'Türkiye'nin uzun dönemli geleceği parlak'
IMF Türkiye Kıdemli Daimi Temsilcisi Seshadri, 'Türkiye'nin uzun dönemli geleceği parlak' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2015-08-09 12:21:22

Güncelleme Tarihi: 2015-08-09 12:21:22

AA'nın haberine göre, Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Kıdemli Daimi Temsilcisi Srikant Seshadri, Türkiye'nin uzun dönemli geleceğinin parlak olduğuna inandığını belirterek, "Tabii ki parlak uzun dönemli geleceği garantiye almak için kısa ve orta vadede ele alınması gereken önemli ekonomik meseleler var. Türkiye, bu meseleleri ele alarak, bu önemli anı değerlendirmek ve çok iyi bilinen dinamizmi ile becerikliliğini dünyaya göstermek konusunda oldukça değerli bir fırsat yakalamış durumda" dedi.

Seshadri, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırım süreci, Yunanistan'daki borç krizi, düşen petrol fiyatları ve jeopolitik gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı.

Fed'in faiz artırımı ve güçlü doların Türkiye gibi gelişen ülkeler için yaratacağı sorunlara ilişkin görüşlerini aktaran Seshadri, "Finansal anlamda, uzun döneme yayılan daha yüksek faiz oranları ve daha güçlü dolar, ağırlıklı olarak dolar borçlananların kredi geri ödemelerini veya dolar cinsinden yeniden borçlanmalarını daha pahalı hale getirebilir. Daha geniş ekonomik anlamda ise bunun gibi zamana yayılan dolar değerlenmesi dönemleri, yüksek dolar cinsi faiz oranlarıyla da birleşince yükselen ekonomilerin tamamına yönelik sermaye akımlarını azaltabilir" diye konuştu.

Seshadri, söz konusu sermaye akımlarının en nihayetinde yatırım ve büyümeyi finanse ettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Hakikaten de geçmiş 30 yıllık dönemin her on yılındaki zamana yayılmış dolar değerlenmesi dönemlerinin, aynı zamanda bazı yükselen piyasa ekonomilerinde zorlukların da ortaya çıktığı dönemler olduğu görülüyor. Dolayısıyla durumun dikkatle izlenmesi gerek. Bununla birlikte, bu tür etkiler gayet iyi yönetilebilir. Genel olarak konuşursak, bu tür zorluklarla karşı karşıya olan ülkeler için şu üç husus yardımcı olabilir; esnek döviz kuru rejimlerine sahip olmak, ekonomik sağlıklılığın güçlü göstergeleri ve borçluların kazançlarını elde ettikleri döviz cinsi ile borçlarını ödemek durumunda oldukları döviz cinsi arasındaki uyumsuzlukların görece düşük olması."

"Yunanistan'daki problemlerin Türkiye'ye sirayet etme kanalları çok sınırlı"

Seshadri, Avrupa'daki kriz ve Yunanistan borç sorununun, Türkiye ekonomisine yansımalarına yönelik bir soruya şöyle yanıt verdi:

"Türkiye ve Yunanistan arasında doğrudan ekonomik, ticari ve finansal bağlantılar çok sınırlı. Dolayısıyla, Yunanistan'daki problemlerin Türkiye'ye sirayet etme kanalları da çok sınırlı. Ancak akılda bulundurulması gereken daha dolaylı kanallar var. Geçmişte Yunanistan'la ilgili beklenmedik birkaç hadise, dünya çapında küresel yatırımcılar arasında kısa dönemli riskten kaçınma dönemlerine ve döviz piyasalarında yüksek oynaklık dönemlerine yol açtı. Geçmişten alınması gereken derslerin öğrenileceğine dair umutlu olmak için geçerli nedenler var ve umut ediliyor ki gelecekte Yunanistan'la ilgili beklenmedik hadiselerin kapsamı daha sınırlı olacak."

"Son jeopolitik ve iç gelişmeler ışığında, Türkiye ekonomisinin güçlü ve zayıf yanları neler? Bunların Türkiye ekonomisine yansıması nasıl olacak?" sorusunun iletilmesi üzerine Seshadri, kendisinin her zaman Türkiye'nin uzun dönemli geleceğinin parlak olduğuna inandığını belirtti.

