Suudi kadınların 'oy zaferi'
Suudi Arabistan'da kadınların ilk kez oy kullanmasını Mekkeli ünlü kadın hakları aktivisti ve İslam tarihçisi Hatun el Fassi ile konuşan Feyza Gümüşlüoğlu, yaşanan oy kullanma sürecini sorularıyla ortaya çıkardı.

Oluşturma Tarihi: 2015-12-16 20:33:08

Güncelleme Tarihi: 2015-12-16 20:33:08

TİMETURK | HABER MERKEZİ FEYZA GÜMÜŞLÜOĞLU DOHA-KATAR 

Suudi Arabistan'da yapılan belediye seçimlerinde kadınlar ilk kez oy kullandı. İnsanlık için küçük ama Suudi Arabistan için oldukça büyük olan bu adım, yıllardır bugünü bekleyen Suud kadını için dönüm noktasıydı. Oy kullanma hakkını elde etmek için verilen çetin mücadeleyi, kadınların karşı karşıya kaldığı zorlukları ve bundan sonraki süreci, Mekkeli ünlü kadın hakları aktivisti ve İslam tarihçisi Hatun el Fassi ile konuştuk.

Tebrikler, sonunda başardınız!  Ancak bazı hemcinsleriniz için oy kullanma hakkı gerçek bir reform değil, zira Aziza Yusuf ve diğer bazı aktivistler seçimler 'vitrin süsü' diyerek boykot etti. Bu sembolik bir adım mıydı yoksa yeni reformların öncüsü mü?

Her ikisi de, nasıl baktığımıza bağlı. Ama şu var ki, Suudi kadını olarak bunun sembolik bir vitrin süsü olarak kalmamasını sağlayacağız. Azize'nin haklı olduğu taraf var. Seçimden önce bu konuyu konuştuk, ona ve diğerlerine şunu söyledim: Eğer azınlıksanız boykot etmeniz mantıklı değil, zaten kendinizi ifade edeceğiniz bir platform yok. Nitekim boykottan kimsenin haberi bile olmadı. Tamamen oy kaybı. Vitrin süsü demekte haksız değiller, devletin amacı gerçekten bu da olabilir, ama bu herşeye rağmen büyük bir şans, kaçıp gitmesine izin veremeyeceğimiz kadar değerli. Bu noktaya hiç kolay gelmedik.

Kolay olmadığına eminim. Bugüne gelene kadarki süreçten bahseder misiniz?

İnanılmaz zorlu bir süreçti. 2004 yılından beri verilen zorlu bir mücadelenin sonucu bu. 2004'te belediye seçimleri yapılacağı ilk açıklandığında başladık mücadelemize. Hedefimiz seçimlerde kadınların da oy kullanmasını sağlamaktı. Gerek resmi gerek bireysel seviyede kampanyalar başlattık. Belediye İşleri Bakanlığı irtibata geçtim, ancak ne yazık ki bizimle görüşmeyi sürekli reddettiler. Bunun yanı sıra interneti de etkin biçimde kullandık. Kendi aramızda bir email grubu oluşturduk, oradan mobilize olduk. Basını da attığımız her adımdan haberdar ettik ki basının da bakanlık üzerinde baskı oluşturması mümkün oldu.

Oy kullanmanız önünde yasal bir engel var mıydı?

Kanunları ince ince araştırdık, seçimlerde oy kullanmak için gerekli şartlar arasında erkek olmak yok, seçim kanununda bizi engelleyen hiçbir madde yok. Bu noktayı nazara verdik. Ancak 2004 ekim ayında kadınların seçime katılmayacağı açıklandı. Gerekçe şuydu, 'kadınların oy kullanma hakkı var ancak teknik ve lojistik anlamda hazır değiliz.' Oy kullanamayacak olsak da bunu bir zafer olarak gördük zira en azından oy kullanma hakkımız olduğunu resmen ilan etmişlerdi! Diğer bir mutluluk kaynağıysa dini veya geleneksel bir mazeret kullanmamaları idi. Bunu pozitif bir işaret olarak aldık ve mücadeleye devam ettik. 

