Tayin değil, FETÖ cinayeti
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi öldüren polis İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun FETÖ üyesi olduğu 15 ay sonra ortaya çıktı.

Oluşturma Tarihi: 2020-02-14 09:25:43

Güncelleme Tarihi: 2020-02-14 09:25:43

Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, 11 Aralık 2018'de makam odasında, polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun beylik tabancasından çıkan kurşunlarla şehit oldu, Personel Şube Müdürü Ercan Polat ile koruma polisi Yiğit Can Köksal da yaralandı. Saldırgan polis, bacağından vurularak yakalandı.

DARBECİLERLE GÖĞÜS GÖĞÜSE ÇARPIŞMA

Hürriyet'ten Toygun Atilla'nın haberine göre Altuğ Verdi, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Üsküdar İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapıyordu. O gece İstanbul'da darbecilerle göğüs göğüse çarpışmıştı. Ayrıca çeşitli rütbelerdeyken Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı'nda görev yapmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da bizzat tanıdığı bir isimdi. Cinayetin ardında FETÖ izi olabileceği iddiaları gündeme getirildi. Bunun da sebebi, Altuğ Verdi'nin örgüte karşı meslektaşları tarafından bilinen tavrı, görev yaptığı birimler ve 15 Temmuz darbe girişimine karşı direnişiydi. Ancak soruşturma ilerledikçe bu iddialar giderek söndü. Rize kent merkezine tayin isteyen polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun bu isteği geri çevrilince öfkeye kapılarak Rize İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'yi öldürdüğü sonucuna varıldı. Şehit polis Verdi henüz 46 yaşındaydı, geriye gözü yaşlı eşi Leyla Verdi ile bir kızı kalmıştı.

155 POLİS İMDAT'A GELEN İHBAR

15 Ekim 2019'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat hattına gelen bir ihbar telefonu her şeyi değiştirdi. İhbar hattını arayan kişi, İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun FETÖ üyesi olduğunu söylerken, İstanbul'da görev yaptığı sırada kendisinin “polis imamı” olan Evren Ersoy'un da ismini verdi. Evren Ersoy, aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi'nde akademisyendi. Bu ihbar hemen değerlendirmeye alındı. İstanbul polisi, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile irtibata geçti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan alınan mahkeme kararları ile Sarıcaoğlu'nun cep telefonu geriye dönük olarak incelendi. Saracoğlu İstanbul'da çalıştığı dönemde polis imamı Evren Ersoy ile hem telefonla hem yüz yüze görüşmüştü. HTS raporlarına göre polis imamı Evren Ersoy, periyodik olarak İsmail Hakkı Sarıcaoğlu ile görüşüyordu.

ÖRGÜT YURTLARI, İMAMLARI...

Araştırma derinleştikçe Sarıcaoğlu'nun FETÖ bağlantıları da ortaya çıkmaya başladı. Polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, 2003-2005 tarihleri arasında Niğde Polis Okulu'ndaydı. Örgütün Niğde polis abisi, imamı ise akademisyen Mustafa Çalışkan'dı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun Niğde polis imamı Mustafa Çalışkan ile de onlarca telefon görüşmesi vardı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun telefonundan çıkan bilgiler bununla sınırlı değildi. Örgütün medya organlarından Cihan Haber Ajansı mensupları dahil onlarca FETÖ mensubu ile irtibatı tespit edildi.

İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, Trabzon'da lise son sınıfta okurken örgüte ait ZAFER-FEN dershanesine, liseden sonra ise Samsun'daki yine örgüte ait Sakarya dershanesine gitmişti.

CEZAEVİNDEKİ KOĞUŞ ARKADAŞI KONUŞTU

Tüm bu deliller toplanırken Kırıkkale Cezaevi'nde İsmail Hakkı Sarıcaoğlu ile aynı koğuşta kalan hükümlü Okan Ünal cezaevi yönetimine başvurarak, emniyet müdürü Altuğ Verdi cinayeti ile ilgili savcılığa ve polise bilgi vermek istediğini söyledi. Okan Ünal'ın iddiasına göre, koğuş arkadaşı İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, “Allah'tan Kadir Doğan polise ve savcılığa verdiği ifadesinde benim ismimi vermemiş, verebilirdi de” demişti. Kadir Doğan, örgütün Rize mahrem abisiydi, Kerim kod adını kullanıyordu ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra itirafçı olmuştu.

