Şii militanların Musul'dan uzak durmasını isteyen Haşimi, “Şayet Şiiler Musul'a girerse orasının büyük çoğunluğu Sünni olan halkı da sessiz kalmayacak; çok kan dökülecektir” dedi.
Türkiye gazetesinden Kazım Çeliker'e konuşan Haşimi'nin açıklamaları şöyle;
Musul operasyonu ile başlayalım isterseniz... DAEŞ'le ilgili şöyle bir yanılgı var; DAEŞ'i bitirirsek Irak düzelecektir. Hayır, DAEŞ'i askerî yöntemle yok edemezsiniz. DAEŞ'i yok etmeniz için sonrası ile ilgili planlarınızın da hazır olması lazım. DAEŞ'i ortaya çıkaran sebepleri ortadan kaldırmadığınız sürece DAEŞ olayını Irak'ta yok edemezsiniz. Kültürelden sosyal hayata kadar yeni düzenlemeler yapmanız ve Irak'ı yeni baştan dizayn etmek zorundasınız. Maliki döneminin şu anki tablonun oluşumunda büyük etkileri vardır.
Maliki döneminin mirası diyorsunuz...
Irak'ın gerçek problemi Şiiler veya başka bir şey değildir. Irak'ın çözmesi gereken asıl meselesi, Sünnilerdir. Nuri el-Maliki döneminde özellikle Sünni halk çok istismar edildi, gözardı edildi, dışlandı. Çok kötülükler, zulümler yaşandı yapıldı. Tamamen İran güdümünde bir politika izlendi ve bugünkü tablo ortaya çıktı. Maliki döneminde Sünnilerin sadece mezhebi değil varlıkları da hedef alındı, ortadan kaldırılmak istedi. Halk da o dönemde bir kurtuluş ümidi ile DAEŞ'e sarıldı. Şimdi İbadi hükûmeti, Maliki döneminin hatalarını örtmeye çalışıyor. Ancak yeterli olmuyor. Zannediliyor ki, Musul çözülürse Irak durulur. Hayır, yanlış. Ortada bütün bir Irak problemi var. Irak'ı çözmeden Musul ve diğer Musulları çözemezsiniz.
O zaman DAEŞ sanki bir projeydi, bilerek ortaya çıkarılmış bir taşerondu, diyebilir miyiz?
Evet, DAEŞ uluslararası güçlerin sadece Irak'ta değil bölgede kullandığı bir taşerondur. Bakın, DAEŞ geldiğinden beri Orta Doğu'da karışmayan yer kalmadı. Şehirler yıkılıyor, insanlar öldürülüyor, acı her yeri sarmış durumda... DAEŞ'e en uygun zemini hazırladı. Nuri el-Maliki hapishanelerdeki el-Kaide liderlerini serbest bıraktı ve çöle gitmeleri için araç temin etti. Irak ordusuna onlara karşı savaşmamalarını söyledi. O zaman 3 milyar dolar değerindeki silahları DAEŞ'e teslim etti.
Maliki döneminin bugünkü tabloda tartışılmayacak hataları var, diyorsunuz...
Şunu açıklıkla söyleyeyim; Maliki'den daha kötü bir yönetim Irak'ın başına gelemez. Maliki'nin İran'a bağlılığı toplumun Sünni kesimini gözardı etmesine yol açtı. Adaletsiz bir yönetimi vardı. Siyaseti kötü, yönetimi kötüydü... Maliki ile Irak her gün daha da kötüleşti ve bu tablo ortaya çıktı.
Musul operasyonuna gelirsek... Ortada bir Şii problemi var. Şiilerin Musul'a girmesi ve Türkiye'nin uyarıları...
Şiiler ve ortaya attıkları söylemler bizi korkutuyor. Şiiler, kesinlikle Musul'dan uzak tutulmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki uyarıları çok önemlidir ve yerindedir. İran destekli terör örgütü Haşdi Şâbi gibi Şii militanlar intikam söylemlerinde bulunuyorlar. Şayet Şiiler girerse Sünni olan Musul halkı da sessiz kalmayacaktır. Elbette bir direniş gösterilecektir. DAEŞ'in şu anki tablosundan çok daha kötü bir durumla karşı karşıya kalırsınız. Çok kan dökülecektir. Onun için Şiiler kesinlikle Musul'a girmemeli... İbadi hükûmeti buna zemin hazırlamaktan ısrarla kaçınmalıdır.
