Türkiye'nin 'adalar' mektubu Yunanistan'da paniğe neden oldu
Türkiye'nin adalarla ilgili BM'ye gönderdiği mektup, Atina'da şok etkisi oluşturdu. Türkiye'nin “Adaların devir şartı ortadan kalkarsa, Yunan egemenliği de ortadan kalkar” yaklaşımı, Yunanistan'da paniğe neden oldu.

Oluşturma Tarihi: 2021-10-09 10:41:58

Güncelleme Tarihi: 2021-10-09 10:41:58

Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, 30 Eylül'de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e hitaben yazdığı mektupta, “Bir kez daha dile getirmek isteriz ki Yunanistan, Ege ve Akdeniz'deki adaların silahsızlandırılması konusunda ilgili anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.” ifadelerini kullandı.

1923 Lozan ve 1947 Paris Antlaşmaları'nda Ege Denizi'ndeki adaların askerden arındırılması ve silahsızlandırılmasıyla ile ilgili şartları hatırlatan Sinirlioğlu, şartları ihlal eden Yunanistan'ın bunu meşru göstermeye çalıştığını vurguladı.

Feridun Sinirlioğlu mektubunda, Yunanistan'ın BM Daimi Temsilcisi'nin hukuka odaklanmak yerine manasız siyasi iddialarda bulunmasının hayal kırıcı olduğunu söyledi. Yunanistan'ın yalnızca hukuki açıdan elinin zayıf olmadığını, gerçeklikten de uzak olduğunu vurgulayan Sinirlioğlu, Atina'yı Doğu Ege Adaları'nı askerden arındırmaya çağırdı.

Yunanistan merkezli ekathimerini gazetesi de Sinirlioğlu'nun mektubunun, Yunan mevkidaşı Maria Theofili'nin 27 Temmuz'da Guterres'e gönderdiği mektuba yanıt niteliğinde olduğunu aktardı. Sinirlioğlu'nun spesifik olarak Yunan birliklerinin Midilli, Sakız, Samos ve Ahikerya adalarından çıkarılması çağrısında bulunduğunu belirten gazete, mektupta “Limni ve Semadirek Adaları, Türk anakarasına yakınlıkları nedeniyle daha da katı bir rejime tabiler.” ifadelerinin yer aldığını vurguladı.

Mektupta genel hatlarıyla “Yunanistan'ın adalar üzerindeki egemenliği, bu adaların silahsızlandırılmış olmaları ile bağlantılıdır.”, “Türkiye'nin ilgili ülke olarak Yunanistan'ın yükümlülüklerini yerine getirmesinde ısrar etmeye hakkı vardır.” ve “Yunanistan, antlaşmalara aykırı bir şekilde adaları silahlandırmakla, bu antlaşmalardan kaynaklanan haklarını öne süremez.” tezleri yer aldı.

Türkiye, 16 Temmuz 2021'de de yine BM Genel Sekreteri'ne gönderdiği mektupta, “Eğer Yunanistan, anlaşmalardaki yükümlülüklerini yerine getirmede başarısız olursa, o anlaşmalardan kaynaklı egemenlik haklarını deniz yetki alanlarının belirlenmesi dahil öne süremez.” ifadesine yer vermişti.

YUNAN MEDYASI: 'EŞİ GÖRÜLMEMİŞ MEKTUP'

Türkiye'nin BM'ye mektubu, Atina'da şok etkisi yarattı. Türkiye'nin “Adaların devir şartı ortadan kalkarsa, Yunan egemenliği de ortadan kalkar” yaklaşımı, Yunanistan'da paniğe neden oldu. Yunan basını, mektuba ilişkin “Türkiye'nin gerginliği tırmandırma çabası çerçevesinde attığı yeni bir adım.” değerlendirmesinde bulundu. Söz konusu mektup Yunan medyasında “Türkiye, Yunanistan'ın adalarda hakları bulunmadığını söylüyor”, “Tahrik edici mektup”, “Ortamı kundaklayıcı mektup” ve “Eşi görülmemiş mektup” başlıkları ile duyuruldu.

Türkiye'nin bu hamlesiyle ilgili konuşan bazı Yunan uzmanlar, Türk tezlerinin hukuki geçerliliği olmadığını ileri sürdü. Egemenliğin kısıtlandığı bir devir olamayacağını ileri süren Yunanlar, ayrıca Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51. maddesindeki 'meşru müdafaa' hakkına atıfta bulunarak, adaları istedikleri gibi silahlandırabileceklerini savundular.

23 ADAYI SİLAHLANDIRDILAR

Türkiye'nin mektubunda, Yunanistan'a devredilen 'Gayri Askeri Statü'deki adaların nasıl silahlandırıldığına ilişkin yeteri kadar belge bulunduğunun da altı çizildi. Daha önce ortaya çıkan görüntülerde, Yunanistan'a devredilen 23 adanın tamamının statüsünün ihlal edildiği görülmüştü. Yunanistan da bunu inkar etmeyerek, 51. maddedeki 'meşru savunma hakkı'nı kullandığını açıklamıştı. Halbuki sözleşmelerle 'Gayri Askeri Statü'nün kabul edilmiş olması, devletin egemenliğine getirilen bir kural dışılığın kabulü anlamına geliyor. Çünkü 'Gayri Askeri Statü' (demilitarized), 'Silahsızlandırılmış Statü'den (disarmed) farklı olarak egemen ülkenin tüm tahkimat olanağını ortadan kaldıran, üç boyutlu devlet ilkesi gereğince hava, kara ve deniz ülkesinde geçerli olan bir rejimi ifade ediyor. Silahsızlandırılmış ifadesinin kullanılması askeri amaçlarla kullanılmayan askeri hava araçlarının uçuşuna ve hatta ikametine müsaade ederken, Gayri Askeri Statü ne uçuşlara, ne Sahil Güvenlik gemilerine ne de insansız deniz ve hava araçlarına izin veriyor.

