“Askı... elektrikli işkence... tecavüz...”
The Times gazetesinin paylaştığı habere göre, 29 yaşındaki Alman yardım çalışanı, Esad rejiminin hapishanelerinde mahkûmların "kesilmeyi bekleyen koyunlar" gibi bileklerinden asıldığını ve bazılarının metal sandalyelere bağlıyken elektrik işkencesi uygulandığını gördüğünü söyledi.
Lotwin, tutuklanmasının ikinci gecesinde, bir annenin saldırıya uğramadan önce çocuklarından ayrıldığı bir hücrede ağladığını duyduğunu söyledi. "Onun çığlık atmasını unutamam" diyen Lotwin, “Tecavüze uğradığına hiç şüphe yok” dedi.
Daha önce bir gece kulübünde koruma olarak çalışan Lotwin, Haziran 2018'de Doğu Suriye'nin kuzey doğusunda, Avustralyalı arkadaşıyla bir pazarda alışveriş yaparken gözaltına alındığını söyledi. Lotwin, kendisinin de işkence gördüğünü, ancak Kuzey Suriye'de tutuklandığında mültecilere yardım eden bir yardım kuruluşunda teknik asistan olarak Suriye'de çalıştığı için ailesine veya arkadaşlarına zarar verme korkusuyla herhangi bir ayrıntı vermeyi reddettiğini belirtti.
“Ölüm Şubesi”
Lotwin, daha sonra Şam'da "235 no'lu Şube" olarak bilinen kötü şöhretli bir gözaltı merkezine nakledildiğini ve yerel halkın buraya "Ölüm Şubesi" adını verdiğini hatırlatarak şöyle konuştu;
“Bana biri yemek için iki adet tabak, biri su içmek, diğeri de idrar yapmak için iki şişe verdi. Hücredeki bir musluktan eşyalarımızı yıkamamız ve temizlenmemiz için her gün sadece iki dakika su akıtılıyordu. Koridordan her geçişimde, tutukluların kırbaçlanıp dövüldüğünü gördüğüm için cehennemde olduğumu sandım.”
Lotwin bir mahkûmun tırnaklarının çekildiğine tanık olduğunu, bazılarının sığır kırbaçlarını cinsel organlarına ve sırtlarına sokarak işkence gördüğüne tanık olduğunu, kalanların sırasını beklerken tavanda asılı olduğunu gördüğünü ifade etti.
Lotwin şöyle devam etti;
“Zaman zaman, bitişik hücrelerden gelen yüksek sesle bağırışlar aniden kesiliyordu, Hücre kapısının altından baktım ve koridorda yatan ceset torbalarını gördüğümde bu çantalar bir süre kullanıldığını gösteren bir durumda olduğu anlaşılıyordu. Hücresinin duvarlarında anlamadığım Arapça harflerle yazılmış sözlerin kazınmış olduğunu gördüm, ancak onu yazanların benden önceki mahkûmlar olmalıydı.”
“Alman olduğum için bırakıldım, çünkü bir beyazım”
Lotwin ve kimliği açıklanmayan arkadaşı, Suriye'de kalan tek Avrupa temsilcisi olan Çek büyükelçiliğinin Alman hükümeti adına müdahalesinin ardından 11 Ağustos 2020'de serbest bırakıldı.
Lotwin serbest bırakılmalarına rağmen, gözaltı süresinde yaşadıklarının onu rahatsız etmeye devam ettiğini söyledi ve şöyle ekledi: "Alman olduğum için bırakıldım, çünkü bir beyazım, peki ya kendi ülkelerinin rejimi tarafından işkence gören Suriyeliler?"
Uyurken bir hayaletin kendisine saldırdığına dair kabuslar gördüğünü ama bunun bir ev hayal edip onsuz uyanmaktan daha iyi olduğunu söyleyen Lotwin, şikayette bulunan düzinelerce Suriyeli işkence mağduruyla birlikte, şimdi Suriye rejiminin Şam'daki istihbarat birimindeki üst düzey yetkililerle ilgili soruşturmaya katılıyor ve dava sürecinde mahkemeye çağrılırsa ifade verebileceğini ifade ediyor.
Suriye dışında yürütülen ve ülkede yıllardır süren ihtilaflarla ilgili olan ilk dava, Nisan 2020'de, iki Suriyelinin insanlık suçu işlemekle suçlandığı Almanya'nın Collins şehrinde bir mahkemede başladı ve Martin Lotwin'in de bu davada ifade vermesi istenebilir.
The Times'a göre, adım adım yasal prosedürler [ve tanıkların toplanması], Suriyeli savaş suçlularını adalete teslim etme çabasının önemli bir parçası. Alman mahkemelerinin uluslararası suçları belirli koşullar altında soruşturmasına izin veren yasa 2002'de onaylandı.
Avukat Crocker: “Almanlar Suriyelilerin neden göç ettiğini anlayabilir”
Öte yandan, 2011'de Suriye'deki protestoların başlamasından bu yana, insan hakları aktivistleri, protestocuların, muhalif aktivistlerin sistematik tutuklama ve işkenceye karşı mahkumların, gardiyanların ve hatta bazı yetkililerin ifadeleri de dahil olmak üzere çok sayıda kanıt toplamak için çalıştı.
Uluslararası Af Örgütü raporunda, Aralık 2015'e kadar Suriye hapishanesinde devam eden toplu infaz ve işkencenin ayrıntılarını da verdi ve şimdi Lotwin'in açıklaması, en az Ağustos 2018'e kadar devam eden suçlardan bahsediyor.
Lotwin'in Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi'nden avukatı Patrick Crocker, anlatılanların, yükselen popülizm ile göçmen karşıtı duyguları körüklediği şu anda Almanya'da yaşayan tahmini 700.000 Suriyeli mülteciyi ilgilendiren tartışmanın doğasını değiştireceğini umuyor.
Crocker, "Martin'in anlattıkları, Suriyelileri evlerine geri döndürmek istiyorsanız, onları geri getirmenin bu olduğunu gösteriyor. Almanlar, mültecilerle daha fazla iletişim kurabilir ve kendileri gibi bir Alman vatandaşının da yaşadıkları sıkıntıyı yaşadığını keşfettiklerinde Suriye'den ayrılma nedenlerini anlayabilirler.”