'Türkiye ile anlaşmanın bedeli ağır olabilir'
New York Times gazetesinde bugün ABD'nin eski Türkiye büyükelçisi Eric Edelman imzalı bir yazı yayımlandı.

Oluşturma Tarihi: 2015-08-27 17:30:37

Güncelleme Tarihi: 2015-08-27 17:30:37

"ABD'nin Türkiye'yle tehlikeli pazarlığı" başlığı taşıyan yazıda Eric Edelman, İncirlik Üssü'nün Suriye ve Irak'a yönelik hava saldırılarında Amerikan güçleri tarafından kullanılmasına uzun müzakereler sonucunda izin verilmesinin uzun vadede ağır bedelleri olabileceğini ileri sürüyor.

Emekli Büyükelçi Edelman'a göre bu anlaşma gerek ABD'nin IŞİD karşıtı operasyonlarının başarısını, gerekse Türkiye'nin istikrarını olumsuz etkileyebilir.

Eric Edelman, Türkiye'nin tutumunu değiştirmesi ve ani bir adımla İncirlik Üssü'nü ABD güçlerine açma kararının, Ankara'nın Suriye stratejisinde köklü bir değişiklikten değil de iç siyasi kaygılardan kaynaklandığını savunuyor.

2003-2005 yılları arasında Ankara'da büyükelçilik yapan, ardından Savunma Bakanlığı'nda politikadan sorumlu bakan yardımcılığı görevinde de bulunan Eric Edelman şöyle yazıyor:

"İncirlik Üssü'nün kullanımına izin verilmesinden kısa süre sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt hedeflerine bir dizi hava saldırısı başlattı. Çözüm yoluna girilmişken çatışmalar yeniden alevlendi. Türkiye, ABD'nin Suriye'nin kuzeyindeki en güvenilir müttefiki olan Suriyeli Kürtleri de sert saldırılar düzenledi. Bu durum işleri daha da karıştırdı."

ABD ve Türkiye'nin Suriye politikalarında, Esed rejimi devrilirse ülkenin nasıl bir hal alacağına dair farklı vizyonların bulunduğunu belirten Eric Edelman, "Washington'un politikası tutarsız ve belirsizliklerle doluydu ama daima çoğulcu, azınlık haklarının güvenceye alındığı bir Suriye istedi. Türkiye ise Esad'ın sert politikalarının ülkeyi radikalleştireceğini erkenden fark etmekle birlikte, Müslüman Kardeşler kökenli kuvvetlerin yönettiği, Sünni ağırlıklı bir Suriye arayışına girmesinin duruma faydası olmadı" yorumunda da bulunuyor.

Yazı özetle şöyle devam ediyor:

"Türkiye'nin Sünni hakimiyeti yönündeki tercihi; Ankara'nın son dört yıldaki esnek sınır politikalarını, radikal Sünni grup El Nusra'ya verdiği örtülü desteği, Musul düşene ve Batılı rehinelerin kafaları kesilene dek IŞİD'i ciddiye almamasını da açıklıyor.

"Erdoğan, partisinin Haziran'daki genel seçimde parlamento çoğunluğunu kaybetmesinden bu yana ülkeyi erken seçimlere zorlamaya ve parlamentonun kontrolünü yeniden eline geçirmeye odaklandı.

"Bunu yapmak için de Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) terörist bir cephe gibi göstererek karalamayı ve Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) oy çalmayı umuyor. Mevcut krizi paravan gibi kullanarak Irak'taki PKK militanlarına hava saldırıları, Suriye'deki PYD'ye topçu saldırıları düzenledi. Ayrıca Türkiye'deki Kürtleri hedef alan yeni bir baskı dalgası başladı ki bu da ülkeyi iç savaşa götürme riski taşıyor.

"Bu strateji Erdoğan'a belki seçim kazandırabilir. Ama IŞİD'e karşı yürütülen savaşı ciddi şekilde baltalayacaktır. PKK ile PYD arasındaki lojistiği ve iletişimi engelleyerek Türkiye, IŞİD'le savaşan en etkin kara gücü olan Kürtleri zayıflatmaktadır.

"Uzun vadede Kürtleri gözden çıkarmak, IŞİD'le mücadeleye büyük zararlar verir. Çünkü Türkiye'nin, Kürt güçlerin giremeyeceği bir bölge yaratmasına izin verilmesi, ılımlı güçlerin hakim olacağı bir bölge yaratmaz. Nusra ve Ahrar-uş Şam gibi İslamcı örgütler için güvenli bir sığınak yaratır.

"Eğer Türkiye, Kürtlere karşı savaşını durdurmazsa, ABD'nin Türkiye ile anlaşması bir tür Faust pazarlığı olacaktır. Operasyonlarda kısa vadeli kolaylık sağlanacak diye, uzun vadede Türkiye'yi istikrarsızlaştırmaya ve militanlara karşı verilen savaşta en ağır yükü taşıyan Kürt güçlerin moralini bozmaya değmez.

'ABD'nin elinde kozlar var'

"Şiddet ve isyanla boğuşan bir müttefik, ABD'nin ihtiyaç duyduğu laik, demokratik bir Türkiye'nin çalkantılı Orta Doğu'da üstlenmesi gereken rolü üstlenemeyecektir.

"Ama ABD'nin elinde kozlar var. Türk yetkililer, umutsuzca Washington'un onayını istiyorlar. ABD bu onayı vermemelidir.

"Obama yönetimi, Türkiye'nin üst düzey toplantılara katılımını sınırlandırmalı, istihbarat paylaşımını azaltmalı, Erdoğan'ın politikalarının büyük olasılıkla yol açacağı bir ekonomik krizin gerçekten yaşanması durumunda da uluslararası finans kurumlarında Türkiye'ye verilecek Amerikan desteğini çekmelidir.

"Türk liderlerin fikrini değiştirmek son derece zor olacaktır. Ama başarısız bir Suriye politikasından ve Erdoğan'ın mutlak siyasi güç inadından kaynaklanan bir girdaba sürüklenmemesi için Türkiye'ye baskı uygulamak gerekmektedir."