Uluslararası oyunlara alet edilen ülke: Bosna
'Uluslararası Adalet Divanı’nın başvuruyu kabul etmesi durumunda, Sırbistan’ı soykırımdan sorumlu tutması için yeterli nitelikte olması bekleniyordu....' Fakat Lahey’deki Divanı, Bosna Hersek'in Sırbistan'a karşı soykırım davasının yeniden açılması için yapılan başvuruyu reddetti...

Oluşturma Tarihi: 2017-03-23 12:04:23

Güncelleme Tarihi: 2017-03-23 12:04:23

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Saraybosna Devlet Üniversitesi öğretim üyesi ve Bosna-Hersek'in milli şairi Prof. Dr. Cemalettin Latiç, AA için kaleme aldı:

Geçtiğimiz günlerde Hollanda'nın Lahey şehrinde bulunan Uluslararası Adalet Divanı, Bosna-Hersek'in, Sırbistan'a karşı açtığı soykırım davasında, tam 10 yıl önce yine aynı mahkeme tarafından alınan, Sırbistan'ın yalnızca Sırp Cumhuriyeti'ne bağlı askeri birliklerin (Bosnalı Sırpların) Srebrenitsa'da işlediği soykırımı engellememekle suçlandığı kararın revize edilmesi talebini reddetti.

ÖNCESİNDE NELER YAŞANDI?

Bosna-Hersek'in hukuki temsilcisi olan Sakib Softiç'in Uluslararası Adalet Divanı'na resmi olarak başvuru yapması üzerine Yargıç Philippe Couvreur, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi üyelerinin her birine, Sakib Softiç'in hukuki temsilciliğinin hala geçerli olup olmadığını sorduğu birer mektup göndermişti. Couvreur'un bu sorusuna, konseyin üç üyesi -Boşnakları temsilen Bakir İzetbegoviç, Sırpları temsilen Mladen İvaniç ve Hırvatları temsilen Dragan Coviç- Lahey'e cevaplarını bildirmişti. Akabinde Lahey yargıcı Philippe Couvreur geçen yıl mayıs ayında hem Sakib Softiç'e hem Bakir İzetbegoviç'e bir cevap gönderdi.

BAŞVURU NEDEN REDDEDİLDİ?

Couvreur'un cevabı, Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Sakib Softiç'i yeni bir kararla yeniden ülkenin hukuki temsilciliğine ataması gerektiğini öne sürerek, başvurunun bu nedenle reddedildiğini söylüyordu. İvaniç'in Softiç'in hukuki temsilciliğe atanmasını reddetmesi, Coviç'in ise bu konuda ‘çekimser' kalması, başvurunun reddi ile sonuçlandı.

Boşnaklar Softiç ve İzetbegoviç'in 2016 yılında söz konusu yargıçtan aldıkları mektupla ilgili bir açıklamada bulunmamış olmalarını ve Softiç'in ‘hukuki temsilcilik' unvanının tekrar geçerli olması için bir şeyler yapmamalarını şaşkınlıkla karşıladı. Zira Uluslararası Adalet Divanı tüzüğü gereğince, ülkeyi temsil edecek kişinin hukuki temsilcilik unvanına sahip olması gerekiyor. Uluslararası Adalet Divanı'nın 2007 yılının şubat ayında, delil yetersizliğinden reddetmiş olduğu Sırbistan'a karşı açılan soykırım davasının, yeni deliller bulunması halinde yeniden açılması için tanınan 10 yıllık hukuki sürecin dolmasına birkaç gün kala İzetbegoviç, Vijecnica'da bir toplantı düzenleyerek Boşnakların siyasi, akademik ve dini liderlerini bir araya topladı. Onları Softiç'in hukuki temsilciliğinin geçerli olduğuna ikna etmeye çalıştı ve Yargıç Couvreur'un 2016'da gönderdiği mektup hakkında bir açıklama yapmadı.

İZZETBEGOVİÇ'İN İSTİFASI İSTENDİ, SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU

İzetbegoviç'in bu davranışı Boşnakları, bilhassa siyasi parti temsilcilerini kızdırarak istifasını istemelerine sebep oldu. Halkın Demokratik Hareketi'nin (NDP) Genel Başkanı Dragan Caviç, Softiç'in kendini sahte temsilci olarak tanıttığını, görevlerini kötüye kullandıklarını ve anayasal düzene zarar verdiklerini ileri sürerek Softiç ve İzetbegoviç hakkında suç duyurusunda bulundu.

İZZETBEGOVİÇ'E VERİLEN DESTEK

İzetbegoviç ve Softiç'e İslam Birliği, Boşnak Sivil Toplum Kuruluşları ve İzetbegoviç'in genel başkanı olduğu Demokratik Eylem Partisi'nin yanı sıra, Bosna Hersek hukuk ekibinin başında bulunan ve aynı zamanda revizyon talebi başvurusunu kaleme alan Amerikalı uluslararası hukuk uzmanı David Scheffer de destek verdi.

Scheffer, Softiç'in, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi'nin 2002 yılında ikiye karşı bir oyla sonuçlanan, konseyin Sırp üyesinin yine karşı olduğu, ancak Hırvat üyesinin olumlu oy kullandığı oylaması ile hukuki temsilci olarak atandığını, bu temsilciliğin yeni bir karar gerektirmeden hala geçerli olduğu kanaatinde.

