Suudi Arabistan yargısının aralarında eski Hamas yetkilisinin de bulunduğu ülkedeki Filistinli tutuklular hakkında verdiği 22 yıla varan hapis cezaları, son dönemde iki taraf arasındaki ilişkilerin iyileşeceğine dair oluşan olumlu hava sonrasında yeniden Riyad'ın Hamas'a yönelik düşünceleri konusunda bir belirsizlik ortamı yarattı.
Suudi Arabistan Ceza Mahkemesi, 8 Ağustos Pazar günü, yaklaşık iki yıldır tutuklu bulunan Hamas'ın ülkedeki eski temsilcisi Muhammed el-Hudari'nin (83) 15 yıl hapsine hükmetti. Mahkeme, Ürdünlü ve Filistinli 69 kişinin yargılandığı davada sanıklara 22 yıla varan çeşitli hapis cezaları verdi.
Hamas, mahkeme kararına ilişkin açıklamasında, hükümleri “sert ve gerekçesiz” olarak nitelendirdi.
Başta Hamas olmak üzere Filistin tarafının söz konusu davaya ilişkin beklentisi, "Suudi Arabistan'daki tutukluların serbest bırakılması" yönünde idi.
Hamas lideri İsmail Heniyye, karar duruşmasından birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Riyad yönetiminden ve yargısından Suudi Arabistan'daki Filistinli tutuklular dosyasının kapatılması yönünde bir karar beklediklerini" belirtmişti.
Heniyye'nin ümitli açıklaması ve Hamas'ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal'in 4 Temmuz'da Suudi Arabistan'ın yarı resmi AlArabiya televizyonuna konuk olmasıyla oluşan olumlu hava, Hamas-Riyad ilişkilerinin düzeliyor izlenimi vermesinde etkili oldu.
Siyasi analistlere göre, aralarında Heniyye'nin de bulunduğu Hamas'tan bir heyetin 5 Ağustos'ta İran'ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Tahran'da düzenlenen yemin törenine katılması ilişkiler hakkındaki olumlu beklentileri tersine çevirdi.
Ancak bazı analistlere göre, Suudi Arabistan yargısının verdiği söz konusu kararlar, özellikle Riyad'ın bölgedeki yeni açılım politikalarının etkisinde, Hamas-Suudi Arabistan ilişkilerinde kapının kapandığını söylemek için yeterli değil.
Filistinli kaynaklara göre, Suudi Arabistan-Hamas ilişkilerinin en kötü olduğu dönem aralarında eski Hamas yetkilisi Hudari ve oğlu Hani'nin de bulunduğu onlarca Filistinlinin tutuklandığı Eylül 2019'da yaşandı.
Yargı sürecinin başladığı günden bu yana geçen iki yıl içinde Suudi yetkililerin ağzından herhangi bir yorum yapılmazken, Riyad'dan yapılan resmi açıklamalar "davaların yetkili mahkemelerce görüldüğü ve tutukluları tüm haklarından yararlandırdığı" şeklideki ifadelerden öteye geçmedi.
Hamas: Duruşumuzu değiştirmedik
Hamas yöneticilerinden Husam Bedran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu yargı kararlarının, Suudi Arabistan-Filistin ilişkileri için üzücü ve esef verici olduğunu belirtti.
"Sorun bu mahkeme kararları değil, asıl sorun gerekçesiz ve kabul edilmez tutuklamalarda yatıyor." diyen Bedran, Suudi Arabistan'da Filistinlilerin tutuklanmasının ümmetin düşmanlarına hizmet ettiğini söyledi.
Bedran, söz konusu tutuklamaların siyasi boyutunun altını çizdi.
Tutuklu yakınlarının bugüne kadar hep bu dosyanın bir şekilde kapanacağını ümit ettiğini aktaran Bedran, Hamas'ın Suudi Arabistan'a yönelik duruşunda bir değişme olmadığını ancak değişimin karşı taraftan yani Riyad'dan geldiğini vurguladı.
Bedran, Suudi Arabistan-Hamas ilişkilerine yönelik şunları kaydetti:
"Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz eski olup, açık temeller ve kabul görmüş kurallar üzerine kuruludur. Hamas, kendi tarafından ne alandaki bir davranışı ne medyadaki tavrı ne de siyasi duruşunda herhangi bir değişikliğe gitmiştir."
