Suriye’de, Rusya- İran iktidar mücadelesi kızıştı!
İran Suriye’nin güney ve kuzey doğusunda halk üzerinde nüfuzunu arttırırken; Rusya da askeri bürokrasideki nüfuzunu genişletiyor. Suriye güvenlik birimlerinde yapılan yeni atamalar ve kadro değişimleri de bu çerçevede değerlendiriliyor. Yeni atamaların Rusya’nın müdahalelerinin sonucu olduğunu ileri sürüldü.

Oluşturma Tarihi: 2019-06-11 10:50:54

Güncelleme Tarihi: 2019-06-11 10:50:54

 İran Suriye'nin güney ve kuzey doğusunda halk üzerinde nüfuzunu arttırırken; Rusya da askeri bürokrasideki nüfuzunu genişletiyor. Suriye güvenlik birimlerinde yapılan yeni atamalar ve kadro değişimleri de bu çerçevede değerlendiriliyor.  Bu çerçevede Türkiye'deki Suriye muhalefetine yakın kaynaklar yeni atamaların Rusya'nın müdahalelerinin sonucu olduğunu belirtiyor.

Moskova'nın 2015 Eylül'ündeki askeri müdahalesi, Esed kontrolündeki bölgelerin, ülkenin 186 bin kilometrekarelik yüzölçümünün yüzde yaklaşık 15'i iken yüzde 60'a çıkmasına yol açtı. Rusya da bunun karşılığında Lazkiye ve Tartus'ta iki askeri üs kurdu, Tahran'ın Lazkiye (sivil) limanını işletmek amacıyla bir anlaşma sağlamasının ardından Tartus (sivil) limanını işletmek üzere de bir anlaşma imzalandı.

Muhalefet kaynaklarına göre, askeri bürokrasideki kadroların değişimi sırasında Tuğgeneral Ekrem Muhammed Genel İstihbarat İdaresi Genel Müdür Yardımcısı olarak, Tuğgeneral Kays Receb Tartus Devlet Güvenlik Birimi Başkanı olarak ve Tuğgeneral Gassan el-Ali de Haseke Devlet Güvenlik Birimi Başkanı olarak atandı.

Esed güçleri mevzileri, ABD önderliğindeki Uluslararası Koalisyon'un desteklediği Suriye Demokratik Güçleri (SDG) yakınında yer alırken, Tuğgeneral Salim el-Havaş da Suveyda Devlet Güvenliği Birimi Başkanı olarak atandı. Aynı şekilde Suveyda'da 15. Tugay Güvenlik Birimi'nde görev yapan Tuğgeneral Cemal el-Ahmed, şehrin batısındaki karayolunda suikasta uğramıştı.

Muhalif kaynaklar, Tuğgeneral Ekrem Muhammed'in Humus kırsalında rejim yanlısı Hadida kasabasındaki görevinden alınıp 2019 başında Tuğgeneral rütbesine yükseldiğini aktarıyor. Muhammed terfisinden birkaç ay sonra Tartus İstihbarat Birimi'ndeki yeni görevinin başına geçti. 2011- 2012 yıllarında da Halep'te Devlet Güvenliği Birimi başkanı olarak görev yapmıştı.

Tuğgeneral Kays Abdul Receb ise Deyr-i Zor bölgesinde bulunan el-Cufra kasabasındaki görevinden alındı. Daha önce Şam kırsalındaki Terörle Mücadele Şubesi Eğitim Dairesi Başkanlığı görevi üstlenen Receb, Tartus ataması öncesinde Şam kırsalındaki Dareyya, İdlib ve Humus el-Vaar'da protestoları şiddetle bastırmak için görev yapmıştı.

Muhaliflere göre Tuğgeneral Gassan el-Ali de daha önce Haseke bölgesindeki Genel İstihbarat Birimi Malikiyet Bölümü Başkanlığı görevini üstlendi. Kaynaklar, atamasının Tuğgeneral MuhannaMahmud'un ardından gerçekleştiğini belirtti. Tuğgeneral Salim el-Havaşise İçişleri Bakanlığı'nda görevliydi. Aynı şekilde Nabk şehrinde Genel İstihbarat Birimi Başkanı olarak görev yapmıştı. 2012 yılında Casuslukla Mücadele Şubesi Araştırma Dairesi Başkanı olarak görev yaparken, Tuğgeneral Gassan İsmail'in ardından Suveyda'ya atandı.