Peki ABD ve İran başta olmak üzere böyle bir tabloyu öngöremiyorlar mı?
Kesinlikle görüyorlar. İran zaten bilerek bu politikayı izliyor. Irak hükûmetine destek veriyor, bunun karşılığında Şii milislerini Irak'ın içlerine kadar sokuyor. İran'ın bir Irak politikası var. O da, sadece Şiilere sahip çıkmak. Oysa Türkiye, bütün bir Irak istiyor; Sünni veya Şii ayırımı yapmıyor.
Türkiye'yi neden Musul'da istemiyorlar?
Biz ümit ediyorduk ki Türkiye'nin rolü eğitim, yardım ve aynı zaman koordinasyon çerçevesinde olması gerekiyordu. Türkiye'nin ortak olmasını istiyorduk. Amerikan yönetimi öyle görünüyor ki Türkiye'nin ortak olmasını istememektedir. Özellikle de operasyonun yönetilmesinde...
DAEŞ'e dönecek olursak; ele geçirdikleri yerleri neden bu kadar kolay bırakıp gidiyorlar?
Bu belki doğru ama Musul için aynı şeyi söyleyemek zor. Çünkü Musul DAEŞ için çok önemli. Burayı kolay kolay teslim etmeyecektir. Daha uzun savaşacaktır. Şehre yerleştirdiği bombalar var. Ortalığı ateşe vermeden bu sefer gitmelerini beklemek saflık olur. Ayrıca siviller var. Onun için Musul'da çok dikkatli adım atılmalı.
AMERİKA IŞİD'E ÇOK MÜSAADE ETTİ
DAEŞ'in uluslararası bir taşeron olduğunu söylediniz. Bunu açalım biraz isterseniz.
Öncelikle Maliki döneminin kötü politikiları DAEŞ gibi örgütleri ortaya çıkardı. Bakın DAEŞ haricinde başka terör örgütleri de Irak içerisinde yuvalanmış durumda. Yeni bir Irak kurmadan bunların ortaya çıkmasına sebep olan ortamları ortadan kaldıramazsınız. DAEŞ'e uzun süre göz yumuldu maalesef...
Nasıl yani? DAEŞ görmezden mi gelindi?
Evet, özellikle de Amerika... ABD, bu örgütün ortaya çıkmasına çok müsaade etti. Müdahale etmekte geç kalındı. Ayrıca İran'ın bu ülkeye direkt müdahaleleri, özellikle Şiilere sahip çıkan politikaları DAEŞ'in ortaya çıkmasında ayrı bir rol oynadı. Irak'ın da kötü yönetimi buna eklenince DAEŞ kendini göstermeye başladı.
DAEŞ de zaten üzerine düşeni düşeni fazlasıyla yaptı, diyorsunuz.
Evet... Bakın bugünkü Irak'ın hâline, Suriye'nin hâline bakın... Bu ülkelere baktığınız zaman DAEŞ'in üzerine düşeni en iyi şekilde yaptığını görürsünüz. Yıkılmadık şehir kaldı mı? Suriye'den Irak'a kadar... Ve diğer Orta Doğu ülkeleri... Etkileri olmayan bir yer kalmadı. Irak ve Suriye'de altyapı adına hiçbir şey bırakmadılar. Şehirler âdeta çökertildi. Binlerce insan hayatını kaybetti. Milyonlarca insan bölgeden ayrıldı, evlerini bırakıp gitti, mülteci durumuna düştü. Yepyeni bir bölge oluştu ve oluşmaya da devam ediyor. Bütün bunlar DAEŞ'in yüzünden oldu.
Rusya'dan bahsedelim biraz... Rusya'nın Irak'taki bu olaylara bir etkisi var mı sizce?
