Körfez ülkeleri arasında uzun yıllardır müttefik olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki ilişkilerde, ekonomik çıkarlar başta olmak üzere farklı sebeplerden dolayı çatlaklar meydana geliyor.
Suudi Arabistan'dan Prens Muhammed bin Selman'ın veliaht makamına çıktığı 2017 yılından beri Yemen başta olmak üzere Suriye ve Libya krizleri gibi bölgesel müdahaleleriyle öne çıkan Körfez'in önemli iki müttefiki Riyad ve Abu Dabi, bugüne kadar ortak hareket edip Katar gibi tehdit kabul ettikleri komşu ülkelerine ablukalar uyguladı.
Ancak her iki ülke arasında son dönemlerde özellikle ekonomik çıkarların örtüşmemesi ve bu alanda yaşanan rekabet nedeniyle çekişmeler yaşanıyor.
Suudi Arabistan yönetimi, Körfez'deki BAE ve Bahreyn'in yanı sıra Mısır ile yaklaşık 4 yıl boyunca abluka uyguladığı ve söz konusu ablukanın kaldırılması için 13 şart koştuğu Katar ile Ocak 2021'de uzlaşma adımı attı.
Katar ile ilişkilerini birçok düzeyde düzeltmeye devam eden Suudi Arabistan'ın adımlarına karşı BAE ise Katar'la ilişkilerini bugüne kadar mesafeli bıraktı.
Son birkaç gündür Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) petrol üretimini artırmama yönündeki girişimi, petrol zengini Körfezin iki ülkesi Suudi Arabistan ile BAE arasındaki çatlağı gün yüzüne çıkardı.
Abu Dabi ve Riyad arasındaki anlaşmazlıkların başında, 2 Temmuz'dan bu yana OPEC kapsamında 2 gündür yapılan toplantılarda üretim politikası nedeniyle iki ülkenin herhangi bir anlaşmaya varılmaması yer alıyor.
Suudi Arabistan ve Rusya, mart 2020'de alınan ve nisan ayında bitecek anlaşmanın 2022'nin sonuna kadar uzatılmasını isterken, BAE kendisine haksızlık yapıldığını öne sürerek, üretim kotasının az olmasından yakınıp mevcut şartlarda anlaşmayı reddediyor.
Abu Dabi'nin itirazının ardından Suudi Arabistan Enerji Bakanı Abdulaziz bin Selman, dün El Arabia televizyonuna yaptığı açıklamada, OPEC toplantılarına yaklaşık 34 yıldır katıldığını ve daha önce böyle bir talep ile karşılaşmadığı eleştirisinde bulundu.
Bin Selman, bugün gerçekleşecek toplantıda "azıcık taviz ve rasyonellikle başarının elde edilebileceğini" söyledi.
Yaşanan anlaşmazlığa netlik getirmek isteyen BAE Enerji Bakanı Suheyl El-Mazroyi de dün ABD merkezli Bloomberg televizyonuna çıkarak ülkesinin petrol üretiminin kapasitesinin artırılmaması halinde anlaşmanın 2022 Nisan'a uzatılmasını kabul etmediğini, BAE'nin şartsız petrol üretiminin yükseltilmesinden yana olduğunu belirtti.
Mazroyi, BAE merkezli Sky News kanalına da ülkesinin Nisan 2022'den itibaren olacak yeni bir anlaşmayla "adalet istediğini" söyledi.
Her iki taraf arasında bir uzlaşı sağlanmaması üzerine toplantının bugün de devam etmesine karar verildi.
OPEC'in 2020'deki anlaşma şartlarına göre BAE'nin günlük petrol üretim kapasitesi 3 milyon 200 bin varil ile sınırlı. - Suudi Arabistan BAE'ye tüm uçak seferlerini askıya aldı
Komşu ülkeler arasında petrol üretimi kotası hakkında yaşanan anlaşmazlıklar sırasında Suudi Arabistan, yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) gerekçe göstererek ani bir şekilde 4 Temmuz tarihinden itibaren BAE'ye tüm uçak seferlerinin askıya alınacağını duyurdu.