Muhaliflere göre söz konusu değişiklikler, Moskova'ya yakın Tuğgeneral Muhammed Dib Zeytun başkanlığındaki Genel İstihbarat (Muhaberat) Müdürdüğü ile ilişkilerini güçlendirmeyi amaçlayan Rusya'nın rolünü ortaya koydu.

Kaynaklar, İran'ın Askeri Güvenlik Başkanlığı'na Tuğgeneral Muhammed Muhalla yerine Tuğgeneral Gassan Bilal'i desteklediğini ifade etti. Tartus bölgesinde üstlendiği görev süresi boyunca Moskova ile yakın ilişkiler kuran Tuğgeneral Ekrem Muhammed'in İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı olarak atanması, Rusların Genel İstihbarat (Muhaberat) Birimi Başkanlığı'nı veya bir başka güvenlik birimini devralması öncesinde Rus vesayeti olarak tanımlanıyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Rusların bölgedeki İran nüfuzunu sınırlamak için Tel Rıfat'taki merkezlerini güçlendirerek, Suriye'nin kuzeyindeki İran varlığını azaltmaya çalıştığını söyledi. İran, Suriye'nin güneyinde, Deyrezzor'da ve Şam kırsalındaki diğer bölgelerde nüfuzunu arttırmaya devam ediyor.

Öte yandan SOHR'nin 14 Mayıs'ta belirtiğine göre, Deyrezzor kırsalındaki farklı bölgelerde Esed güçleri, İranlılar ve milislerin kontrolündeki bölgelerde, özellikle de Ebu Kemal ve el-Meyadin'de cepheye unsur toplama faaliyetlerine devam etti.

SOHR, daha fazla genç istihdam ederek, son zamanlarda İran kuvvetleri ve milislerin saflarında savaşanların oranının, yaklaşık bin 710'a yükseldiğini söyledi. Bu durum, Deyrezzor kırsalındaki Fırat Nehri'nin batısında bulunan bölgeler kapsamında yer alıyor. Orduya alma operasyonları, gizli ve aleni kampanyalar aracılığıyla Dera kırsalında İran kuvvetleri ve milislerin lehine gerçekleştiriliyor. SOHR, Suriye'nin güneyinde orduya gönüllü olarak katılanların sayısının ise 2 bin 910'a çıktığını belirtti.
SOHR'a göre İran, iki taraf arasındaki soğuk savaş çerçevesinde bağlarını güçlendirmek için Rusya'nın Suriye'nin kuzeyindeki operasyonlarla meşgul olmasından faydalanıyor.

Rusya-İran çatışması, askeri operasyonların durgunluğu ışığında Suriye sahasına hakim olmaya devam ediyor. Bu genel sakinlik, tarafların güçlerini en iyi şekilde değerlendirmesi ve nüfuzlarını genişletmesi için sömürülüyor. Bu bağlamda görünen o ki; bir taraftan İran ve topraklara sadık milisler ile Rusya ve Suriye topraklarındaki

İran, iç savaşın başlamasından bu yana Suriye topraklarındaki etkisini artırdı. Tahran rejimi Esed güçleriyle, saha mücadelesi sırasında dayanışma içinde bulundu.
İran nüfuzunun artması ve binlerce Suriyelinin, İran saflarına çekilmesinin ise yalnızca maddi karşılığı olmadı, aksine mezhepçi birliğe ve askerlik çağına gelmiş ancak orduda görev yapmamış gençlerin İran saflarında silah altına alınmasına sebep oldu.
Tüm bu sebepler Tahran rejiminin Esed rejimi kontrolündeki geniş alanları fiilen kontrol etmesi için yeterli.

Bu bağlamda kaynaklar, Rusya'nın Türkiye ile ittifak sağlayarak ve bazı alanlarda anlaşma imzalayarak İranlıların ayakları altındaki halıyı çekmeye çalıştığını belirtiyor.
Rusya, Türkiye'ye Şam-Halep ve Halep-Lazkiye uluslararası karayollarını açma karşılığında Tel Rıfat'ı teslim etme taahhüdünde bulunmuştu. Pazarlık, mezhepsel ve sembolik açıdan öneme sahip Nubbul ve Zehra'daki varlığı dolayısıyla İran tarafından reddediliyor.

Kaynak Şarkul Awsat