Türkiye'nin dinamik ve girişimci bir özel sektöre, birçok yatırım fırsatına, olumlu nüfus dinamiklerine ve her ne kadar komşu ülkelerde şu an için bazı zorluklar mevcut olsa da avantajlı coğrafi bir konuma sahip olduğunu vurgulayan Seshadri, şöyle devam etti:

"Bu görüş hemen tüm yatırımcılar arasında küresel ölçekte kabul görüyor. Tabii ki parlak uzun dönemli geleceği garanti almak için kısa ve orta vadede ele alınması gereken önemli ekonomik meseleler var. Bu meseleler yurt içi tasarrufları artırmak ve ülkeyi mevcut düşük büyüme ortamından kalıcı bir şekilde çıkarmak etrafında yoğunlaşıyor. Makroekonomik politikaların tasarrufları ve yatırımları artırmaya tekrar yönlendirilmesi ve uzun süredir tartışılan yapısal reformların uygulanması önem taşıyor. Neler yapılması gerektiği konusunda, hem hükümet hem de kamuoyu çevrelerinde gayet güçlü bir anlayış bulunuyor. Bu meseleleri ele alarak, Türkiye bu önemli anı değerlendirmek ve çok iyi bilinen dinamizmini ve becerikliliğini dünyaya göstermek konusunda çok değerli bir fırsat yakalamış durumda."

"Türkiye hiç şüphesiz düşen petrol ve enerji fiyatlarından olumlu etkilenmekte"

IMF Türkiye Kıdemli Daimi Temsilcisi Seshadri, düşen petrol fiyatlarının Türkiye ekonomisine etkilerine de değinerek, "Düşen petrol fiyatlarıyla ilgili doğrudan olumlu etkiler olduğu gibi, daha komplike dolaylı etkiler de mevcut. Hepsini beraber düşündüğümüzde, doğrudan olumlu etkiler daha güçlü. Düşen petrol fiyatları, eğer kalıcı olursa, hane halkının cebinde daha fazla para kalması ve bir çok iş dalında operasyonel maliyetlerin düşmesi demektir. Bu durum büyümeye olumlu anlamda yardımcı olma eğilimi yaratırken, enflasyon üzerinde de aşağı yönlü bir baskı oluşturuyor" ifadelerini kullandı.

Seshadri, düşen petrol fiyatlarının, ithalatın önemli kalemlerinden enerjinin daha az pahalanmasını sağlamak suretiyle, Türkiye'nin genel dış ticaret dengesinin iyileşmesine de yardımcı olduğunu dile getirdi.

Ancak petrol fiyatlarının dış denge üzerindeki dolaylı etkisinin daha komplike olduğunu kaydeden Seshadri, şunları söyledi:

"Çünkü Avrupa gibi Türkiye'nin bazı ihraç pazarları da düşen petrol fiyatlarından faydalanırken, ki bu Türkiye'nin lehine, Orta Doğu'daki diğer ihraç pazarları kendi büyümeleri için petrole bağımlı konumda. Dolayısıyla, jeopolitik faktörlere ilave olarak düşen petrol fiyatları sözü geçen Orta Doğu ülkelerine yapılan ihracatı, son birkaç yıldır gözlemlediğimiz gibi olumsuz etkileyebilir. Ancak tüm bunları bir araya getirdiğimizde, Türkiye genel itibariyle hiç şüphesiz düşen petrol ve enerji fiyatlarından olumlu etkilenmekte."

Seshadri, IMF'in Türkiye için yıl sonu enflasyon ve büyüme tahminlerinde revizyon yapıp yapmayacağına ilişkin, şu bilgileri verdi:

"Şu an itibarıyla, biz Türkiye'de büyümenin yıl sonunda yüzde 3, enflasyonun yüzde 7 civarında olacağını düşünüyoruz. Verileri yakinen takip ediyoruz ve ekonominin bu yılın birinci çeyreğinden itibaren nasıl bir gelişim içinde olduğunu görmemiz gerek. O zamandan itibaren büyümenin altında yatan itici unsurlarına ve muhtemel momentumlarına bakmamız gerek. Yine umuyoruz ki enflasyon göstergelerindeki son iyileşmeler muhafaza edilecektir. Daha fazla veri açıklandıkça önceki tahminlerimizin muhtemel doğruluk derecesini değerlendireceğiz ve gerektiği ölçüde ilgili uyarlamaları yapacağız."