Sözde Orta Doğu barış planı İsrail işgalini zafere ulaştırmayı hedefliyor
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Hıdır, ABD Başkanı Trump'ın Orta Doğu barışı için önerdiği haritada bir barış planı olmadığını belirterek 'Yıllardır devam eden İsrail işgalini zafere ulaştırma amacı vardır' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2020-01-29 14:04:21

Güncelleme Tarihi: 2020-01-29 14:04:21

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı  Binyamin Netanyahu'nun Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında açıkladıkları tek taraflı sözde Orta Doğu barış planını değerlendiren Prof. Dr. Hıdır, Trump'ın "Yüzyılın anlaşması" diye nitelendirdiği anlaşmanın kabul edilir tarafı olmadığını söyledi.

Anlaşmanın Filistin ve İslam dünyasına dayatıldığını, bu kararda Filistinlilerin de yok sayıldığını vurgulayan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan Hıdır, şöyle konuştu:

"Her zaman 'İsrail'in ve Yahudi halkının yanında olacağım.' diyen Trump'ın 80 sayfalık yeni Orta Doğu planı, İsrail'e istediğini veren, Filistin'in de sağ cebindekini sol cebine dahi koymayan, Filistin'i daha da izole edip adeta buharlaştıracak bir plandır. İsrail yayılmacılığının ABD tarafından tek taraflı olarak kabul edildiğini gösterir. Plan 1880'li yılların sonlarında siyonizmin ilk dillendiricileri olan Amerika'daki siyonist Evanjelik Hristiyanlar ile Yahudilerin Kudüs'e yönelik siyasi ve teolojik anlamda hedeflerinin örtüştüğü bir plandır. Ayrıca İslam dünyasının etkili ve merkezi devletlerinin iç karışıklarla boğuştuğu bir dönemde bu planın devreye sokulması da manidardır. Öte yandan plan, Trump'ın azil sürecinden dolayı zor durumda olduğu ve Yahudilerin desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu, Netanyahu'nun ise geleceğinin belirsiz olup yolsuzluk soruşturmaları geçirdiği, hükümet ve seçim krizi yaşadığı bir dönemde her ikisine de bir müddet can suyu olacak gibi duruyor. Yani Netanyahu ve İsrail ile Trump, politik gelecekleri açısından birbirlerine en ihtiyaç duydukları dönemde bu planı devreye sokmuş oldular. Dolayısıyla ABD'deki Evanjelik ve Yahudi lobilerini mutlu ederek üzerlerindeki baskıyı kaldırmaya çalıştılar."

"Planda İsrail işgalini zafere ulaştırma amacı var"

Prof. Dr. Özcan Hıdır, Beyaz Saray'daki basın toplantısı sonrasında Netanyahu'nun, amacının barış olmadığını deklare ettiğini de aktardı. Trump açısından planın ayrıca, seçim atmosferinde ve azil sürecinde olduğu bir dönemde Yahudi asıllı, İsrail'e yakın Cumhuriyetçi temsilcileri, senatörleri tatmin etme amacı taşıdığını vurgulayan Hıdır, "Plan çerçevesinde sunulan harita, dünya ile bağlantısı olmayan, içinde de yer yer Yahudi yerleşim yerleri de olan, Filistinlileri izole etmeyi amaçlayan bir haritadır. Dolayısıyla Trump'ın barış için önerdiği haritada bir barış planı değil, Filistin topraklarını kolonileştirmek suretiyle yıllardır devam eden İsrail işgalini zafere ulaştırma amacı vardır." dedi.

"Gazze topyekun terörist ilan edildi"

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Orta Doğu ve Afrika Uygulama ve Araştırma Merkezi (ORDAM) Müdürü Prof. Dr. Zekeriya Kurşun ise planın sorun çözmeye yönelik olmadığını ve yeni bir öneri de getirmediğini belirtti.

Filistin ile ilgili bugüne kadar elde edilen kazanımların bu anlaşma ile ortadan kalktığına işaret eden Prof. Dr. Kurşun, "Bir noktada dağ fare doğurdu demek yanlış olmaz. Filistinlilere daha iyi bir hayat karşılığında ABD'nin kadim politikası olan İsrail'in güvenliği merkeze oturtuldu. Ancak önerilen muhtemel anlaşmada bugüne kadar elde edilen kazanımlarda da geriye gidildi. Filistinlilere geniş ve hızlı yollar karşılığında sınırı olmayan bir devlet vaadinde bulunurlarken, Filistin nüfusunun neredeyse yarısını temsil eden Gazze yok sayıldı. Adeta topyekun terörist ilan edildi." dedi.

BM'nin bugüne kadar aldığı kararların yok sayıldığını da vurgulayan Kurşun, şunları söyledi:

"İsrail'in 1967 savaşı öncesi sınırlarına asla çekilmeyeceği söylenerek barış ihtimali ortadan kaldırıldı. Planın metninde Hamas'ın defalarca terörist ilan edilmesi, Hamas'ı temsil eden birilerinin görüşmede yer almasının asla kabul edilmeyeceğinin söylenmesi, planın ABD'de değil, tamamen Tel Aviv'de hazırlandığını gösteriyor. Kudüs'e biçilen rol ve İsrail'in başkenti olmaya devam etmesinin teyit edilmesi, muhtemel barışın kurulmasını değil, istenmediğini ortaya koymaktadır. Bu metin özensiz bir şekilde kaleme alındığı gibi maalesef bölge barışına da katkı sağlamaktan uzaktır. İsrail'in bölgede egemenliğinin sınırları genişletilirken hatta açık tutulurken, Gazze'siz Filistin'i de sığıntı ve İsrail'e mahkum sözde bir devlet olarak nitelenmesi, aslında bu metin ile statükonun bile korunmasının mümkün olmadığını gösterdi. Bu planın olgunlaştırılmadan ilan edilmesinin önemli nedenlerinden biri de Trump'ın senato ile Netanyahu'nun da mahkemelerle başının dertte olması. Planı ilan ederek Evanjelistleri ve ABD'deki Yahudi lobilerini mutlu etmeye ve üzerlerindeki baskıyı kaldırmaya çalıştılar."

"Filistinler için hiçbir şey ifade etmiyor"

Filistin Dostluk Derneği Başkanı Hazem Antar ise içeriğine kısmen vakıf oldukları planın açıklanmasına şaşırmadıklarını söyledi. Sözde barış planını hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini vurgulayan Antar, "Gerek Filistin'de yaşayanlar gerek Filistin dışında yaşayan diaspora bu kararı asla kabul etmeyecektir. Trump'ın böyle bir zamanda bu açıklamayı yapması üçüncü kez seçime giden Netanyahu'ya bir seçim desteğidir. Gösterdikleri harita sözde bir haritadır ve Filistinler için hiçbir şey ifade etmiyor. Filistinliler bugüne kadar topraklarına sahip çıktı bundan sonra da çıkmaya devam edecek. Trump kalır mı kalmaz mı bilmiyoruz ama Filistin halkı kıyamete dek o topraklar üzerinde taşmaya devam edecek." ifadesini kullandı.

Antar, Türkiye ve Türk halkının daima Filistin halkının yanında durduğunu ve haklı mücadelesine destek verdiğini hatırlatarak, "Biz inanıyoruz ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Filistin'e olan desteğine devam edecek ve tıpkı Davos'ta olduğu gibi tüm uluslararası platformlarda hakkımızı savunacak." diye konuştu.