyonistleri korumak için Lübnan'ın güney sahilinde bir Şii devlet oluşturulabilir." dedi.
"İran'ın kaotik nüfuzu, ABD'nin bölgedeki en bariz projelerindendir"
Şeyh Tufeyli, ABD ile İran'ın nükleer anlaşma için müzakerelere yeniden başlamasının Lübnan'a yansımalarına ilişkin ise "Şüphesiz İran, ABD ile müzakere masasında elindeki tüm kartları kullanmaya çalışacaktır. Lübnan da İran'ın kullanacağı önemli kartlardan biridir." dedi.
ABD-İran müzakerelerinin Lübnan'a yansımasının kaçınılmaz olacağının altını çizen Şeyh Tufeyli, "Ancak burada şu soruyu sormak lazım. İki ülke arasındaki müzakerelerden sonra Hizbullah'ın Lübnan'a hakimiyeti zayıflayacak mı yoksa güçlenecek mi?" ifadelerini kullandı.
ABD ile İran arasında daha önce sağlanan anlaşmanın, İran'ın Lübnan'ın yanı sıra Irak ve diğer bölgelerdeki nufüzunu rahatlattığına işaret eden Şeyh Tufeyli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu ana kadar oluşan tüm kanıtlar, ABD'nin halklarımızı bölmeye ve ülkelerimizi yıkmaya ihtiyacı olduğunu gösteriyor. İran'ın kaotik nüfuzu da ABD'nin bölgede ölüm, kaos ve yıkım hedeflerini gerçekleştirecek en bariz projelerinden biridir."
Lübnan'ın güneyinde İsrail'in sınırlarını korumak için bugüne kadar henüz Hizbullah'a alternatif bir oluşum çıkmadığını dile getiren Şeyh Tufeyli, ABD ve İsrail'in "Hizbullah'ın sağladığı güvenlik hizmetlerini" göz ardı edemeyeceğini söyledi.
Şeyh Tufeyli kimdir?
Lübnan merkezli Hizbullah örgütünün kurucularından ve ilk genel sekreteri Şii din alimi Şeyh Tufeyli, 1988'de İsrail ve ABD'nin düzenlediğinden şüphelenilen bir suikast girişiminden kurtuldu.
Şeyh Tufeyli, 1992'de Hizbullah'ın genel seçimde yer almasıyla ilgili bir tartışma sonucu örgütle yollarını ayırma kararı aldı.