Kerstin Knipp
Suudi Arabistan korona krizinde iki cephede savaşıyor: Virüsün kendisiyle ve petrol fiyatlarının olumsuz etkisiyle.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği'nin (OPEC) nisan ortasında aldığı kararla üye ülkeler petrol üretimini büyük miktarlarda azaltma konusunda uzlaşmıştı. Buna göre mayıs ve haziran aylarında günlük üretim 9,7 milyon varil kadar azaltılacak. Bu da şimdiye kadarki üretimde yüzde 10'luk düşüşle OPEC tarihinin en büyük indirimi anlamına geliyor.
Ancak koronavirüs salgını petrol üretimini kısmayı daha da zorlaştırdı. Salgın nedeniyle dünya çapında gündelik yaşama getirilen kısıtlamalar petrol tüketiminde yüzde 30'luk azalmaya neden oldu. Alıcı ülkelerin depolama kapasiteleri tükenmeye başlarken tüketimdeki azalma nedeniyle ham petrol fiyatları daha da düşüyor. Yani petrol rezervleri, sahiplerine ekstra maliyet getirmeye başladı.
Korona vakalarında hızlı artış
Petrol fiyatlarındaki krize paralel olarak ülkede koronavirüs vaka sayısı da hızla artıyor. Salı günü itibarıyla Amerikan Johns Hopkins Üniversitesi verilerine göre Suudi Arabistan'daki vaka sayısı 10 bin 500'e, can kaybı 103'e yükseldi. Son bir haftadır vaka eğrisi hızla yukarı doğru ilerliyor. 17 Nisan'da kayıtlı 7 bin 142 vaka varken dört günde vaka sayısında yüzde 30'un üzerinde artış yaşandı.
Amerikan New York Times (NYT) gazetesinin haberine göre kraliyet ailesi üyelerinden 150 kişi de koronavirüse yakalanmış durumda. Veliaht prens Muhammed bin Selman'ın yanında çok sayıda bakanla birlikte kendini Kızıldeniz kıyısındaki Cidde kentinde izolasyona aldığı bildiriliyor. NYT'ye göre ülkede hareket özgürlüğüne oldukça erken bir dönemde kısıtlamalar getirilmesinde salgının kraliyet mensuplarına ulaşmasının payı oldu. Suudi Arabistan daha şubat ayı sonunda Mekke ve Medine'yi ibadet için girişlere kapattı, Mekke'ye gelmeyi planlayan hacı adaylarına hac planlarını askıya almaları çağrısı yaptı.
Yabancı işçiler tehlikede
Ülkede başkent Riyad dahil olmak üzere pek çok kentte sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Ülke çapında saat 15.00 ile sabah 06.00 arasında gece sokağa çıkmak yasak. Ülke genelinde vilayetler arasında seyahatlere de izin verilmiyor.
Ancak tüm bu önlemler koronavirüsün hızını kesemiyor. Ülkede sayıları 9 milyonu bulan yabancı misafir işçiler küçük, dar evlerde dip dibe yaşıyor ve enfeksiyonun yayılmasında önemli bir etken oluşturuyor. Bazı Suudi firmalar yabancı işçilere iş vermeyi durdurdu, maaşlar da kesildi. İşçilerin durumu belirsiz. Diğer Körfez ülkelerinde de benzer bir durum söz konusu. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre Körfez ülkelerinde yaklaşık 35 milyon yabancı işçi yaşıyor.
Vahabi din elitinin nüfuzu
Koronavirüs, veliaht prens Muhammed Selman'ın iç politika ve toplumsal alanda yürütmeye çalıştığı reform politikalarını da tehlikeye sokuyor. Kraliyet içindeki tutucu Vahabi elit tam anlamıyla bir geri dönüş yaşamasa da kamuoyunda kendilerine gösterilen ilgi artıyor. Vahabi dini elitin gücü, Kraliyet ile uzun süredir geçerli bir pakta dayanıyor. Siyasi gücü elinde bulunduran Kraliyet, Vahabilerin nüfuzunu da garantiliyor. Aynı şekilde dini elit bu nüfuzu Suud ailesinin egemenliğini meşrulaştırmak için kullanıyor.