GERÇEKTEN DE İFADESİ ALINMIŞ

Yapılan inceleme sonunda gerçekten de soruşturma kapsamında Kadir Doğan'ın ifadesinin alındığı ve İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nu tanımadığını söylediği ortaya çıktı. Ancak İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun incelenen telefonları hiç de böyle söylemiyordu. Rize mahrem imamı Kadir Doğan ile hem telefon görüşmeleri hem de yüz yüze yaptıkları görüşmeler tespit edildi.

BEŞİ CEZAEVİNDE

Delillerin ortaya konulmasından sonra, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve MİT İstanbul Bölge Başkanlığı'nın koordinesinde dün sabah yedi kentte operasyona başlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 27 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Yakalama kararı çıkartılanlardan 5'inin cezaevinde tutuklu olduğu, 2'sinin firari olduğu belirlendi. Dün akşam saatlerine kadar 20 kişi gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlar arasında halen aktif olarak görev yapan 6 polis memuru ile 4 öğretmen bulunuyor. Cinayet sanığı İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun Samsun'da doktor olan ağabeyi Mustafa Sarıcaoğlu ile Nevşehir Gülşehir Meslek Yüksek Okulu akademisyenlerinden M.Ç. de gözaltına alınan isimler arasında.

MÜHENDİSLİK OKURKEN POLİS OLMUŞTU

İstanbul merkezli yürütülen operasyonun beyni ise Ankara'daki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'ydı. Tüm veriler analiz ediliyor, deliller doğrulanıyor, ilişki haritaları çıkartılıyor, dedektifler yönlendiriliyordu.

O ZAMAN ÇÖZÜLÜRDÜ

Aslında polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun hayat hikâyesi iyi analiz edildiğinde daha en başında örgütün izleri vardı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, Erzurum Atatürk Üniversitesi İnşaat Mühendisliği 2.sınıftan ayrılarak polis olmayı tercih etmişti. Bu, genelde örgüt talimatıyla olurdu. Bu ayrıntıya daha en başından dikkat çekilse belki bu düğüm 1.5 yıl öncesinde çözülebilirdi.

Başka detaylar da vardı. Sarıcaoğlu, emniyet müdürü Altuğ Verdi'yi ‘Rize merkeze tayinini yapmadığı için öfkelenerek öldürdüğünü' söylüyordu. Oysa görev yaptığı ilçe şehir merkezine 8 kilometre uzaklıktaydı ve 5-10 dakika mesafedeydi. Bütün bunlar bir cinayet gerekçesi için tasarlanmış bahanelerdi. Bir diğer ayrıntı da, polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun cinayeti işledikten sonra cep telefonu ile canlı yayın yapmasıydı.

HEPSİNİ TASARLAMIŞ

Tüm bunları tasarlamıştı. Cep telefonu ile canlı yayın yapmasını bile. Cinnet geçiren ve öfke krizine giren bir polisin tüm bunları aynı anda organize etmesi mümkün değildi.

OPERASYONUN PERDE ARKASI

Toygun Atilla, haber sonunu aklına takılan önemli bir soruyu gündeme getirerek bitiriyor:

Karşımdaki üst düzey polis şefi heyecanla konuşuyor: ”Şehidimizin, Altuğ Verdi'nin katilinin FETÖ bağlantılarını ortaya koyduk.” Bu bilgi gazeteci olarak beni de heyecanlandırıyor. Kafamda bir anda tüm süreç hızla dönüyor. Şaşkınlığımı atar atmaz soruyorum: “Rize Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede FETÖ bağlantısı olmadığı yazıyordu. Hatta 500'e yakın kişi ile görüşmüşler. Gittiği dershaneleri, yurtları incelemişler ancak örgüt bağlantısına rastlayamamışlar. İddianamede böyle yazıyordu” diyorum.

