Sudan ordu komutanlığının Başbakan Abdullah Hamduk hükümetine karşı yaptığı darbe ve bakanlar ile siyasetçilerin gözaltına almasıyla ortaya çıkan tansiyon yükselmeye devam ediyor. Başkent Hartum'u geri almak amacıyla bugün yapılması planlanan ‘milyonluk yürüyüş' öncesinde ülkeye endişe ve gerilim atmosferi hâkim. İnternet hizmetinin kesilmesi bilgiye erişilememesine ve sokakta tartışmaların artmasına neden oldu. Bu da Hartum'u adeta bilgi yayılımının olmadığı, bilinmeyenlerle dolu bir şehir haline getirdi.
Ordu komutanlığının iktidarı ele geçirmesinin ardından oluşan gerilim, ülkede her an bir patlağın meydana gelmesine ilişkin endişelere yol açtı. Zira herkes belirsizlikten dolayı endişeli. Hartum'un merkezi yoğun bir askeri konuşlanmaya, zırhlı ve silahla donatılan araçlara ev sahipliği yapıyor. Buna karşılık devrimlerinin gücünü ve askeri darbeye karşı olunduğunu göstermek isteyen kitleler bugünkü yürüyüşler için sıklaştırmaya başladı. Eldeki tüm haberleşme araçlarını kullanan halk adeta seferberlik ilan etti. Barışçıl güç
Direniş güçleri, perşembe gününe kadar aralarından 11 barışçıl göstericiyi öldüren 'acımasız askeri mekanizma' ile mücadele etmek için güçlerini toplamaya çalışıyorlar. Atılan sloganlar arasında “Hayallerimizi öldürmeye yetecek kadar mermi yok” ve “Taraf değiştirmek imkansız” ön plana çıkıyor. Taraflar arasında, “çarşı” bölgesinde kanlı çatışmalar yaşanacağına dair korku artıyor.
İlan edilen sivil itaatsizlik nedeniyle mağazalar ve alışveriş merkezleri beşinci gün de kapalıydı. Tahmini 10 milyon nüfuslu şehirde kamusal alanlar neredeyse boş. Kamu kuruluşları darbenin yapıldığı günden bu yana çalışmıyor. Ancak merkezinin genişliğinden dolayı halk arasında ‘fil midesi' olarak adlandırılan şehirde bölgeleri birbirine bağlayan köprüler yeniden açılmış durumda. Belirsizliğin sürdüğü şehirde yaşananlara dair bilgiye ulaşım son derece kısıtlı. Sabah erken saatlerde, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri'nin (ÖDBG) orduyla arabuluculuk yaptığına dair bir söylenti yayıldı. Ancak çok geçmeden bu söylentinin nabız yoklamak için ortaya atıldığı ortaya çıktı. ÖDBG liderlerinden biri, söz konusu söylentinin ortaya atılmasının amacının ‘ordu ile herhangi bir uzlaşıyı ve müzakereyi kabul etmeyen direniş safını bölmek' olduğunu söyledi. İnternetin kesilmesi
İnternetin kesilmesiyle birlikte direniş gençleri kapı kapı dolaşarak toplanma çağrısı yapan bildiriler dağıttılar. Zira darbeden bu yana özel ve kitlesel iletişim araçları kesintiye uğramış durumda. Askeri yetkililer Sudan Haber Ajansı'nın (SUNA) yayınını kesti ve kanalı kapattı. Bağımsız gazeteler ise darbe yapıldığı günden bu yana devam eden grev nedeniyle basılmıyor.
Dün Ümmü Derman kentinde ordunun ülkede iktidarı ele geçirmesinden bu yana devam eden milyonluk yürüyüş gününü önceinde düzenlenen protestolar sırasında direniş gülerinden bir genç yaşamını yitirdi, ikisi de yaralandı. Şu ana kadar teyit edilen ölü sayısı 11'e çıktı.
Bazı mahallelerde temkinli bir sakinlik hakimken bazılarında ise aralıklarla da olsa protesto gösterileri düzenlendi. Barikatlar, üç şehrin mahallelerinin girişlerinin ve yollarının çoğunu kapatmaya devam ederken protestocular, askeri yetkililer tarafından kaldırılan barikatları yeniden konulana kadar korumak için vur-kaç politikası izledi.
Hartum'da artan şiddete rağmen sivil yönetim destekçileri genel bir seferberlik ve milyonluk yürüyüş için toplanmayı sürdürüyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres dün Sudan ordusuna, göstericilere yaklaşımlarında ‘itidalli olmaları' çağrısında bulundu. Heysem Muhammed el-Cuma, AFP'ye verdiği demeçte “Göstericilerin canlarının kurşunlarla alınması kabul edilemez. Bu geri çekilmemizi sağlamayacak” ifadesini kullandı. Başkentin en az iki mahallesinde; Hartum'un doğusundaki Berri ve kuzeyindeki Bahri mahallelerinde gece boyunca göstericiler mermi, plastik mermi ve göz yaşartıcı gaz bombası yağmuruna tutuldular. Ancak Muhammed el-Cuma yaşananlara dair “Bu yalnızca kararlılığımızı artırıyor” dedi.