London School of Economics'den din antropoloğu Madawi al-Rasheed, Vahabi din elitinin sadece 20'nci yüzyılın ikinci yarısında 30 binin üzerinde fetva verdiğine dikkat çekerek bu fetvaların yaşamın tüm alanlarını kapsadığını ve insanların dikkatini siyasi sorulardan dine kaydırmayı amaçladığını anlatıyor.
2030 vizyonu
Veliaht prens Muhammed Selman'ın "2030 vizyonu" adını verdiği reform politikaları sürecinde Vahabi din elitinin nüfuzu giderek azaltıldı. Reform politikalarının ekonomi ayağı, ülke ekonomisini petrol gelirlerine olan bağımlılıktan kurtarmayı amaçlıyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) şubat ayında, ülkenin petrol rezervlerinin 15 ila 20 yıl içinde tükenebileceği uyarısında bulunmuştu.
Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı'nda (SWP) Yakın ve Ortadoğu ile Afrika Araştırma Grubu'nun Direktörü Stephan Roll, petrol fiyatlarında koronavirüs nedeniyle yaşanan düşüşün, prensin "2030 vizyonu" açısından kısa vadede ağır bir darbe anlamına geldiğini belirtiyor. Roll, petrol fiyatlarının düşüklüğünden kaynaklanan gelir kaybına ek olarak ülkenin önemli gelir kaynaklarından biri olan hac turizminin de bu yıl devre dışı kalacağına dikkat çekiyor.
Koronavirüse karşı din adamları devrede
Veliaht prens Muhammed Selman'ın "2030 vizyonu" kapsamında devlet dini olan katı Vahabiliğin en azından kısmen yumuşatılması da bulunuyor. Ultramuhafazakar Vahabilik yerine modern, dünyaya açık bir devlet imajının başta Batı olmak üzere dış dünyayla ticari, siyasi ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesine yarayacağı düşünülüyor.
Ancak koronavirüsle birlikte dini elitin nüfuzunda artış gözlemleniyor. Yüksek Alimler Konseyi üyesi ve kraliyet danışmanlarından olan Abdullah bin Muhammed el-Mutlak, nisan başında endişeli bir Suudi kadına devlet televizyonu üzerinden, "eşinden koronavirüs kapma endişesi taşıyorsa yatakları ayırabileceğini" söyleyerek dikkatleri üzerine çekti. Din alimleri Kraliyet'in koronavirüs nedeniyle halka vermek istediği mesajları iletmede önemli bir aracı işlevi görüyor. Resmi makamların çektiği kısa videolarda halka fiziksel mesafe kuralları anlatılıyor, din adamları el dezenfektanının nasıl doğru bir şekilde kullanılacağını gösteriyor, Hazreti Muhammed'in hapşırırken eliyle ya da bir bezle yüzünü kapadığı anlatılıyor.
Kriz ülkeyi zayıflatabilir
SWP'den Stephan Roll, petrol fiyatlarındaki düşüş ve koronavirüs salgınının getirdiği çifte zorluğun Suudi Arabistan açısından siyasi ve ekonomik risk oluşturduğunu ve bunun ülkenin yönetim şekliyle bağlantılı olduğunu belirterek "Ülkede çok fazla belirsizlik ve kestirilememezlik var. Duruma ve amaca özel kararlar alma eğilimi görülüyor. Dinamik güç merkezi kontrol altında değil. Tüm bunlar ülkenin krizden ekonomik açıdan zayıflayarak çıkacağı anlamına gelebilir" diyor.
Ürdünlü ham petrol piyasası uzmanı Halid el-Zübeydi ise DW'ye yaptığı açıklamada koronavirüs salgınıyla mücadele eden tek ülkenin Suudi Arabistan olmadığına dikkat çekiyor. Körfez ülkeleri genelinin krizden etkilendiğini belirten Zübeydi, pek çok ülkede gelirlerin azalacağı ve bütçe açıklarının büyüyeceği, bunun sonucunda tüm altyapı projelerinin yeniden gözden geçirilmek zorunda kalacağı öngörüsünde bulunuyor.
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak verilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazarına aittir.