Türkiye, Rusya ve İran, Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da Astana formatlı görüşmeler için 14. kez bir araya gelecek.
Rus heyetinin başında Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev, İran heyetinin başında Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Cabiri Ensari bulunacak. Türkiye'yi de toplantılarda Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal temsil edecek.
Kazakistan Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Aybek Smadiyarov, haftalık basın toplantısında, tüm tarafların katılımlarını teyit ettiğini ve kente gelmeye başladığını duyurdu.
Smadiyarov, toplantıya Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen'in de katılacağını bildirdi.
25 Kasım'daki açıklamasında Smadiyarov, "Toplantının gündemini, esirlerin serbest bırakılması ve kayıpların aranması dahil güven artırıcı önlemler, uluslararası bir konferans yapmak için gerekli girişimlerin tartışılması dahil olmak üzere mültecilerin evlerine dönmesi bağlamında Suriye'ye kapsamlı insani yardımın yoğunlaştırılması, Anayasa Komitesinin çalışmalarına başlaması ışığında siyasi sürecin ilerletilmesi konuları oluşturacak." demişti.
1-2 Ağustos'ta düzenlenen son toplantıda, başta İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki durum olmak üzere, Suriye'nin kuzeydoğusu, Anayasa Komitesinin oluşturulmasıyla ilgili çalışmaların tamamlanması, çatışan taraflar arasında güven artırıcı önlemler, mültecilerin geri dönüşü, insani durum ve savaş sonrası yeniden yapılanma konuları ele alınmıştı.
Garantör ülkeler, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde sivil kayıpları önlemek ve garantörlerin askeri personelinin güvenliğini sağlamak için somut önlemler almak konusunda uzlaşmıştı.
Son toplantıdan bu yana Türkiye'nin Astana anlaşmaları çerçevesinde ateşkes gözlem misyonu için bulundurduğu askeri noktalarına saldırılar azalsa da rejim ve destekçilerinin bölge içerisindeki sivil yerleşimlere saldırıları yoğunlaştı.
Rejim güçleri, onun saflarında savaşan İran destekli yabancı terörist gruplar ve Rusya, İdlib'in güneyi, güneydoğusu, doğusu ve güneybatısına şiddetli saldırılar düzenledi.
Rejim, destekçilerinin yardımıyla Astana anlaşmalarını hiçe sayarak düzenlediği saldırılarda İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi içerisinde birçok noktayı ele geçirdi.
1 Ağustos'taki 13. Astana toplantısından bu yana rejimin ele geçirdiği yerleşimler şöyle:
Han Şeyhun, Morik, Latamne, Kefer Zeyta, Kefrenbude ilçeleri, Tamenia beldesi, Latmin, Habit, Tel Meleh, Cenebira, Tel Osman, Tel As, Tel skek, Cibeyin, Sukeyik, Huveyin, Mişeyrfe, El Veyibdi, Um Elhalahil, Um Celel, Zerzur, Tel Jafar, Ketibe, Muşeyrife, Abidin, Medaya, Kefer Ain, Merden, Um Zeytun, Sabbağiye çiftliği, Hazzanat, Sikiyet, Ceysat, Hammamiyet, Lahaya, Sayad, Mığır Hunta, Mığır Hammam köyleri.
Saldırılar neticesinde yalnızca son bir haftada 25 bin sivil yerinden edilerek Türkiye sınırına doğru kaçtı.
Toplantıya katılacak kaynaklardan alınan bilgiye göre, yarın üç ülkeden uzman düzeyinde heyetlerin katılacağı teknik görüşmelerle başlayacak 14. toplantıda, İdlib bölgesindeki ihlallerin ve tetiklediği göç hareketinin ele alınması planlanıyor.
Askeri muhalefet heyetinin de 1-2 Ağustos'taki son toplantıdan bu yana göç etmek zorunda kalan 200 binden fazla sivil, bombalanan ve hizmet dışı bırakılan hastaneler ve diğer yaşamsal merkezlerle ilgili hazırladıkları raporu masaya getireceği öğrenildi.
Toplantıda, Beşşar Esed rejiminin tavrı nedeniyle tıkanan Anayasa Komitesi görüşmelerinin de ele alınması bekleniyor.
Görüşmeler, 30 Ekim'de yapıcı bir havada başlamış, garantörü Rusya'nın yanı sıra ABD'nin başını çektiği "küçük grup" ismi verilen Batılı ülkelerin baskısını üzerinde hisseden rejim, olumlu mesajlar vermişti.
Ancak görüşmelerin uluslararası tarafların katılmadığı, Suriyelilerin baş başa kaldığı ikinci turunda rejim, uzlaşmaz bir tutuma bürünmüş, Komite toplantıları çıkmaza girmişti.
Rusya ve gözlemci olarak Nur Sultan'da bulunacak Birleşmiş Milletler heyetinin rejime bu konuda yeniden baskı yapacağı öngörülüyor.
ASTANA SÜRECİ
Ocak 2017'den bu yana süren toplantılara, Türkiye ve Rusya öncülük etti. Daha sonra İran da garantör ülke olarak yerini aldı, önce Ürdün, son toplantıda Lübnan ve Irak'a da gözlemci ülke statüsü verildi.
Türkiye'yi toplantılarda temsil eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Önal, 24 Kasım'da yaptığı açıklamada, Astana formatının bazı Batı ülkelerince eleştirildiğini ancak şimdiye kadar Astana'da temel alt paydalarda buluşan 3 ülkenin çabalarının BM öncülüğünde Cenevre'de yürütülen sürece önemli katma değer sağladığını kaydeden Önal, "Eğer Suriye'deki rejim muhalefetle aynı masaya oturmayı ve BM Güvenlik Konseyinin 2254 nolu kararına uygun şekilde siyasi sürecin belirlenmesine ilişkin müzakere etmeyi kabul etmişse, bu büyük oranda Astana çerçevesindeki çalışmalar sayesinde olmuştur." demişti.
Önal, söz konusu temel alt paydaların Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının korunması, sorunlara askeri bir çözüm bulunamayacağı ve terörle mücadele olduğunu söylemişti.