BAE'nin yanı sıra, Afganistan, Vietnam ve Etyopya ile olan uçak seferleri de askıya alındı. - Hamas yetkilisi Meşal, Al Arabiya'da Suudi Arabistan ile ilişkileri düzeltme çağrısı yaptı
OPEC anlaşmazlığının yankıları devam ederken eski Hamas Hareketi lideri Halid Meşal, Suudi Arabistan'ın Al Arabiya televizyonuna çıkarak özel bir röportaj verdi.
Hamas yetkilisi Meşal, Al Arabiya röportajında, Suudi Arabistan ile eskiden olduğu gibi ilişkilerini düzeltme yönünde Riyad'a çağrı yaptı.
Normal şartlarda BAE ve Suudi Arabistan, tehdit kabul ettikleri Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) görüşünü benimseyen Meşal ve onun gibi diğer Hamas yetkililerine mesafeli bir politika sürdürüyor.
BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed Al Nahyan, geçen haziran ayında, Hamas, İhvan ve Hizbullah'ın terör örgütü kabul edilmesi için tüm batı ülkelerine çağrıda bulunmuştu.
Abu Dabi, İsrail ile Eylül 2020'de imzaladığı normalleşme anlaşması gerekçesiyle Hamas'a aynen Tel Aviv gibi yaklaşım gösteriyor.
Ancak Riyad'ın, İsrail ile anlaşmaya gitmediği gibi BAE'nin terörist olarak isimlendirdiği Hamas yetkilisi Meşal'e kendi medyasında söz hakkı vermesi dikkat çekici.
Suudi Arabistan ile BAE ittifakın zirve yaptığı son yıllarda Riyad, Hamas Hareketi ile de araya mesafe koymuştu.
Suudi Arabistan, ülkesinin ekonomisinin BAE gibi çeşitlendirilmesi ve sadece petrole dayalı olmaması için 16 Şubat tarihinde bir dizi önemli kararlar almıştı.
Riyad yönetimi, Suudi Arabistan'da önemli ölçekte ihaleler alıp yüksek potansiyelli bir tüketici piyasasına sahip uluslararası tüm şirketlerin bölgesel temsilciliklerinin Suudi Arabistan'a taşınması şartı koşmuştu.
Genellikle Körfez ülkelerinde faaliyet gösteren şirketlerin ofisleri ve operasyon üsleri Dubai ve Abu Dabi'de yer alıyor. Riyad'ın şirketlerin Suudi Arabistan'a taşınması şartı, iki ülke arasındaki ekonomik çekişmenin başka bir boyutu şeklinde yorumlanmıştı. - İki ülke arasındaki ani gelişmelere paralel Yemen'de hareketlilik oldu
Suudi Arabistan ve BAE arasındaki son gerginliğin bir diğer yansıması uzun yıllardır ortak hareket ettikleri Yemen'de de hissedildi.
Riyad yönetimi, BAE destekli Güney Geçiş Konseyi (GGK) ve Yemen hükümeti taraflarını, 2 Temmuz'da Suudi Arabistan'da bir araya getirerek, Riyad Anlaşması'na bağlı kalmaları talimatı verdi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, görüşmenin ardından yayımladığı yazılı açıklamada, Yemen'de siyasette ve medyada gerilim yaratma ile GGK'nin siyasi ve askeri atamalar yapmasının Riyad Anlaşması'yla uyuşmadığı uyarısında bulundu.
Açıklamada, Yemenli taraflar arasındaki gerilim sorunları konusunda anlaşmaya varıldığı ifade edildi.
Suudi Arabistan'daki toplantıdan saatler sonra 3 Temmuz'da Abu Dabi'nin desteklediği GGK, ülkenin güneyindeki Ebyen kentinde bir askeri karargahını Yemen ordu birliklerine kaptırdığını duyurdu.
GGK internet sitesinde yayımlanan açıklamada, kendi güçlerinin elleri boş durmayacağını ve "bedel ödeteceği" tehdidinde bulundu.
Güney komşusu Yemen'de İran destekli Husilerin başkent Sana ve nüfusun yoğun olduğu diğer stratejik bölgeleri ele geçirmesini kendi ulusal güvenliğine tehdit olarak gören Suudi Arabistan, Yemen'e müdahale için Mart 2015'te kurduğu Arap Koalisyonundaki en büyük müttefiki olarak BAE'yi seçmiş ve bu doğrultuda yaklaşık 4 yıl süren Katar krizini çıkarmayı göze almıştı.