İHSAN EL-FAKİH
Suudi Arabistan yönetimi, milli petrol şirketi Saudi Aramco'ya yönelik saldırıya karşılık İran'a verilecek tepkinin sonuçlarını iyi değerlendirip ona göre hareket etmek istiyor.
Aslında Aramco saldırısının ardından Riyad'ın Tahran'a yönelik tutumunu değiştirmesi ve ciddi sonuçları olacak bir adım atması beklenmiyor. Aksi yönde sergilenecek bir tutum, ABD'nin uyguladığı baskıdan kurtulmak için bölgeyi bir savaşa çekmeye çalışan İran'ın işine gelecektir.
İran'ın doğrudan kendisi veya müttefikleri aracılığıyla ABD, Suudi Arabistan ve bu ikisinin müttefiklerine yönelik saldırı tehditlerini gerçekleştirme konusunda ciddi olduğunu da gözardı etmemek gerekir.
Bununla birlikte Riyad yönetiminin Aramco saldırısına karşılık verme konusunda tereddüt etmesi, İran'a benzer veya daha güçlü saldırılar gerçekleştirebilme konusunda cesaret verir.
RİYAD NASIL TEPKİ VERECEĞİNİ
HENÜZ BELİRLEMEDİ
ABD, 14 Eylül'de Suudi Arabistan'ın petrol tesislerine düzenlenen saldırıdan İran'ı sorumlu tutuyor ve Tahran'ın Yemen'deki iş birlikçisi Husilerin "biz yaptık" açıklamasının gerçeği yansıtmadığını savunuyor.
Suudi Arabistan Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr, 25 Eylül'de yaptığı açıklamada, ülkesinin Aramco saldırılarına ilişkin soruşturma başlattığını belirtti.
Cubeyr, Aramco'yu hedef alan füzelerin nereden fırlatıldığı ve insansız hava araçlarının (İHA) nereden kaldırıldığına ilişkin yürütülen soruşturma sonuçlarının yakında açıklanabileceğini ifade etti.
Yemen hükümetine destek için kurulan Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon tarafından olaydan 1 gün sonra yapılan açıklamada ise saldırının İran silahlarıyla gerçekleştirildiği bildirildi.
Suudi Arabistan, henüz saldırıya nasıl tepki vereceğine dair seçeneklerini belirlemedi. Karşılığın tek başına mı, ABD iş birliğiyle veya ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon bünyesinde mi verileceği henüz belli değil.
SUUDİ ARABİSTAN ASKERİ
SEÇENEĞİ TERCİH ETMEYECEKTİR
Riyad yönetimi, söylemlerinde yer almasına rağmen askeri seçeneği tercih etmeyecektir. Çünkü Devrim Muhafızları Ordusu komutanının, İran'a saldıran herhangi bir ülkenin topraklarının savaş alanına döneceği ve İran'ın yaptığı eylemlerin sorumluluğunu üstlenmekten çekinmeyeceği açıklamasında olduğu gibi İranlı liderler tereddüt etmeyecekler.
İran'ın kendisine yönelik herhangi bir saldırının savaşla sonuçlanacağını vurgulaması, ABD ve Suudi Arabistan'ı saldırı kararı alma konusunda isteksiz kılıyor.
Suudi Arabistan'ın hava savunma sistemi hala tüm altyapı, elektrik santralleri, su arıtma sistemi ve askeri yapılar gibi stratejik noktaların korunması için yeterli değil. Bu noktalar İran'ın doğrudan veya Irak ve Yemen'deki müttefikleri aracılığıyla yapacağı saldırılara açık hedefler olabilir.
PATRİOT BALİSTİK FÜZE
VE SİHA'LARLA BAŞ EDEMEZ
Aynı zamanda ABD menşeli hava savunma sistemi Patriot, yoğun balistik füze saldırısı ve silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırılarıyla baş edemez. Bazı raporlarda bu sistemin, İran'ın Cruise füzesi veya düşük irtifada seyreden SİHA'lara karşı başarısız bulunduğu ifade ediliyor.
Cubeyr'e göre Suudi Arabistan, Aramco saldırısına ilişkin soruşturmanın tamamlanıp saldırı yapılan noktanın belirlenmesinin ardından ABD ve Avrupalı müttefikleriyle siyasi, ekonomik ve askeri seçenekleri görüşerek çalışılmış ve etkin adımlarla ilerlemek istiyor.
ABD Savunma Bakanlığı da Suudi Arabistan'daki enerji kaynaklarına yönelik görülmemiş bir saldırı olarak niteledikleri bu olaya nasıl karşılık verileceğine dair çalışma yapıyor.
Washington, Aramco saldırısının ardından İran'a bir saldırı düzenlemekten çekindi ancak ekonomik yaptırımları artırdı. Ayrıca İran'ın önemli internet sitelerine yönelik elektronik saldırı düzenleme ihtimali konuşuluyor.
ABD Kongresinden yükselen bazı sesler İran'a askeri karşılık verilmesini, Washington'un en önemli müttefiklerinin enerji kaynaklarına yönelik benzer saldırıların önlenmesi için zorunlu görüyor.
ABD, MÜTTEFİKLERİNİN
SAVAŞTA ÖNCÜ OLMASINI İSTİYOR
Washington yönetimi ise destek vermekle yetinip aktif katılımdan uzak durarak müttefiklerinin bölgede çıkacak olası bir savaşta öncü olmasını istiyor.
ABD'nin Orta Doğu'daki 54 askeri üste 65 binden fazla askeri bulunuyor.
Suudi Arabistan ve ABD arasındaki istihbarat iş birliği ve müfettişlerin ulaştığı bilgilerin, İran'ın saldırıyla doğrudan ilişkisi olduğu sonucunu vermiş olması muhtemel. Ancak ABD veya Suudi Arabistan'ın gerilimi artırması halinde İran, Suudi Arabistan enerjisinin temel yapılarına saldırıda bulunabilir.
YEMEN'DE SİYASİ ÇÖZÜM
DİPLOMATİK BİR ÇIKIŞ OLABİLİR
Sonuç olarak, Suudi Arabistan'ın Tahran'ın Aramco saldırısına karıştığı yönündeki bir açıklaması, sınırlı veya geniş kapsamlı bir askeri operasyonu gerektirir. Ancak bu, en yazından yakın gelecekte gözükmüyor.
Riyad, iki ülke arasında veya bölgede silahlı çatışma seçeneğinden uzak durmak için Yemen'de siyasi çözümü kullanarak diplomatik bir çıkış bulabilir.
Öte yandan Suudi Arabistan, Irak'ta veya Suriye'de ABD'nin desteğiyle İran'ın müttefiklerine sorumluluğunu üstlenmeden saldırı yapabilir.
Suudi Arabistan'ın milli petrol şirketi Saudi Aramco'ya ait iki tesiste, 14 Eylül'de SİHA'larla düzenlenen saldırı sonucu yangın çıktığı açıklanmıştı. Yemen'deki Husiler, ölen ya da yaralananın olmadığı saldırıyı 10 SİHA kullanarak düzenlediklerini iddia etmişti.
pılan saldırı nedeniyle ülkenin petrol üretiminde günlük 5,7 milyon varil kesinti olduğu belirtilmişti.