TİMETURK | HABER MERKEZİ
EDİTÖR MASASI
Mısır'daki darbenin ardından Mısır'la kapıda vize uygulaması rafa kalktı. Ancak savaşın gölgesindeki Libya'ya yeniden vize uygulanmasına dair karar Mısır'dan da daha sarsıcı etkilere sahip olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik gibi eski Türkiye'yi hatırlatan gerekçelerle Libya'ya vize uygulaması geçen yüzyıl boyunca Arap ülkeleriyle mesafeli durulan günlere dönüş anlamı taşıyor. Bununla birlikte vize uygulaması beraberinde pek çok reel sorun da doğuracak.
Sağlık alanında yaşanacak sorunlar
Son yıllarda sağlık alanında yaptığı yatırımlarla büyük bir atılım gerçekleştiren Türkiye'ye başta komşuları olmak üzere farklı ülkelerden hastalar tedavi için gelmektedir. Halihazırda kaos ve çatışma ortamının hâkim olduğu Libya'da sağlık sorunu yaşayan çok sayıda Libyalı da tedavi için Türkiye'yi tercih ediyor. Ülkemize Libya hükümeti desteğiyle gelen hastalar dışında, bireysel olarak kendi imkânlarıyla gelen Libya vatandaşlarının sayısı da oldukça fazla. Türkiye'de verilen sağlık ve tedavi hizmetlerine yurt dışından artan bu ilgi, aynı zamanda ülkemiz ekonomisine de hatırı sayılır bir katkı sağlıyor. Kendi imkânlarıyla gelen hastalar genelde İstanbul (özellikle Amerikan Hastanesi, Koç Vakıf Hastanesi, Bezmiâlem Vakıf Hastanesi, Medicalpark, Medipol), İzmir, Bursa ve Ankara'da özel hastanelerde tedavi oluyor. Almanya, ABD gibi yurt dışındaki diğer seçenekleri değerlendirebilecek maddi imkânlara sahip bu kişilerin tercihlerini Türkiye'den yana kullanmalarında hem Türkiyeli doktorların başarısı hem coğrafi yakınlık hem de Türkiye ve Libya halkları arasındaki tarihî kardeşlik bağı etkili.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti tarafından alınan Libya vatandaşlarına vize uygulanması kararı, bu insanların hem tercihlerini hem de ülkemize duydukları yakınlığı olumsuz etkileyecektir.
Acil müdahale gerektiren hasta ve yaralıların vize için bekletilmesi ölümleri arttıracak
Libya'da devam eden çatışmalar ülke içerisinde ciddi sıkıntılara sebep olmaktadır. Ülkedeki çatışmalara farklı çıkar hesaplarıyla müdahil olan çok sayıda dış unsur sebebiyle de buradaki çatışmaların yakın zamanda sona ermesi beklenmemektedir. Bir yandan Libya üzerinden bölgede kendilerine çıkar sağlamak isteyen devletler burada hesaplaşırken bir yandan da Türkiye'nin Ortadoğu'daki etkisini ve saygınlığını yok etmek isteyen Mısır, BAE gibi komşu ülkeler, Libya'daki çatışmaları körüklemektedir. Bu kaos ortamında en büyük zararı ise yine sivil halk görmektedir. Çatışmalara bağlı ölüm oranlarının hâlâ daha çok yüksek olduğu Libya'ya vize uygulanmaması, saldırı veya çatışmalarda yaralananlardan en azından bir kısmının tedavi için hızlıca Türkiye'ye nakledilmesine ve burada tedavilerine imkân veriyordu.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi azalacak
Türkiye ile Libya arasındaki ticaret, çatışmalara rağmen devam etmektedir. Her gün onlarca küçük tüccar diyebileceğimiz Libyalı, 50 ile 200 bin dolar arasında bir parayla ticaret maksadıyla Türkiye'ye gelmektedir. Bu ise günde 30 milyon dolar civarında bir rakama tekabül etmektedir. Ayrıca kayıt altına alınmayan bavul ticareti gibi ticari faaliyetler de eklenince Libya ile söz konusu ticaret hacmi kat kat artmaktadır. Bu verilere göre Türkiye'nin Libya'ya ihracatı yılda 4 milyar dolara ulaşmaktadır. Olası bir vize uygulamasında söz konusu bavul ticaretini yapan tüccarların Çin, Malta, Hindistan gibi ülkeleri tercih etmeleri söz konusu olacaktır.
