Şii din adamından Nasrallah'a: 'Vasiyetini yaz, İran seni sattı'
Hizbullah lideri Nasrallah'a sık sık uyarılarda bulunan Lübnanlı Şii Alim Muhammed Ali El-Hüseyni'nin son uyarısında yaptığı açıklamalar sosyal medyada gündem oldu. El Hüseyni açıklamasında, İran'ın Nasrallah'ı 'sattığını' iddia etti.

Oluşturma Tarihi: 2024-09-28 12:01:43

Güncelleme Tarihi: 2024-09-28 12:05:57

Tarayıcınız video oynatma özelliğini desteklemiyor.

Hizbullah hareketine karşı eleştiri ve çıkışlarıyla bilinen, daha önce de Arap medyasında yazılı olarak ve televizyon kanallarından Nasrallah'a çağrılarda bulunan El Hüseyni'nin son uyarısında şu ifadeleri kullanması dikkat çekti:

“Vasiyetini yaz. İran seni ve grubunu sattı. Başına karşılık İran'ın ne anlaşma yaptığını bilsen her şey tersine döner. Sana Kudüs'ü gösterenler seni sattı. Umarım çok geçmeden olanları görürsün…”

23 Temmuz 2024'te, Suudi vatandaşı olan Lübnanlı Şii İslam alimi Muhammed Ali El-Hüseyni, Suudi günlük gazetesi Okaz'da Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'a açık bir mektup yayımlayarak, Nasrallah'tan İsrail'e yönelik saldırıları derhal durdurmasını ve Lübnan'ın İsrail ile olan sınırının kontrolünü Lübnan ordusuna devretmesini istemişti.

El Hüseyni, aksi takdirde savaşın yol açtığı yıkım ve dökülen kanın tek başına sorumluluğunun Nasrallah'a ait olacağını yazmıştı.

El Hüseyni ertesi gün Suudi El-Arabiya kanalıyla yaptığı bir röportajda Hizbullah'ın İsrail'e karşı mevcut operasyonlarının "savunma cihadı" oluşturmadığını, bunun yerine Caferi anlayışına göre yasak olan saldırgan bir savaş olduğunu kabul etmesi, bu nedenle Nasrallah'a Lübnan'ın yok edilmesi ve yıkılmasıyla sonuçlanması muhtemel olan savaşı durdurmasını tavsiye etti.

El Hüseyni'nin Temmuz ayında yayımlanan yazısından bazı bölümler:

"Sayın Hasan Nasrallah, mesajımın size ulaşacağını ve onu okuyacağınızı kesin olarak biliyorum. Gelişmeleri ne kadar yakından takip ettiğinizi biliyorum, zira bu konular sizi her şeyden daha çok ilgilendiriyor."

"10 aydan uzun bir süredir, güneydeki köyler ve kasabalar günlük yıkımlarla karşı karşıya, insanlar şehit edildi, tarlalar yakıldı ve sakinleri göç ediyor, çünkü Lübnan ve vatandaşları için hiçbir ufuk veya fayda yok. Lübnan halkına bu konuda soru sorulursa, oybirliğiyle: 'Dur, bizimle hiçbir ilgisi olmayan ve hiçbir fayda veya çıkarımızın olmadığı bir savaş istemiyoruz' diyeceklerdir."

"Sayın Seyyid... Bizim için önemli olan halkımız ve Lübnan'dır, bu yüzden size tam bir şeffaflık, dürüstlük ve doğrulukla hitap ediyorum. Güney Lübnan'daki operasyonlarınız artık tolere edilemez. Tüm diplomatik çabalar, onlara karşı çıkmanız nedeniyle tükendi. Bu bir tehdit değil; bu, Lübnan ve halkının önceden uyarılmadan uğrayacağı askeri tepkiler ve yıkım konusunda sizi bilgilendirmek için bir tavsiyedir."

"İsrail'in gayri nizami silahlar kullanacağını bilin ve Allah'a yemin olsun ki bu savaş Lübnan'da bitmeyecek, Şam'a sıçrayacak ve Şam, 1982'de Beyrut'un düştüğü gibi düşecek."

"Bu yüzden hiçbir uluslararası garantiye aldanmayın... Tüm Lübnan halkı ağır bir bedel ödeyecek ve özellikle Şii'ler, çünkü savaştan sonra ülkede gelecekte gerçekleştirilecek projeler Şii'leri izolasyon ve dışlanma karanlığına geri döndürecek."