Sudan'da pazartesi gününden sonra, Sudan'daki iki yıllık kırılgan geçiş yönetiminin ardından sahne tamamen değişti. Nitekim 2019'da daha önce eşi görülmemiş kitlesel protesto hareketi sonucunda Beşir rejimini devirdikten sonra iktidarı ele geçiren askerler ile söz konusu dönemde protestolara liderlik eden siviller, geçiş dönemi boyunca iktidarı paylaşma ve yönetimi demokratik olarak seçilmiş sivil bir hükümete bırakma konusunda uzlaşmışlardı. Ancak Sudan Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan geçtiğimiz pazartesi günü, yönetimdeki sivil ortakları saf dışı ederek demokratik dönüşüm umutlarını yıktı. Geçiş hükümetinin kurumlarının feshedildiğini duyurdu.
Askerler pazartesi günü şafak vakti, Başbakan Abdullah Hamduk'u, hükümet üyelerinin bir kısmını ve Egemenlik Konseyi'nde geçiş dönemine liderlik etmekten sorumlu sivil üyelerini gözaltına aldı. Hamduk ile telefonda görüşmeyi başaran uluslararası yetkililerin söylediklerine göre Başbakan gözaltına alındıktan günler sonra evine döndü. Ancak kendisine serbest dolaşım özgürlüğü verilmedi. Kendisiyle şu ana kadar yüz yüze görüşebilen olmadı. Hamduk hükümetinin tutuklanmayan bakanları, ‘meşru otoritelerin' geri gelmesi ve Sudan'da 65 yıl önce elde edilen bağımsızlıktan bu yana neredeyse kesintisiz olarak devam eden askeri yönetimin sona ermesi için çağrıda bulunanların sözcüsü oldular.
Heysem Muhammed 1989'da demokratik yollarla seçilen Sadık el-Mehdi hükümetini deviren bir darbeyle iktidara gelen ve otuz yıl iktidarda kalan Ömer el-Beşir'e atıfla “Ordu da tıpkı önceki rejim gibi” dedi.
Abdulfettah el-Burhan sokaklarda direnişle karşı karşıya. Ülkede internetin kesilmesine rağmen göstericiler başta Hartum olmak üzere tüm şehirlerde sokaklara çıkmak için organize oluyorlar. Burhan meslek sendikalarının feshedildiğini duyurmasına rağmen söz konusu kurumlar sivil itaatsizlik konusunda başarılı görünüyorlar. Nitekim halen üye toplayabiliyorlar ve pazartesi gününden bu yana Sudan'ın başkentini hayalet şehre dönüştüren bir ‘genel grev' organize edebiliyorlar. Gözaltılar
Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgilere göre ordu; siyasi isimleri, aktivistleri ve insanları keyfi olarak gözaltına alıp medya araçlarını kontrol ederek muhalefeti susturmaya çalışıyor. Askerler, devlet televizyonunun merkez binasına baskın düzenledi. Perşembe günü devlet televizyonunun sivil yönetimin ateşli bir savunucusu olan genel müdürü görevden alınmıştı. Buna ilaveten askerler SUNA genel merkezine de baskında bulundular. Aynı şekilde özel medya da baskıya maruz kalıyor.
Cuma günü Demokrat gazetesi hedef alındı. Medya kuruluşundaki gazetecilerden birinin aktardığına göre askerler güvenlik görevlilerini binayı terk etmeye zorlayarak geri gelmemesini bildirdiler..
Perşembe günü Hala Radyo da dahil olmak üzere tüm radyo istasyonlarının yayınları durduruldu.
Devlet televizyonu orduya destek çağrısında bulunan cuma hutbesini yayınladı. Üniformalı birçok askerin karşısında oturan imam “Düzenli kuvvetlere sadakat ve sevgi göstermeliyiz. Onlara kötü davranmamalıyız. Düzenli kuvvetlerinize kötülük yapmış olursanız ülkenize kötülük yapmış olursunuz” diye konuştu. Burhan kararlarının ‘darbe olmadığını', sadece ‘devrimin gidişatını düzeltmeye' yönelik tedbirler olduğunu iddia ediyor.
Uluslararası toplum ise ordu üzerindeki baskısını artırıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) perşembe günü üyeleri tarafından oybirliğiyle yayınlanan bir bildiride, Sudan'daki orduya ‘siviller tarafından yönetilen geçiş hükümetine geri dönme' çağrısında bulunuldu. ‘Askerlerin iktidarı ele geçirmesiyle ilgili ciddi endişeleri olduğu' vurgulandı.
ABD Başkanı Joe Biden da Sudan'da yaşananlara ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Sudan'daki askeri yetkililere mesajımız açık: Sudan halkının barışçıl gösteri yapmasına izin verilmeli ve siviller tarafından yönetilen geçiş hükümeti iktidara geri gelmeli. ABD, Sudan devriminin hedeflerine doğru ilerlemesi için Sudan halkını ve şiddet içermeyen mücadelesini desteklemeye devam edecektir.”
Kaynak: Şarkul Avsat