TİMETÜRK | HABER MERKEZİ
Editör Masası
Suriye'de savaş, daha erken geleceği düşünülen evreye henüz ulaştı. IŞİD'in kurulmasından önce sahada saldıran pozisyonda bulunan muhalifler, iki yıllık ciddi bir savunma savaşının ardından geçtiğimiz yılın sonlarında gerçekleştirilen Vadi Dayf saldırısıyla birlikte yeniden inisiyatifi ele aldılar. Özellikle Suriye'de 'Hamidiye Muaskeri' olarak bilinen kışlanın ve çevresindeki karakolların ele geçirilmesiyle birlikte baskını düzenleyen Ahrar'uş Şam Hareketi'yle Nusret Cephesi'nin eline yüklü miktarda silah geçti. Ele geçirilen silahların içerisinde çok sayıda T - 72 tipi tank bulunuyor ve bu tanklar Suriye Ordusu'nun en modern tanklarından. Lazkiye ve Hama bölgesinde az sayıda T - 80 serisi ve T - 90 serisi tank bulunsa da sahada yoğun şekilde kullanılan tank tipi T - 72 olduğu için muhaliflerin eline tek seferde yirmi civarında tank geçmesi özellikle İdlib çevresinde güç dengelerini değiştirdi. Vadi Dayf bölgesinde, ele geçirilenden daha fazla silah ve cephanenin yer altı depolarında olduğu düşünülüyor ancak yer altı depolarındaki askeri malzemelerin çıkarılıp çıkarılmadığı bilinmiyor. Ancak Vadi Dayf saldırısından sonra İdlib'de ve çevresinde rejimin durumu ciddi şekilde sıkıntılı hale geldi ve Halep'te durdurulan rejim, İdlib'de geriletilmeye başladı.
Yarı nizami bir savaş yürüten Suriyeli muhaliflerin İdlib sonrasında İdlib'in güneyi, güneybatısı ve batısına yönelik başlattığı hamle ise savaşın geleceğiyle ilgili yeni bir tartışma başlattı. İdlib - Hama - Lazkiye - Halep yollarının tam kavşak noktası sayılan Cisreşşuğur'un muhalifler tarafından ele geçirilmesi, Lazkiye ve çevresinde ciddi psikolojik baskı oluşturuyor. Abdulkadir Salih öncülüğündeki güçlerin Halep'e girmesinin ardından kentte yaşayan ve Esed'i gerçekten destekleyen bazı zengin aileler Lazkiye'ye çekilmişlerdi. Bu durum sadece Halep'e has değil. Muhaliflerin ele geçirdiği bölgelerdeki pek çok rejim yanlısı Lazkiye'ye göç etti ve normal şartlarda Nusayrilerin çoğunlukta olduğu Lazkiye merkezinde bu iç göç bazı sosyolojik sonuçlar doğurdu. Kendisini güvende hissetmek için Lazkiye'ye giden ailelerin, muhaliflerin Lazkiye'yi de tehdit etmeye başlamasının ardından gidecekleri yer neresi? Şam kırsalında muhalifler oldukça etkin, Humus kırsalı ve merkezi büyük oranda 'askeri bölge', ülkenin doğusundaki Deyrezzor büyük oranda IŞİD'in kontrolünde, Ürdün sınırındaki Dera eyaletinde de altı aydır Ordu saldırısı hiç bir sonuç vermedi. Lübnan sınırında ise IŞİD ile Hizbullah arasında ciddi çatışmalar var ve IŞİD'in hakimiyetinde bulunmayan Kalamun Dağları da önemli ölçüde Fetih Ordusu'nun elinde. Bu şartlar altında, Cisreşşuğur, Kürt Dağı ve Türkmen Dağı Lazkiye'nin doğal savunma hattını teşkil ediyordu. Zaten Cisreşşuğur'un düşmesinin ardından Suriye Ordusu'na bağlı milislerin ve Türkmen Dağı'na konuşlandırılan Şii güçlerin ileriye doğru bir hamle yapma çabası bu savunma hattını ileri taşımayı amaçlıyordu. Eğer Türkmen Dağı ve Kürt Dağı'nda hakimiyet tümüyle rejime geçerse Lazkiye'ye yönelik bir muhalif harekatın başlaması mümkün olmayacak. Ancak hem Türkmen Dağı ve Kürt Dağı'nın coğrafi zorlukları hem de Müslim Şişani başta olmak üzere pek çok tecrübeli savaşçının bölgeyi fiilen savunmasından ötürü iki bölgede de sonuca ulaşan bir harekatın düzenlenmesi oldukça zor. Nitekim geçtiğimiz aylarda Kürt Dağı'nın kalbi Durin kısa süreliğine rejimin eline geçmiş ancak birkaç gün içerisinde geri alınmıştı. Hakeza Türkmen Dağı'nda da zaman zaman ileri hamle yapan milis güçler kalıcı bir başarı elde edemeden Keseb - Kastel Maaf hattına çekilmek zorunda kaldılar.