İkinci seçim 2011'de yapıldı ama kadınlar yine oy kullanamadı. 7 sene hazırlık için yeterli değil miydi?

2011 seçimlerinden önce yeniden baskı oluşturduk. 'Beledi' (Benim Ülkem) adı altında bir kampanya başlattık. Suudi Arabistan'ın dört bir yanında koordinasyon grupları oluşturduk. 2011 seçimlerinde oy kullanamayacak olmamızla ilgili spesifik bir gerekçe verilmedi. Ama o seçimde izin verilmemesine rağmen sandık merkezlerine gittik. Kayıt olma ve oy kullanma hakkımız olduğunu, kadınların da orada olduğunu göstermek istedik. O dönem aynı zamanda Arap Baharı zamanıydı, bu yüzden sesimiz daha çok duyuldu. Sonraki hafta Belediye İşleri Bakanlığını mahkemeye verdik, dava açtık. Zaman aşımından dolayı davayı kaybettik ama yine de büyük bir adımdı. Mahkemeden sonra yeniden seçimlere katılamayacağımız açıklandı. Bunun üzerine gölge belediye meclisleri oluşturma kararı aldık. Seçimlerin başlamasından birkaç gün önce, rahmetli kral Abdullah kadınların seçime katılabileceğini duyurdu. Ancak maalesef seçime sadece birkaç gün kaldığı için çok geç kalmıştık. 2015'te katılabileceğimizi söylediler.

2004'ten 2015'e… Oy kullanabilmeniz 11 yıl aldı yani?!

Evet, bu süre zarfında sayısız sorunla karşılaştık. Email gruplarını whatsapp'a taşıdık, şu an 20'nin üzerinde whatsapp grubumuz var. Her şehrin ayrı bir grubu var. Whatsapp mobilize olmamızda hayati rol oynadı. Geçen ay bakanlık bu konuda da son sözünü söyleyerek, whatsapp grubunun seçim kampanyasında yasak olduğunu duyurdu. Seçimlere kayıt yaptırmak yeni zorlukları getirdi. Kayıt olmak için gerekli olan ikame beyanı kadınlar için neredeyse imkansızdı, bunu bu seçim döneminde farkettik. İkamet yerini ispat etmek kadınlar için çok zor zira evler çoğunlukla kadınlar üzerine kayıtlı değil. Kirada oturuyorlarsa da bu böyle çünkü genelde kadınlara ev kiralanmıyor, 'erkek veli'lerine kiralanıyor. Başka birinin adına kayıtlı olması durumunda kadın bunu ikamet yeri olarak gösteremiyor, yeni ve zorlu bir süreç onu bekliyor. 100 kadın bu ve benzeri zorluklar yüzünden çekildi, seçime katılımı azalttı bu durum. 

Yaklaşık 20 kadın belediye meclisine seçildi. Şimdi ne bekliyor onları?

Bu kadar kadının seçilebilmiş olması bir mucize gibi! Şimdi Beledi grubu olarak bu kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz, onlara destek ve moral vermek için. Şura konseyinde de kadın temsilciler vardı, halen daha taciz ediliyor, iftiralara maruz kalıyorlar. Belediye Meclisi temsilciliği, Şura konseyinden çok daha büyük ve zorlu bir görev. Bunun yanı sıra yine Beledi grubu olarak yeni bir eylem planı üzerinde çalışıyoruz. Aslında henüz ilan etmedik ama burada söyleyeyim, hedefimiz kadın bakanlığı kurmak. Kadınla ilgili konularla Sosyal Politikalar Bakanlığı ilgileniyor ve elbette tek bir kadın çalışan dahi yok. Ayrı, bağımsız bir yapı istiyoruz.

Araba kullanamıyorken oy kullanmak biraz tuhaf değil mi? Öncelik sıralamanız nasıl?