Türkiyeli iş adamları Libya'ya girişte sorun yaşayacak
Gerek Kaddafi döneminde gerekse devrimden sonraki süreçte Türkiye'den birçok şirket Libya'da inşaattan altyapı ve üstyapı projelerine, elektrik santrali yapımına kadar çeşitli alanlarda ihaleler alıp çalışmalar yapıyor. Söz konusu firmalar, bu projelerini Türkiye'den götürdükleri çalışanları ile yürütüyorlar. Libya'da hatırı sayılır bir ağırlığı bulunan bu firmalar, Libya'nın tamamında faaliyet gösteriyor. Günümüzde Türkiyeli firmalar bölgedeki çalışmalarını durdurmuş olsa dahi, gerek çatışma bölgelerinde gerekse bu bölgelerin dışında, iş takibi ve yaptıkları işlerle ilgili alacaklarını temin etmek için sık sık Libya'ya gidip gelmektedir. Söz konusu firmaların aldıkları ihalelerin tutarı 20 milyar doların üzerindedir.
Turizm etkilenecek
Libya'da devam eden çatışmalar maalesef güvenlik zaaflarına yol açmakta, bu da özellikle uyuşturucu kaçakçılarının buradaki faaliyetlerini arttırmasına, gençler arasında uyuşturucunun yaygınlaşmasına sebep olmaktadır. Aileler de evlatlarını bu ortamdan uzaklaştırmak için tatil adı altında rehabilite amacıyla Türkiye'ye göndermektedir. Genelde İstanbul ve yaylaları tercih eden Libyalı aileler, birkaç ay buralarda kalmaktadır. Bunun dışında savaş ortamından uzaklaşmak isteyenler de Türkiye'ye kısa süreli ziyaretler yapmaktadır.
Eğitim için gelen öğrenciler etkilenecek
Eğitim bir ülkenin geleceğini inşa etmede en önemli unsurlardan biri olması yanı sıra, kültürünün başka ülkelere aktarılmasında ve ülkenin tanıtımında da son derece etkilidir. Öğrenciler sayesinde ülkeler kendi kültür ve inançlarını başka ülkelere aktarır. Türkiye de son yıllarda yabancı öğrencilerin ilgi gösterdiği ülkelerden biri. Libyalı gençler de gerek lisans gerekse yüksek lisans ve doktora eğitimi için Türkiye'yi tercih ediyor. Bu konuda Türkiye'ye olan ilgi her yıl daha da artıyor. Ancak eğitim için Türkiye'yi tercih eden Libyalı öğrenciler öncelikle Türkçe öğrenmek için üniversitelere kayıt yaptırmadan önce bir yıl dil kurslarına kayıt yaptırıyor. Vize uygulaması bu öğrencilerin seyahat konusunda sıkıntı yaşamasına sebep olacağından gençlerin eğitim tercihleri başka ülkelere yönelecektir.