Keseb'in muhaliflerin elinde olduğu dönemde Lazkiye halkının güvenlik endişesiyle sokaklara çıktığı hatırlanırsa; yazıldığında oldukça karmaşık görünen bu tablonun Suriye vatandaşları açısından nasıl bir anlamı olduğu daha rahat anlaşılabilir. Savaşın başından bu yana sürekli 'terörü birkaç ay içerisinde bitireceğiz' açıklamaları yapan Esed rejimi ciddi bir güven krizi yaşıyor. Özellikle Cisreşşuğur'daki Vatan Hastanesi'nden çekilen Esed güçleri rejimi destekleyen halk kitleleri açısından büyük bir hayal kırıklığı oldu. Cisreşşuğur'un güneyinde kalan hastanede üç yüz civarında kuşatılmış milisten geçtiğimiz haftalarda sabretmelerini isteyen Esed, hem hastanenin hem de Cisreşşuğur'un kurtarılacağını vaat etmişti. Ancak hastaneye güney ve güneydoğudan başlatılan saldırı hezimetle sona erdi. Hastaneden ağır koruma atışı altında çekilmeye çalışan askerlerin çok az bir kısmı Esed rejiminin kontrolündeki bölgelere çekilebildi. Hastane muhaliflerin eline geçtikten sonra ise resmi yayın organları uzun süre hastanenin kaybedildiğini saklamak zorunda kaldı. Ne var ki sayısı yüzlerle ifade eden asker cesedinin görüntüsü çekilmeyle aynı gün muhalifler tarafından yayınlandı. Cisreşşuğur ile Gab Ovası arasında uzanan tarlalar, güvenli şekilde geri çekileceği vaadiyle hastaneden çıkarılan Suriye askerleri için adeta ölüm tarlalarına dönüştü. Yüzlerce askerin öldürülmesinin ardından Lazkiye'de kendisini savunmak isteyen halk kitlelerinin rejimden silah talep ettiği bilgileri muhalif yayın organları tarafından dile getirilirken rejim yanlısı sosyal medya hesaplarında da halkın 'vatan savunması'na katılmak istediği öne sürüldü. Oysa ortada yalın bir gerçek var; artık Suriye rejiminin dayandığı yüzde 11'lik halk kitlesi de kendisini güvende hissetmiyor. Anlaşılan o ki Suriye Savaşı Lazkiye'ye taşındığı anda taraflar arasındaki mücadele bambaşka bir evreye geçecek.
Suriye'de devrim sürecinin rejim tarafından kana boğulmasından ardından başlatılan halk savaşı her geçen gün bir adım daha ileriye giderken, Halep'in asla düşmeyeceğini savunan rejim bugün Halep'in yarısında kırılgan bir hakimiyete sahip. İdlib Savaşı başladığında İdlib'in asla düşmeyeceğini savunan ve İdlib'in düştüğünü uzun süre kabul etmeyen rejim, sadece iki ayda İdlib eyaletinin yüzde 60'ını kaybetti. Zaten İdlib'in en kritik vadisini de geçtiğimiz yılın sonlarında sadece birkaç saat içerisinde kaybetmişti. Bugün ise aynı rejim savaşın asla Lazkiye'ye ulaşmayacağını öne sürüyor. Oysa karşısında artık Keseb'in düştüğü dönemden çok daha güçlü, çok daha organize bir görüntü sergileyen ve sonuç odaklı hareket eden bir askeri muhalefet var. Sahili korumayı kendi sosyal tabanını bir bütün olarak tutmanın tek yolu olarak gören rejimin sahilde kaybedeceği her savaş, aynı zamanda kendi tabanında da ciddi bir güven krizi yaşamasına sebep olacak. İdlib Savaşı sonrasında Editör Masası değerlendirmesinde, muhaliflerin önünde iki yol olduğunu ya Halep'e yöneleceğini ya da İdlib - Hama - Lazkiye bölgesine yükleneceğini yazmış ve büyük bir ihtimalle Halep'ten önce Cisreşşuğur'un hedef olacağını belirtmiştik. Cisreşşuğur sonrası, muhtemelen yeni hedef, Halep'i hem IŞİD hem de rejim karşısında güvenceye almak ve eğer başarılabilirse Safira bölgesine kadar ulaşıp rejimin Halep'teki ikmal yolunu tümüyle kesmek. Hanasır ve çevresinde düzenlenen saldırıların bu amaca matuf olduğunu söylemek mümkün. Ancak Halep sonrasında Lazkiye - Hama hattına yönelik parçalı bir ileri harekat yapılması da hiçbir yönüyle sürpriz değil.
Suriye Savaşı Lazkiye'ye taşınırsa ne olacak?
Suriye'de Cisreşşuğur'un muhaliflerin eline geçmesinin ardından oluşan yeni tabloyu ve savaşa dair ihtimalleri Timetürk Editör Masası değerlendirdi.
10 Yıl Önce Güncellendi
2015-05-27 16:22:02
SON VİDEO HABER
Haber Ara