Bizim amacımız kadınların kamusal alanda var olması. Seçimlere katılmak bunun bir parçasıydı. Araba konusu ile '26 Ekim Kampanyası' ilgileniyor. Bu talebimizden vazgeçmiş değiliz. Bir hakkı diğerine tercih etmiyoruz, hepsi eşit derecede önemli. Kadının kamusal alandaki varlığı Suudi Arabistan için halen yeni bir kavram. Haremlik selamlık uygulaması da kadının görünürlüğünü zorlaştırıyor. Esasında bu uygulama akıl almaz boyutlara ulaştı, seçim döneminde gördük. Kadının erkek seçmenle karışması halinde 100 bin riyal ceza kondu. Kadınların kamusal alan dışına itilmesi erkeklerin işini kolaylaştırıyor, onlara istediklerini yapabilme fırsatı veriyor. Seçimlere katılmanın önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım sorunu oldu. Seçimlere katıldık, araba yasağının da yakında kalkmasını bekliyoruz.

Kadınların araba kullanması konusunda 'toplum hazır değil' deniyordu. Oy kullanıldığına göre artık toplumun buna da hazır olduğu söylenebilir mi?

Ben bu 'Toplum hazır değil' cümlesinden nefret ediyorum. Devletin kullandığı resmi sloganlardan biri, özellikle araba konusunda. Toplumun hazır olmadığı doğru değil. Bizi araba kullanmaktan men eden toplum değil, devlet. Bir kadın araba kullanmaya teşebbüs ettiğinde devlet oraya polisini gönderiyor, sokaktan geçen sıradan biri bizi durdurmuyor. Evimin önünde arabam var, ehliyetim var, araba kullanmamı yasaklayan bir kanun yok, ama araba kullanamıyorum. Neden? Çünkü yola çıktığım dakika polis durduracak ve beni derhal gelip alması için yasal -erkek- velimi arayacak. Biz bunu açıkça ortaya koyduk, bizim önümüzde duran şey toplum değil, devlet.

Kadınlara oy kullanma hakkını rahmetli Kral Abdullah vermişti. Kral Selman kadın hakları noktasında nasıl, aynı doğrultuda ilerliyor mu?

Kral Abdullah'ın emrini hayata geçiren Kral Selman'dı. Kararı iptal edebilirdi ama yapmadı. Başlangıçta bazı tereddütlerimiz vardı, ancak zaman içinde Kral Selman'ın oldukça pozitif olduğunu gördük. Seçimlerde oy kullanmamızı mümkün kıldığı için minnettarız.

Üniversitede 'İslamda kadın' dersi veriyorsunuz. İslam tarihinde kadının karar alma mekanizmasında etkili olduğuna dair örnekler var mı?

İslam tarihinde ülke idareciliği yapan kadınlar var. Bunun yanı sıra Hz Muhammed'in (sav) eşleri, Peygamber'in aldığı birçok karara ortaktı. Peygamber'in eşlerinden Ümmü Seleme annemiz bir gün saçını taratırken Efendimiz'in, birşeyler söylemek üzere 'Ey insanlar' dediğini duydu ve bunun üzerine kalkmaya yeltendi. Yanındaki kadının 'siz neden gidiyorsunuz o erkekleri çağırdı sözüne cevabı: 'Ben de bir insanım ve O insanları çağırıyor' oldu. Bu cümle, erken dönem kadınlarının, kendilerine ve İslamdaki yerlerine dair farkındalığını ortaya koyuyor. Yine Ümmü Seleme annemiz Efendimize Hudeybiye anlaşmasında kritik tavsiyeyi veren kişiydi. Diğer bir örnek yine Efendimiz'in eşlerinden Hz Ayşe'dir. Hz Ayşe ordu yönetti, zira Hz. Osman'ı şehit edenlerin intikamı alınmadığı için ciddi bir muhalefete öncülük etmişti. Başka bir örnek Yemen kraliçesi Erva el Suleyhi, yıllarca tek başına ülkeye hükmetti. Keza Endonezya'da, Malezya'da, Mısır'da yine kadın hükümdarlar oldu. Şifa bint Abdullah el Adeviye, çarşı pazarı kontrol etmekten sorumluydu. İslam tarihinde kadının sosyal hayatta aktif olduğunu gösteren bunun gibi birçok örnek var.