Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Türk askerlerinin Musul'un yakınlarındaki Başika Kampında olmasının bazı kesimleri rahatsız ettiğini belirterek, "Türkiye bir şekilde denklem dışında bırakılmaya çalışılıyor ancak Türkiye net bir şekilde özellikle de 15 Temmuz sonrasında bölgenin kaderinin kendisi aleyhine şekillenmesine seyirci kalmayacağını tüm muhataplarına gösterdi." dedi.
Acun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fırat Kalkanı Harekatı'nda Türkiye'nin çok kısa bir sürede tüm beklentilerin ötesinde büyük bir başarı sağladığını söyledi.
Harekat kapsamında Cerablus ve kırsal alanı ile Azez-Cerablus hattının IŞİD'den temizlendiğini anımsatan Acun, Sacır nehrinin kuzeyine ilerlemek isteyen SDG/YPG güçlerinin de bozguna uğratılarak Münbic'e doğru süpürüldüğünü ifade etti.
Acun, harekatın üçüncü aşamasının Dabık-Savran hattına odaklanmış olduğunu aktararak, şöyle konuştu:
"DAEŞ'in teo-politik açından adeta başkenti olan Dabık'ın içinde bulunduğu cebin alınması Bab'a yönelik hamle açısından askeri bir gereklilik arz ediyor. Ancak harekat ilk merhalelerindeki momentuma sahip değil. Burada özellikle DAEŞ'in çok sert bir direniş göstermesi, bölgede güçlü savunma hatları oluşturması, el yapımı patlayıcılar ve bubi tuzaklarıyla harekatı yavaşlatmaya çalıştığını görüyoruz. DAEŞ bölgede asimetrik-hibrid savaş taktikleriyle tutunma gayreti içerisinde. Yine ABD ordusunun 'Soylu Mızrak' adıyla cephe hattında bayrak göstererek harekata müdahil olma çabası Suriyeli muhalif unsurlar, Özgür Suriye Ordusu ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) arasındaki insicamı bozarak, bazı grupların Fırat Kalkanı'ndan ayrılmasına neden oldu. ABD harekata kerhen destek verirken, uluslararası koalisyonun da yeterli hava desteği sağlamadığı görülüyor. SDG/YPG'nin Menbic operasyonu sırasında günde 30-40 sorti yapan koalisyon, Fırat Kalkanı kapsamında ancak birkaç saldırı gerçekleştiriyor."
Fırat Kalkanı Harekatı'na katılan Suriyeli muhalif grupların askeri yetersizliğinin operasyonun yavaşlamasına neden olduğunu vurgulayan Acun, grupların TSK'nın desteğini almadan IŞİD'e karşı direnç gösteremediğini dile getirdi.
Acun, Bab'a doğru ilerleyen harekatta TSK'nın her geçen gün daha fazla kendisini gösterme ihtiyacının hissedildiğini ifade ederek, Türkiye'nin bölgeyi IŞİD ve PKK'dan temizleyerek güvenli bölge oluşturma arzusunda olduğunu hatırlattı.
"CERABLUS BİR MODEL OLMUŞ DURUMDA"
Fırat Kalkanı operasyonu sonrası örgütlerden temizlenen Cerablus'a alt yapı çalışması yapıldığını elektrik, su ve gıda teminin gerçekleştirildiğini anlatan Acun, "Gelinen aşamada Cerablus bir model olmuş durumda. DAEŞ'ten temizlendikten sonra yaşamın tekrardan başladığını, elektrik, su, gıda temini gibi alt yapısına tekrar kavuşan Cerablus'a Suriyelilerin adeta akın ettiklerini görüyoruz." dedi.
Can Acun, ABD'nin, PKK ve onun Suriye uzantısıyla ilgili eylem ve söylemlerini sürekli değiştirdiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ABD, PYD'nin PKK'nın Suriye örgütlenmesi olduğunu çok iyi bilmesine rağmen bir terör örgütüne yıllardır yatırım yapıyor. ABD'nin PYD'ye verdiği mevcut askeri desteği göz önüne aldığımızda bu yapının kantonları birleştirerek bölgede bir kuşak oluşturmasını ve elinde bulundurduğu bölgeleri en azından federatif bir düzlemde yönetmesini tercih ettiğini görüyoruz."
"TÜRK ASKERİNDEN BAZI KESİMLER RAHATSIZ"
Türk askerlerinin Irak'ın Musul kentinde olmasının bazı kesimleri rahatsız ettiğini vurgulayan Acun, şunları kaydetti:
"Irak'ta Musul operasyonu yaklaşırken daha önce Suriye'de denendiği gibi Türkiye bir şekilde denklem dışında bırakılmaya çalışıyor ancak Türkiye net bir şekilde özellikle de 15 Temmuz sonrasında bölgenin kaderinin kendisi aleyhine şekillenmesine seyirci kalmayacağını tüm muhataplarına gösterdi. Musul konusunda Türkiye'nin önemli hassasiyetleri var. Burada baskı altında kalacak DAEŞ unsurlarının Rakka ve Bab'a doğru gelmesini istemiyor. DAEŞ'e karşı harekete geçen uluslararası koalisyonun Türkiye'nin yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekatı ile koordineli bir şekilde hareket etmesini istiyor."