Tahran’ın son üç aylık kriz yönetim şekli: İnkar
Koronavirüs vaka sayısının sürekli yükseldiği İran'da hükümet salgın gerçeğini gizlemek ve acil önlem almamakla suçlanıyor. Tahran yönetimi, özellikle son aylarda yaşanan krizlere yönelik verdiği tepkilerle eleştiriliyor.

Oluşturma Tarihi: 2020-02-24 13:25:17

Güncelleme Tarihi: 2020-02-24 13:25:17

İran devlet televizyonunda yayınlanan habere göre, Sağlık Bakanı Said Nemeki, Kovid-19 vakalarına ilişkin Meclis'e bir rapor sundu. 

Nemeki'nin sunduğu raporda, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 12'ye, virüsün bulaştığı kişi sayısının da 47'ye çıktığı belirtildi. 

HÜKÜMET GİZLEMEKLE SUÇLANIYOR

Sosyal ağlarda ise virüs gerçeğinin hükümet tarafından gizlendiği iddia ediliyor. Ayrıca yetkililer acil önlem almamakla suçlanıyor.

Independent Türkçe'den Adem Yılmaz derledi:

ÖLÜMLER YAŞANMADAN ÖNCE İDDİALAR YALANLANMIŞTI

Kum kentinde virüs sebebiyle yaşanan ölüm haberinden 3 hafta önce şehirde koronavirüs tehlikesine dair iddialar ortaya atıldı; fakat bu iddialar yetkililer tarafından yalanlandı.

Zira Kum Tıp İlimleri Üniversitesi Rektörü Muhammed Rıza Kadiri, Kum Eyalet Valisi Behram Sermest başta olmak üzere şehrin önemli idari yetkilileriyle 1 Şubat tarihinde gerçekleştirdikleri toplantıda şu açıklamada bulundu: "Kum'da koronavirüs vakaları yaşandığına dair ortaya atılan iddialar doğru değil, gerekli tüm tedbirler alındı."

TAHRAN'IN KRİZLER KARŞISINDAKİ "İNKARCI" TUTUMU

Tahran yönetiminin, özellikle son aylarda yaşanan krizlere yönelik verdiği inkar tepkisi ve halkı bilgilendirme konusunda yaşanan eksiklikler bu iddiaları güçlendirir nitelikte.

DOMUZ GRİBİ ALARMI

İran Sağlık Bakanlığı Enfeksiyon Hastalıkları Daire Başkanı Hüseyin İrfaniyan'ın aralık ayında yapmış olduğu açıklamaya göre, Eylül 2019'dan bu yana ülke genelinde etkisini gösteren domuz gribi salgını sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 106'ya ulaştı.

Hükümet, koronavirüs örneğinde olduğu gibi, domuz gribi salgınında da erken önlem almamakla suçlandı.

Örneğin İran'ın resmi haber ajansı IRNA'da yayımlanan “Sürpriz ya da kötü yönetim: Grip salgını nasıl ulusal panik haline geldi?” başlıklı haberde şu ifadelere yer verildi:

"Neredeyse her yıl havaların soğumasıyla birlikte mevsimsel grip hastalıkları biraz yaygınlaşır; ancak bu yıl durumu zorlaştıran şey tehlikeli H1N1 virüsü ve yüksek ölüm oranının ortaya çıkmasıdır. Grip salgını sonucundaki ölümler azımsanacak bir istatistik verisi değiller. Burada ortaya çıkan soru şu: yüksek ölüm oranı neye işaret ediyor? Bu salgın çocuk felci ve kızamık gibi tehlikeli hastalıkları ortadan kaldırmaktan gurur duyan ülkedeki sağlık sistemine nasıl meydan okuyabiliyor? Sağlık ve Eğitim Bakanlığı gibi kurumların kriz yönetimi gibi özel tedbirler alması gerekmiyor muydu?"

Domuz gribi salgının öngörülebilir olduğunu savunan İRNA, “Sağlık Bakanlığı yetkililerinin konuya tepkisi salgın iddialarını inkar etmek ve her şeyin yolunda olduğunu söylemek oldu” ifadelerini kullandı.