Polis şefi aniden durgunlaşıyor. Büyük bir olayı çözmüş olmanın gururunu yaşıyor. Benimle bunu paylaşmak isterken, sorduğum sorunun anlamını fark ediyor.

İSTANBUL VE RİZE'NİN FARKI NE?

Öyle ya, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin cinayetindeki FETÖ izini göremeyen Rize polisi ve savcısının, İstanbul'daki polisten ve savcılardan farkı ne? Polis şefi, “Bu konuya girmesek” diyor. Kendince haklı sebepleri var. Yaptıkları başarılı operasyonun gölgede kalmasını istemiyor. Meslektaşlarını ve Rize'deki soruşturma yürüten savcılığı da töhmet altında bırakmak istemiyor. “Bu konuyu mutlaka müfettişler inceleyecek soruşturacaktır” diyor. Peki, Rize Cumhuriyet Savcılığı'nın “FETÖ bağlantısı tespit edilememiştir” dediği Sarıcaoğlu'nun FETÖ bağlantıları 15 ay sonra gün yüzüne nasıl çıkmıştı?

15 Ekim 2019'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat hattına gelen bir ihbar telefonu Altuğ Verdi cinayetinin ardındaki FETÖ izinin belirlenmesi için ilk ipucuydu. Telefondaki ses, İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun FETÖ üyesi olduğunu söylemekle kalmayıp, İstanbul'da görev yaptığı sırada kendisinin “polis imamı” olan Evren Ersoy'un da ismini veriyordu. Evren Ersoy, aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi'nde akademisyendi.

‘PATATES HATLAR'

Bilgi hemen değerlendirmeye alındı. İstanbul Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Sarıcaoğlu ile imamı olduğu öne sürülen Evren Ersoy arasındaki bağı arıyordu. İlk tespitler olumlu değildi. Ancak dedektifler, FETÖ'cülerin çalışma yöntemlerini biliyorlardı. Polis imamları ve örgüt mensubu FETÖ'cü polislerin ‘patates hat' olarak tabir edilen üçüncü kişiler üzerine kayıtlı telefonlarla bağlantı kurma yöntemi vardı. Dedektifler adeta iğne ile kuyu kazmaya başladı. En sonunda polis imamı Evren Ersoy ile katil polis memurunun iletişim kurdukları ‘patates telefon hatları' tespit edilmişti. Onlarca telefon görüşmesi ve yüz yüze görüşme delillendirilmişti. Bundan sonrası çorap söküğü gibi geldi. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun tüm FETÖ ilişkileri patates telefon hattında belirginleşmişti. Dedektifler 13 bin telefon görüşmesini tek tek taradı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun doğduğu yer olan Trabzon'dan, Niğde'deki polis okuluna, ilk görev yeri olan İstanbul'dan Ardahan'a kadar uzanan tüm hatta örgütün mahrem imamlarıyla, polis ‘abi'leriyle hem yüz yüze hem telefonla görüşmeleri tespit edilmişti. Ayrıca lisede örgüte ait dershanelere gitmiş, lise sonrası da örgütün yurtlarında kalmıştı.

AİLEDEKİ ÖRGÜT ÜYELERİ DE SAPTANDI

Aynı cezaevinde kalan koğuş arkadaşı Okan Ünal da onun FETÖ'cü olduğuna dair bilgiler vermişti. Bu bilgiler tek tek incelendi ve doğrulandı. Soruşturmanın sonlarına gelindikçe ailesindeki FETÖ örgütü mensupları da belirginleşmeye başladı. Samsun'da doktor olarak çalışan ağabeyi M. Sarıcaoğlu da örgüt mensubuydu. Ağabeyinin eşi hemşire olan yengesinin de örgüt mensupları ile telefon görüşmeleri ortaya çıkmıştı. Hatta askeri lisede öğrenci olan bir yeğeni de FETÖ örgütü mensubu olduğu gerekçesi ile ihraç edilmişti. Daha önce Rize'de yürütülen soruşturmada bir türlü bulunamayan tüm FETÖ ilişkisi ortaya konmuştu.