Londra Antlaşması'nın 5., Atina Antlaşması'nın 15., Lozan Anlaşması'nın 13., Boğazlar Sözleşmesi'nin 4. ve 6. maddesi ile 1947 Paris Antlaşması'nın 14. maddesi ile ilgili ekleri, Gayri Askeri Statü'nün tartışmaya mahal vermeyecek şekilde kabulünü içeriyor. Bu sözleşmelerde hava ve deniz ülkesine yönelik özel hükümler getirilmediği için de rejimin en geniş yorumuyla uygulanması gerekiyor. Nitekim Finlandiya'nın güvenliğini gözeterek “1921 tarihli Aaland Adası'nın Tarafsızlaştırılmasını Düzenleyen Sözleşme”de, Gayri Askeri Statü içindeki çeşitli imtiyazların özellikle tanımladığı görülüyor. Bu bakımdan mevcut rejimde; askeri amaçlarla kullanılan sivil uçakların dahi hava sahasından geçmesine müsaade edilmemesi gerekiyor. Aynı şekilde 1994 tarihli San Remo Manüeli gereğince askeri faaliyetler için kullanılan ticari gemilerin de önlenmesi, askeri gemi statüsündeki Sahil Güvenlik botlarının ise geri çekilmesi gerekiyor.

RUMLARA NAVTEX'Lİ YANIT

Türkiye, kıta sahanlığını ihlal etmeye çalışan Nautical Geo gemisini önce bölgeden gönderdi, ardından aynı sahada Navtex ilan ederek silahlı kararlılığını gösterdi. Türkiye, önceki gün Doğu Akdeniz'de üst üste iki yeni Navtex (denizcilik bildirimi) yayınladı. İlk Navtex ile geçen hafta Türk kıta sahanlığından kovulan Nautical Geo isimli geminin araştırma sahası kapatıldı. Aynı sahada 7-8 Ekim tarihlerinde Türk Donanması'nın deniz eğitimleri yapacağı duyuruldu. Ardından yayınlanan ikinci Navtex'te ise 10 mil yarıçaplı bir sahada atış eğitimleri yapılacağı kaydedildi. Türkiye'nin yayınladığı Navtex'ler, Rum basınında “Türkiye, Nautical Geo'yu çalıştırmamakta kararlı” başlığıyla duyuruldu.

Bölgede Türk Donanması'na ait 2 fırkateyn ile 1 korvet bulunduğu öğrenildi.

YUNAN VE FRANSIZ JETLERİ KIŞKIRTIYOR

Diğer yandan Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerine karşı sözde seyrüsefer serbestliğini korumak amacıyla 2020 yılında oluşturulan Dörtlü İttifak (Franca, Yunanistan, GKRY, İtalya), 4-7 Ekim tarihlerinde Girit'in güneyinde “Eunomia Tatbikatı”nı gerçekleştirdi. Deniz ve hava unsurlarının katıldığı tatbikata ilişkin Yunan basınında çıkan haberlerde, Yunan ve Fransız jetlerinin Türkiye'nin bölgedeki Navtex sahası üzerinde uçuş yaptığı iddia edildi.

Eunomia, Yunan mitolojisinde, doğa ve zamanların tanrıçaları olan Hora'lardan biri olarak geçiyor. Disiplinin sembolü olarak kabl edilen hora'ları, Homeros "göğün kapıcıları" diye tanımlıyor. Böylece Dörtlü İttifak, “Bu hava sahasına biz istemeden kimse giremez.” mesajı veriyor.

ARKALARINA İZMİR'İ ALIP POZ VERDİLER

Yunanistan, uluslararası hukuka göre Türk toprağı olan Koyun Adası'nda tatbikat yaptı. Tatbikatı adada izleyen Savunma Bakan Yardımcısı Hardalias, arkada İzmir görünecek şekilde poz vererek bu kareyi, “Her ada, her küçük ada, her kayalık, adacık, bir Yunan yurdu! Her yerdeyiz” notuyla sosyal medyada paylaştı.

RUSYA SAVAŞ GEMİSİNİ DOĞU AKDENİZ'E GÖNDERDİ

Rusya Karadeniz Filosu, ‘Kalibr-NK' füze sistemleriyle donatılan Vışniy Voloçek savaş gemisinin Akdeniz'e gönderildiğini belirtti.

Açıklamada, “Karadeniz Filosu'na ait Vışniy Voloçek küçük füze gemisi Akdeniz yönünde İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından geçişe başladı.” ifadesine yer verildi.

Savaş gemisi mürettebatının, Akdeniz'e planlı geçiş sırasında deniz muharebesi, denizaltı arama ve imha etme, hava savunma, trafiğin yoğun olduğu bölgede gemi kontrolü dahil bir dizi görevlerle ilgili tatbikat gerçekleştireceği aktarıldı.

Vışniy Voloçek'in, Rusya Donanması'nın Akdeniz'deki daimi birliğine katılarak ‘İnguşetya' adlı geminin yerini alacağı ifade edildi.

Diğer yandan 14-19 Ekim tarihileri arasında Rus Donanması'nın Doğu Akdeniz'de fiili atış eğitimli tatbikat düzenlemesi bekleniyor.

Kaynak: Millet Gazetesi