Nitekim İrfaniyan, eylül ayında yaptığı açıklamada, “Sosyal medyada grip salgınıyla ilgili yayılan haberler doğru değil” dedi.

İran Sağlık Bakanı Said Nemeki'nin iki hafta önce yaptığı açıklamada ise, “Grip salgını bir hafta içinde büyük oranda azalacak” ifadelerini kullanmasına rağmen salgın İran'da can almaya devam ediyor.

İRAN VATANDAŞLARININ DA İÇİNDE OLDUĞU DÜŞÜRÜLEN UKRAYNA UÇAĞI

İran, Kasım Süleymani'ye yönelik gerçekleştirilen suikasta misilleme olarak 8 Ocak tarihinde ABD'nin Irak'taki üslerini vurduğunu duyurdu.

Söz konusu füze saldırısı dünya gündemini meşgul ederken İran'dan başka bir sarsıcı haber geldi.

Ukrayna Uluslararası Havayollarına ait Boeing 737 tipi yolcu uçağının İran'ın başkenti Tahran'da havalimanından kalktıktan kısa bir süre sonra düştüğü duyuruldu.

Uçakta bulunan 168 yolcu ve 9 mürettebattan kurtulan olmadı.

Uçak kazasının İran'ın, Irak'taki ABD üslerine saldırı yaptığını duyurduğu aynı gece yaşanmış olması füzeyle vurulmuş olabileceği iddialarını gündeme geldi.

Bu iddialar İranlı makamlarca kısa sürede yalanlandı.

İran Ulaştırma ve Şehircilik Bakanlığı Bilgi ve İletişim Merkezi Başkanı Kasım Biniyaz, IRNA'da yer alan açıklamasında, Ukrayna Havayolları'na ait Boeing 737 tipi yolcu uçağının motorda çıkan yangın nedeniyle düştüğünü söyleyerek şu ifadeleri kullandı: "Uçak, füzeyle vurulmuş olsaydı havada patlardı ancak kaza motorun ateş alması ve pilotun kontrolü sağlamada başarısız olması nedeniyle yaşandı."

KARA KUTUYU TESLİM ETMEYİ REDDETTİLER

İran Havacılık Kurumu Başkanı Ali Abidzade ise, düşen uçağın kara kutusunun Boeing firmasına teslim edilmeyeceğini duyurdu.

İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii, Ukrayna Havayolları'na ait yolcu uçağının füzeyle vurulduğu yönündeki iddiaların ABD'nin algı operasyonu olduğunu savundu.

Öte yandan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin danışmanı Hüsameddin Aşina, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda uçağın füzeyle vurulma ihtimalini dile getiren İranlı gazetecileri hedef alarak, şunları kaydetti: "Yurtdışındaki Farsça basın kuruluşlarında çalışan İran uyruklu gazetecileri uyarıyoruz, Ukrayna uçağıyla ilgili psikolojik savaştan ve İran düşmanlarıyla işbirliği yapmaktan geri dursunlar."

İranlı yetkililer durumu inkar etse de uçağın füzeyle vurulduğunu gösteren birçok video sosyal medyada paylaşılmaya başladı.

Dünyaca ünlü haber ajansları bu konuyu gündemlerinden düşürmedi.

11 Ocak sabahına geldiğimizde İran Genelkurmay Başkanlığı, Ukrayna Havayollarına ait yolcu uçağının "hassas askeri bir noktanın" üzerinden geçerken "insani hata" sonucu yanlışlıkla düşürüldüğüne dair açıklama yaparak uçağın füzeyle düşürüldüğünü itiraf etmek zorunda kaldı.

Bu itiraf kısa sürede dünya gündemine düştü. İran'ın füze saldırısıyla askeri bir operasyon başlattığı bir gece başkent Tahran'ın hava sahasını sivil uçuşlara kapatmamasının bedelini siviller canları ile ödedi.

Gerek bu durum gerekse İranlı yetkililerin gerçeği gizleme gayretleri kabul edilemez bir sorumsuzluk örneğiydi.