Özek'in bugünkü yazısından ilgili bölüm;
AB'de RUSYA – ÇİN – TÜRKİYE KAYGISI
AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise daha açık konuştu: “Dürüst olmak gerekirse 27 ülke arasında yeni üye alma kapasitemiz konusunda tartışmalar var” dedi.
Bu şartlarda AB'nin çıpalama taktiğinin nedeni Rusya ve Çin'in bölgedeki nüfuzunun giderek yayılma eğilimi göstermesi. Brüksel'in çekimserliği yüzünden bölgedeki siyasi ve ekonomik boşluğun Pekin ve Moskova tarafından doldurulduğu görüşü hakim.
Geçen yıl AB üyeliği bekleyen Sırbistan'ın Moskova ile yakınlığı ve Rusya'nın domine ettiği Avrasya Ekonomik Birliği ile serbest ticaret anlaşması yapması, Başbakan Aleksander Vuçiç'in Çin lideri Şi Cinping'den “biraderim” diye söz etmesi, hatta sadece Rus ve Çin imalatı Kovid aşılarını kullanması bile baş ağrısı. Sırbistan'ın en önemli ihracat kalemleri çelik ve bakır işletmeleri Çin'in mülkiyetinde.
Anketlere göre Sırpların büyük çoğunluğu AB'yi değil, Rusya ve Çin'i en yakın müttefikler olarak görüyor. Üyelik hayalleri uzaklaştıkça genç kuşaktan beyin göçü artıyor, milliyetçi retorik yükseliyor. Aynı durum Kosova için de geçerli.