Terör örgütleri nasıl finanse ediliyor?
Alman yayın organı DW Türkçe'nin haberine göre terör örgütleri bulundukları ülkede kendi kendisini finanse etmeye çalışıyor. Bu kapsamda Eş Eşbab fildişi, Taliban afyon, IŞİD ise petrol satıyor. İşte ayrıntılar...

Oluşturma Tarihi: 2018-04-29 11:32:35

Güncelleme Tarihi: 2018-04-29 11:32:35

TIMETURK | HABER MERKEZİ

2013 yılında Somali merkezli örgüt Eş Şebab'ın finansmanını fildişi ticaretinden sağladığı ortaya çıktığında bu kaynağın kesilmesi için atılacak tek bir adım vardı: Fildişi ticaretinin yasaklanması. Bu noktada ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın da fildişi tacirlerine karşı 'savaş açtığı' hatırlatıldı. Somali'deki Eş Şebab'ın mali kaynaklarına darbe indirilmesinde etkili olduğu belirtilen bu yöntem, Irak ve Suriye'de El Kaide ve IŞİD ile mücadelede ise işe yaramadı.

EŞ ŞEBAB FİLDİŞİ, TALİBAN AFYON, IŞİD PETROL SATTI; AFRİKA SAHİLLERİNDEKİ ÖRGÜTLER SİGARA KAÇIRDI

Habere göre terör örgütlerinin mali kaynaklarının kesilmesi stratejisini belirlerken başta şu gerçeği görmek gerekiyor:

Terör örgütleri faaliyet gösterdikleri yerler ve bölgelerdeki iktisadi yapılarda yuvalanıyor. Eş Şebab, Doğu Afrika'dan fildişi satarken Taliban afyon üretip satıyor. Irak'taki IŞİD ise kontrol ettiği süre boyunca petrol sattı.

-Haberde yer almasa da IŞİD'in bu petrolü batı ülkelerine ve Avrupa'daki iş adamlarına sattığı biliniyor.-

IŞİD'in 2013 yılı sonu itibariyle Suriye ve Irak'ta kontrol ettiği topraklar genişledi, mali kaynakları da arttı. Örgütün 2013 yılında 500 milyon doları bile bulmayan geliri sadece bir yıl aradan sonra 1 milyar 900 milyon dolara ulaştı. Banka varlıklarına erişebilen, azınlıklarla, bölgeden kaçanların mal varlıklarına el koyan IŞİD ayrıca vergi, harç ve tarifeleri artırdı, para cezası kesti, para topladı. Habere göre petrol gelirleri ve Arap yarımadasından yapılan bağış ve hibelerle birlikte IŞİD'in mali varlığı çok kısa sürede kat kat arttı. Ancak başlatılan uluslararası operasyonlarla toprak kaybetmeye başlayan IŞİD'in mali varlığı da aynı hızda azaldı, 2016 yılında 1 milyar dolara kadar geriledi.

Öte yandan Batı Afrika'da faaliyet gösteren örgütler için elmas ticareti önem taşırken sahil bölgelerindeki örgüt ve çetelerin sigara kaçakçılığından para kazandığı biliniyor.

EN ZENGİN HİZBULLAH, İKİNCİ SIRADA İSE TALİBAN VAR

Kontrol edilen topraklar kadar finansörler de önem taşıyor. Ekonomi dergisi "Forbes" bu yılın ocak ayında kapsamlı bir analize dayandırdığı bir listede en zengin terör örgütleri sıralaması yaptı. Habere göre dünyanın en zengin örgütü Hizbullah ve İran ile yapılan nükleer anlaşma sonucunda kaldırılan yaptırımlar sonrasında ülkeye akan paradan Hizbullah da yararlanıyor. Buna göre İran yönetimi bu paranın bir bölümünü Suriye savaşına ve Hizbullah'ın silahlanmasına harcadı. Bir kaç yıl öncesine kadar yaklaşık 200 milyon dolarlık bir mali varlığı olan örgütün günümüzdeki mali varlığı 1 milyar 100 milyon dolar. Ayrıca yerel suç şebekelerin bir parçası olan Hizbullah artık küresel organize suç ağının da bir parçası. ABD'nin Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA), örgütün 80'li yıllardan itibaren Güney Amerikalı uyuşturucu üretici ve kaçakçılarıyla ilişkilerinin istikrarlı bir şekilde arttığını ispatlayabildi. Örgüt, uluslararası emlak ticareti ve ikinci araba piyasasında da faal.