Hamas'ın "ülkelerin iç işlerine müdahale etmeksizin Filistin davasına destek vermelerini sağlama" hedefli bir strateji izlediğini hatırlatan Bedran, aralarında Suudi Arabistan'ın da olduğu Arap ülkeleriyle olumlu ve doğal ilişkiler kurulmasını istediklerini yineledi.
Filistinli yazar ve siyasi analist Talal Ukel, son yargı kararlarının, Suudi Arabistan- Hamas ilişkilerinin iyileşeceği ümidini veren tüm küçük işaretlere darbe vurduğunu söyledi.
Ukel, "Özellikle Meşal'in AlArabiya televizyonuna konuk olmasının ardından oluşan ilişkilerin yumuşadığı yönündeki olumlu havayla, mahkemenin Filistinli tutuklular hakkında daha hafif cezalar vereceği beklentisi içindeydik ki son kararlar bizim için sürpriz oldu." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan yargısının söz konusu kararlardan geri adım atmasının hala mümkün olduğuna işaret eden Ukel, buna bağlı olarak ilişkilerin yeniden iyileşmesi beklentisinin bölgenin hareketli politik durumlarından kaynaklandığını dile getirdi.
Ukel, ancak şu an için ilişkilerde pozitif yönde bir işaretin bulunmadığını kaydetti.
- Suudi Arabistan-Hamas ilişkilerinde "İran" etkisi
Ramallah'taki Masarat Siyasi İncelemeler ve Araştırmalar Merkezi Bölüm Başkanı Halil Şahin ise Suudi Arabistan yargısının verdiği kararlarda Hamas'ın bölgesel bağlantıları ve özellikle de İran ile olan ilişkilerinin etkili olduğuna dikkati çekti.
Hamas'ın Suudi Arabistan ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açmaya temel oluşturacak Filistinli tutuklular meselesinde makbul bir çözümü ümit ettiğini ancak yeni sayfa açma gücü olduğuna dair inancını yanlış hesaplar üzerine bina ettiğini söyledi.
Abartılı değerlendirme
Şahin, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği son saldırılara karşı Hamas'ın başlattığı "Kudüs'ün Kılıcı" operasyonu ve ardından elde edilen sonuçlara dayanarak, Hamas'ın kendisini bölgesel düzeyde ve Filistin'in içinde dikkate alınması gereken bir güç olarak gördüğü kanaatin abartılı bir değerlendirme olduğunu söyledi.
Şahin, bölgede büyük bir kutuplaşma olduğuna işaret ederek, Hamas'ın bölge ülkeleri ve Arap rejimlerine eşit uzaklıkta kalabilmeyi başarmasının mümkün olmadığını vurguladı.
"Hamas'ın İran ve Suudi Arabistan ile olan ilişkilerini aynı anda koruması mümkün değildir." diyen Şahin, İran'a yönelişin olduğu bir ortamda Suudi Arabistan'ın Filistinli tutuklular dosyasını kapatacağı beklentisine girmenin "yanlış hesap" olduğunu söyledi.
İran'ın 8. Cumhurbaşkanı Reisi'nin Tahran'daki yemin törenine Hamas'tan bir heyetin katıldığına dikkati çeken Şahin, söz konusu Tahran ziyaretiyle Hamas'ın bölgesel düzeydeki ittifaklarda tercih ettiği yere ilişkin verdiği mesajın bu süreçte Suudi Arabistan'ın çıkarlarına hizmet etmeyebileceğini dile getirdi.
Tüm bu gelişmelere rağmen Şahin, Suudi Arabistan'da verilen söz konusu yargı kararlarının hukuki değil siyasi olduğunu, dolayısıyla gelecek dönemlerde bir çözüm bulunabileceği ümidini taşıdığını belirtti.
Şahin, özellikle temyiz imkanının olduğu bir ortamda, verilen yargı kararlarının yeniden gözden geçirilme imkanına ilişkin kapının kapatılmasının mümkün olmadığına dikkati çekti.
Şahin ayrıca, özellikle Suudi Arabistan'da Filistin direnişini suçlu ilan etme ve direnişi destekleyenleri terörle damgalama konusunda öfkeli tepkiler uyandırdığı için kararların değişebileceği ihtimalini de uzak görmediğini sözlerine ekledi.