Siyasi olarak Türkiye zor durumda kalabilir
Libya'da çatışmaların temel sebebi olarak devrimden sonra ülkeye istikrarın gelememesi gösterilmektedir. Bu ana sebep etrafında bilhassa Tobruk tarafının ileri sürdüğü başka sebepler de bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi de hem uluslararası kamuoyunda Türkiye'yi zor duruma düşürmek hem de Libya halkının ülkemize olan muhabbetini azaltmak için Tobruk tarafının sürekli dillendirdiği Türkiye'nin Libya'nın istikrarını istemediği, bu sebeple ülkede karışıklık çıkardığı, Trablus tarafının ise Türkiye'nin ajanı olduğu yalanıdır. Ancak Trablus tarafı bütün bu ithamlara rağmen her ortamda Türkiye'ye olan güvenini dile getirmektedir. Türkiye ile ortak çalışmaya hazır olduklarını ifade edip Türkiye'nin Libya'nın genel maslahatlarını düşündüğünü her ortamda savunmaktadırlar. Tobruk tarafına dış destekçilerinin yaptığı maddi manevi yardımların ne kadar büyük olduğu ise herkesin malumudur. Buna karşın Trablus bölgesinde başta ilaç olmak üzere temel ihtiyaç maddeleri ve hizmetlerde dahi ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Ancak bu ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda onların Türkiye'den ciddi bir talepleri bulunmamaktadır; zira Türkiye'de son dönemde yaşanan olaylardan ötürü sıkıntılar olduğunu görmekte ve ayrıca yük olmak istememektedirler. Bölgede insani yardım çalışmaları yürüten İHH ise fon sıkıntısı sebebiyle yüklü tutarlı projeleri hayata geçirememektedir. Kızılay, kendilerinden talep edilmesine rağmen maalesef bölgede çalışamamaktadır. Ancak yaşadıkları tüm zorluklara rağmen bölge halkı ve siyasiler Türkiye'ye karşı büyük bir teveccüh içerisinde, Türkiye huzura kavuşsun, bizler bu duruma sabrederiz demektedir.
Siyasi çekişmelerden kaçan büyük Libyalı tüccarların Türkiye tercihi değişecektir
Libya'dan Türkiye'ye üç farklı grupta insan gelmektedir. Bunlardan ikisi Türkiye'ye yerleşmek veya yatırım için gelirken küçük bir kısmı da başka ülkelere geçmek için Türkiye'yi tercih etmektedir.
Ticaret erbabı her zaman için çatışmalardan uzak durup ticari faaliyetlerinin sürmesini istediğinden çatışma bölgelerinde kalmak istememektedir. Batı'nın Kaddafi dönemindeki paraları Libya'ya iade etmemesi, iş adamlarını güvenli gördükleri Türkiye'ye yönlendirmiştir. Bu kişiler Türkiye'de iş yeri, fabrika vb. çalışma alanları açmaktadır. Libya'ya karşı başlatılacak bir vize uygulaması bu kişileri tedirgin edecek, yatırımların durmasına veya geri çekilmesine sebep olacaktır. Bu yatırımlar yukarıda bahsettiğimiz 4 milyar doların dışındadır.
Elçilik veya konsolosluk olmaması vize alımına imkân vermiyor
Libya'da şu an için resmî olmamakla beraber fiilî olarak iki ayrı yönetim bulunmaktadır. Bunlardan biri Mısır sınırına yakın Tobruk'ta, diğeri ise ülkenin büyük kesimine hâkim olan Trablus'tadır. Yüz ölçümü 1,8 milyon kilometrekare civarında olan Libya Türkiye'nin iki katı büyüklüğündedir. Ülkede çatışan taraflar arasında gerek sivil gerekse asker, hiç kimse diğer bölgeye geçmemektedir. Türkiye'nin Libya'daki tek temsilcisi ise Misrata'daki konsolosluktur. Misrata, Trablus yönetiminin kontrolünde ve ülkenin kuzeybatı sahil kesimindedir. Çatışmaların olmadığı dönemde merkezî noktalarda konsolosluk ve elçilikler olması sebebiyle vize uygulaması sorun olmayabilirdi.
Hiç şüphesiz Türkiye'nin istikrarı ve güvenliği önceliklidir. Yukarıda da belirtildiği üzere Tobruk Meclisi kendi halkının maslahatını düşünmeden, şuursuzca dile getirdiği yalan ve iftiraları ile Türkiye'nin Libyalı cihatçı gurupların yol güzergâhı olduğunu ve özellikle Türkiye'nin bu grupları desteklediği iddialarını dış basında vurgulamakta, bu durum da Türkiye üzerinde ciddi bir baskıya sebep olmaktadır. Kaldı ki Türkiye söz konusu geçişleri engellemek konusunda her türlü tedbiri almaktadır. Elbette vize uygulaması kararı da bu çerçevede ortaya konmuştur ancak bu, yukarıda sayılan olumsuzlukları da beraberinde getirecek bir seçenek olduğundan uygulanması konusunun tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.