En zengin ikinci örgüt ise Taliban. Gelirinin büyük bir bölümünü uyuşturucu üretiminden elde eden örgüt, kontrol ettiği topraklardaki doğal kaynaklardan para kazanıyor, kaçırdıkları insanlar karşılığında alınan fidye ve bağışlarla mali varlığını artırıyor.

"ULUSLARARASI FİNANS SİSTEMİNDE YARIK"

Batılı ülkeler bugüne kadar örgütlerin mali kaynaklarını kesmek için özellikle terör finansmanında kullanılan, paranın transfer edilme kanallarını hedef aldı.

DW'ye konuşan terör uzmanı Peter Neumann'a göre bunda ancak bir ölçüye kadar başarılı olundu. İki ayda bir yayınlanan "Foreign Affairs" dergisine yazdığı makalede Neumann, bunun şaşırtıcı olmadığına dikkat çekti. Kişilerin terör hücreleriyle irtibatlarının ispatlanması ve izlenmesinin çok güç olduğunu aktaran Neumann, bazı hesapların bankalar tarafından terörist oldukları bilinmeyen kukla kişiler tarafından açıldığını, tercihen örgüt hiyerarşisinin alt düzeylerinde yer alanların bu iş için kullanıldığını kaydetti. Neumann ayrıca bankaların her para transferinde, potansiyel terör kaynağı incelemesi yapamayacağının da altını çizdi.

Ancak Neumann'ın asıl dikkat çektiği konu, terörün finansmanında kullanılan paranın büyük bir bölümünün aslında küresel finans sistemine dahil olmayışı. Bu sebeple de El Kaide lideri Bin Ladin'in "finans sisteminin bir yarığı" olarak nitelendirdiği, güvenilen aracılar üzerinden paranın havale edilmesini sağlayan "Hawala" sistemikullanılıyor.

Terör uzmanı Neumann bu sebeple terörün mali kaynağının çok farklı yöntemlerle kurutulması gerektiğini savunuyor. Neumann'a göre bireylerin, teröristlerin mali kaynağını oluşturan, suç teşkil eden ticaretine karışmasını önlenmek gerekiyor.

Peter Neumann, Foreign Affairs için kaleme aldığı makalede "Kalkınmaya destek verilmeli, yerel yönetimlerin hizmetleri iyileştirilmeli, yolsuzlukla mücadele edilmeli. Tüm bunlar gelecekte teröristlerin uluslararası finans sistemini istismar etmesini önlemekten daha büyük önem taşıyacak" görüşünü kaydetti.

DİJİTALLEŞME

Terör örgütleri sanal dünyayı keşfedeli, sağladığı olanaklardan yararlanalı çok oldu. Forbes Dergisi'ne konuşan Coastal Caroline Üniversitesi'nde güvenlik uzmanı Joseph Fitsanakisn, "Terör örgütleri kripto para birimlerini ve Darknet olarak adlandırılan karanlık interneti yaratıcı finansman olanakları için kullanıyor" değerlendirmesini yaptı. Fitsanakisn, "Yükledikleri yasadışı müzikleri, filmleri ve video oyunlarını satıyor, sahte kıyafet, elektronik cihaz ya da ilaç sanayisi ürünlerini satıp para kazanıyorlar. Yine önemli spor etkinlikleri ya da konserler için sahte bilet satıyorlar" bilgisini aktardı.