Tunus Cumhurbaşkanı Said'in kararına tepkiler büyüyor
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu Kanunu’nu değiştirmesi ülkedeki farklı kesimlerce tepkiyle karşılandı. Tunus eski Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, '50 yıllık bir mücadele ile kazanılan ve hukukun üstünlüğünü sağlayan devlet kurumları birer birer tasfiye ediliyor' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2022-04-24 13:29:24

Güncelleme Tarihi: 2022-04-24 13:29:24

Resmi Gazete'nin 22 Nisan tarihli sayısında yayımlanan kararnameyle Yüksek Seçim Kurulu kanunu değiştirildi. Buna göre, 7 kişiden oluşacak kurul üyelerinin tamamı artık Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek.

Tunus'ta 2012'den bu yana seçimleri denetleyen anayasal bir kurum olan Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu, çoğunluğunu Meclisin seçtiği 9 üyeden oluşuyordu. Kurulda 6 yıllık görev süresi bulunan üyelerin üçte biri her 2 yılda bir yenileniyordu.

Kanunun değiştirilmesine yerel ve uluslararası tepkiler gelmeye devam ediyor.

Bu kapsamda BM Genel Sekreteri Sözcü Yardımcısı Eri Kaneko, New York'taki BM Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulunun tek kişi tarafından belirlenecek olmasının, "Tunus'u demokrasiden uzaklaştırabileceğini" söyledi.

Kaneko, "Tunus'ta diyaloğun devam etmesini umuyoruz. Böyle bir diyaloğu sürdürmek, Tunus'un demokrasiden uzaklaşan bir yola kaymasını engelleyecektir." diye konuştu.

- "Devlet kurumları birer birer tasfiye ediliyor"

Tunus eski Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, Cumhurbaşkanı Said'in Yüksek Seçim Kuruluna ilişkin kararnamesini sosyal medya hesabında yayımladığı açıklamayla eleştirdi.

Merzuki açıklamasında, "50 yıllık bir mücadele ile kazanılan ve hukukun üstünlüğünü sağlayan devlet kurumları birer birer tasfiye ediliyor. Tunus'un gayrimeşru Cumhurbaşkanı, bu tehlikeli adam, Tunus'u her gün uçurumun kenarına itmeye devam ediyor." ifadelerine yer verdi.

Halkı sokaklara çıkmaya ve Cumhurbaşkanı Said'e tepki göstermeye çağıran Merzuki, "Bu krizden çıkmanın yolu, halkın sokak gösterileri ile destekleyeceği meşru olan Meclisin Cumhurbaşkanı'nı azletmesi ve yargılamasıdır." ifadelerini kullandı.

Nahda Hareketi Başkan Yardımcısı Nureddin el-Bahiri de konuya dair sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Bahiri, paylaşımında şunları kaydetti:

"Tunus'un mutlak hükümdarı, devrimin en önemli kazanımlarını devirmeye karar verdi. Eğer kanunu değiştirilen seçim kurulu bağımsız olmasaydı, Said Cumhurbaşkanı olarak seçilemezdi."

Bundan sonraki seçimlerin "göstermelik" olacağını savunan Bahiri, "seçimlerin düzmece bir sürece dönüşeceği" uyarısında bulundu.

- "Tunus halkının elde ettiği kazanımları baltalamaya devam ediyor"

Aktivist ve siyasi analist Abdurrezzak el-Hac Mesud da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Said'in Cumhurbaşkanı olmasından başlayarak darbe yoluyla seçim komisyonunu tüm kibriyle feshetmesine kadar yaşanan süreç, darbenin çok profesyonelce tertip edilip yürütüldüğünü teyit ediyor." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Said'in Meclis çalışmalarını dondurduğu ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdığı 25 Temmuz 2021 olağanüstü kararlarına atıfta bulunan Mesud, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

"25 Temmuz'dan bu yana söylüyoruz, bu darbe uluslararası bir tezgah, bu yüzden kök salmaya devam edecek. Fakat maalesef çoğunluk 25 Temmuz kararlarını alkışladı ya da darbe sürecinin devam edemeyeceğini düşündü."

Cumhurbaşkanı Said'in 25 Temmuz kararlarını "darbe" olarak değerlendiren ve bu kararlara karşı koymak için Tunuslu aktivistler tarafından kurulan Darbeye Karşı Vatandaşlar Girişimi de Said'in seçim kuruluna ilişkin kararına tepki gösterdi.

Girişimin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Darbeci yönetim, devrimden (2011 Tunus Yasemin Devrimi) bu yana Tunus halkının elde ettiği kazanımları baltalamaya devam ediyor. Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu da feshedilen Parlamento ve Yüksek Yargı Konseyi ile aynı kaderi paylaştı." ifadelerine yer verildi. - "Yeni kurulun gözetiminde yapılacak seçimler şeffaf olmayacak"

Tunus İşçi Partisi de konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Parti açıklamasında "yeni seçim kurulunun gözetiminde yapılacak seçimlerin adil ve şeffaf olmayacağı"nı vurguladı.

Otoriter yönetimin Yüksek Seçim Kuruluna ilişkin kararnameyle mutlak egemenliğini pekiştirdiğini savunan İşçi Partisi, şöyle devam etti:

"Kararnamenin, herhangi bir ulusal veya yerel seçim sürecinin kontrolünü ele geçirmekten başka bir amacı yok. Bu karar halkın iradesini tahrif eden, halkın yıllarca karşı çıktığı ve uğrunda isyan ettiği diktatörlüğü ve mutlak egemenliği güçlendiren bir adım."

Demokratik Akım Partisi, Cumhuriyetçi Parti ve Emek Partisi ise yaptıkları ortak açıklamada, "Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu Kanunu'nun değiştirilmesiyle hileli seçim dönemi başlamıştır." ifadelerini kullanarak, karara tepki gösterdi.

Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu Üyesi Nebil Azizi ise yerel basına yaptığı açıklamada, kurulla ilgili alınan karara dair Cumhurbaşkanı ya da hükümetin kendilerine bilgi vermediğini söyledi.

Azizi, Yüksek Seçim Kuruluna danışılmadan, kurulun temel kanununda değişikliğe gidilmesini anlayamadıklarını, gelecek günlerde yapılacak kurul toplantısının ardından bir açıklama yayımlayacaklarını belirtti.