Şöyle ki, Rusya DAEŞ'in kesinlikle Musul'u terk etmesini istemiyor. Bunu dile getiriyorlar da... DAEŞ'in Musul'da uluslararası orduya karşı direnmesini istiyor Ruslar... Çünkü Rusya'nın Musul ve Irak üzerinde gizli bir ajansı var. Bunu gerçekleştirmek için de DAEŞ savaşsın istiyor. Bu çok açık. DAEŞ'in Suriye'ye geçmesini istemiyor; burada kalsın arzusundalar... Ruslar, sivil halkın da Musul'u terk etmesini hiç istemiyor. Çünkü uluslararası güçler oraya saldırsın, DAEŞ direniş göstersin, böylece şehirde bir sivil katliamı yaşansın istiyorlar.
Şehri bombalarla döşeyen DAEŞ de sanki buna zemin hazırlıyor gibi bir görüntü sergiliyor.
DAEŞ niçin bunu yapıyor? Çünkü Musul DAEŞ için çok önemli, ayrıca Irak'taki son ve en büyük kalesi... Burayı kolay kolay teslim etmeyeceği açıkça görülüyor. Hiçbir şey yapamasalar dahi çok iyi bildikleri vur-kaç taktiklerine yönelecekler. Bombalı eylemler gerçekleştirecekler. Dolayısıyla Musul'u kolay kolay terk etmeyecekler. Öyle görünüyor ki; terk ederken de, geride gözyaşı ve acı bırakacaklar. Onun için Musul'a müdahale edilirken çok dikkatli ve tedbirli olmak gerekiyor. DAEŞ diğer şehirleri terk ettiği gibi Musul'dan da elini kolunu sallayarak gitmeyecektir.
TÜRKİYE MUTLAKA ORADA BULUNMALI
Irak hükûmeti, ABD Türkiye'nin operasyona katılmasını istemiyor. Özellikle Başika üzerinden bu açıkça dile getiriliyor.
Çünkü Türkiye bütün bir Irak istiyor. Bütün bir Suriye istiyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer Türk yetkililer en başından beri bunu dile getiriyor. İran sadece Şiilere sahip çıkarken, Türkiye Irak'ın bütün halklarına sahip çıkıyor. Ayrım yapmıyor. Onun için Türkiye mutlaka hem Musul Operasyonu'nda hem de bölgede yer almalıdır.
Mezhep savaşı şu anda en çok korkulan senaryo... Bu senaryoya nasıl bakıyorsunuz?
Bunu özellikle İran yapıyor. Şiilere açıkça destek çıkıyor, Sünnileri yok sayıyorlar. Irak hükûmeti de bu yönde... Oysa Türkiye, değdiğim gibi bütün halk ve mezheplere aynı mesafede duruyor. Çünkü İran'ın bütünlüğünden yana olduğunu söylüyor. Mezhepler savaşının önlenmesinde Türkiye çok mühim rol oynayacaktır. Bu da Türkiye'nin Musul'da bulunması ile gerçekleşecektir.
Türkiye bir anlamda kendi güvenli bölgesini de oluşturma çabasında diyebilir miyiz?
Tabii ki, Türkiye, orada sadece DAEŞ Terör Örgütü'ne karşı değil, aynı zamanda orada üslenmiş diğer terör örgütlerine karşı da kendini garantiye almak istiyor. Aslında Türkiye'nin bunu yapmakta geç kaldığını bile söyleyebilirim. Yani Türkiye kendi güvenli bölgesini oluşturmakta gecikmiştir. Şimdi bu yönde adımlar atılıyor. Ancak Türkiye bunu daha önce hayata geçirmeliydi. Türkiye'nin orada bulunması Musul ve Irak halkı için önemli olduğu kadar kendi güvenliğini sağlama açısından da önemlidir. Buna da hakkı vardır, diye düşünüyorum.
Ama Irak hükûmeti Türkiye'nin Başika'yı terk etmesini istiyor...
Türkiye'nin Başika olması ile Irak'ın bütünlüğünün bir ilgisi yok. Türkiye orada bulunmaya devam etmelidir. Bakın Türkiye'nin Ninova halkı için yaptıklarına!.. Başika'daki bu müspet tablo diğer bölgelere de yayılmalıdır. Musul halkının güvenliğinin sağlanması aşamasında Türkiye kesinlikle devreye girmelidir. Türkiye hep orada olmalıdır. Çünkü Iraklıların Türkiye'ye bakışları daima olumlu yönde olmuştur.