Sırbistan bile 10 yıl önce gerçekleşen hukuki süreçte Softiç'in hukuki temsilciliğinin geçerli olup olmadığı konusunda sorun yaratmamıştı. Scheffer'ın sözlerine bakılacak olursa, hukuki temsilcinin geçerliliği, Bosna-Hersek Anayasası'na göre de tartışma götürmüyor. Bosna-Hersek hukuk ekibi, 23 Şubat 2017 tarihinde Yargıç Couvreur'a bu konuda bir hatırlatmada bulundu.

KARAR HİÇBİR HUKUK TEMELİNE DAYANMIYOR...

Scheffer, ne Yargıç Couvreur'un şartlarının ne de Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Ronny Abraham'ın yaptığı açıklamanın, Uluslararası Adalet Divanı'nın tüzüğüne, kurallarına ve şimdiye kadarki uygulamalarına dayandırılmış olmadığını söylerken, divan hakimleri de bu şekilde, Sırbistan'ın 1992-1995 yılları arasında Boşnak nüfusa yönelik işlenen soykırımın faili olup olmadığı konusunda karar vermekten kurtulmuş oldu.

Scheffer, Uluslararası Adalet Divanı'nın, Bosna-Hersek'in revizyon talebi başvurusunu, Lahey'in başka bir mahkemesi olan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (ICTY) yargılanan Sırp Cumhuriyeti Ordusu Komutanı Ratko Mladiç' in özellikle geçen sene gerçekleşen karar davasından sonra ortaya çıkan, Sırbistan'ın o dönemde gerçekleşen olaylara karıştığına dair yeni deliller sebebiyle kabul etmesi gerektiğini savundu.

SOYKIRIM SORUMLUSU SIRBİSTAN'DAYDI...

Uluslararası Adalet Divanı'nın 10 yıl önce Sırbistan'ı, Srebrenitsa soykırımını engellememek ve suçluları cezalandırmamakla suçladığı sırada, Mladiç ile Bosnalı Sırpların siyasi lideri olarak kesin bir karar olmadan soykırımdan sorumlu tutulan Radovan Karadzic, Sırbistan topraklarında saklanıyordu.

Uluslararası Adalet Divanı'nın 10 yıl önce Sırbistan'ı soykırım nedeniyle yargılaması mümkün değildi, zira önüne az sayıda delil sunulmuştu.

BAŞVURU KABUL EDİLSEYDİ...


Uluslararası Adalet Divanı'nın 2007 yılındaki kararının ardından, Bosna-Hersek'te işlenen savaş suçları ile ilgili 21 hukuki süreç gerçekleşti; bunlarda elde edilen yeni deliller son şeklini geçen yıl aldı. Söz konusu delillerin, Uluslararası Adalet Divanı'nın başvuruyu kabul etmesi durumunda, Sırbistan'ı soykırımdan sorumlu tutması için yeterli nitelikte olması bekleniyordu.

"İZZETBEGOVİÇ ÇOK GEÇ HAREKET ETTİ"

Öte yandan, diğer bir uluslararası hukuk uzmanı, aynı zamanda Sırbistan'ın Bosna-Hersek'e yönelik saldırılarının ve Sırp olmayan nüfusa, bilhassa Boşnaklara yönelik soykırımın gerçekleştirildiği dönemdeki Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç'in davasında savcı olarak görev yapan Geoffrey Nice da İzetbegoviç'i çok geç harekete geçmekle suçluyor.

Söylediğine göre, kendisi İzetbegoviç'e iki kez yardım teklifinde bulunmuş, revizyon talebinin kabul edilmesini sağlayacak yeni bilgiler paylaşmayı teklif etmişti.

MLOSEVİÇ ve MLADİÇ'İN SAVAŞ ÖNCESİ KONUŞMALARI

Nice'ın en önemli delili Milosevic ile Mladic'in savaş döneminde ve Srebrenitsa'nın Sırp kontrolüne geçmeden bir gece öncesinde yaptıkları konuşmalar. Nice'ın söylediğine göre, bu deliller Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) himayesinde. Nice'ın özel bir televizyon kanalında İzetbegoviç hakkında yaptığı açıklamaların ardından, Uluslararası Lahey Mahkemesi'nde Milosevic'in soykırımdan sorumlu tutulmasına engel olan kişinin Nice olduğunu gösteren deliller ortaya çıktı.

ÜLKESİNİN KATLİAMDAKİ ROLÜNÜ SAKLAMAY AÇALIŞTI


Nice bunun yanı sıra Batı ülkelerini, özellikle Amerika, İngiltere ve Fransa'yı, Srebrenitsa'daki savunmasız Boşnakların başına geleceklerden önceden haberdar oldukları iddialarından aklamaya çalışmıştı. Lahey Mahkemesi'nin eski sözcüsü Florence Hartmann ise Nice'ın İngiliz İstihbarat Teşkilatı için çalıştığını ve kendi ülkesinin, Bosna-Hersek'teki büyük Sırp soykırımındaki rolünü saklamaya çalıştığını iddia etti.

ULUSLARARASI OYUNLARA ALET EDİLEN ÜLKE: BOSNA

Yukarıda anılan tüm bu bilgiler, Bosna'nın savaş yıllarından günümüze kadar uluslararası oyunlara alet edildiğini ve bu bahtsız ülkenin, Batının güçlü ülkelerinin siyasi çıkarlarının esiri olduğunu kanıtlar nitelikte. Uluslararası Adalet Divanı, önemsiz bir hukuki eksiği göz önünde bulundurarak korkunç bir soykırım için bir ülkeyi açıkça yargılamayı reddederek, büyük bir ayıpla, “uluslararası” hukuk tarihinin sayfalarındaki yerini aldı.

"İSLAM DİNİNE MENSUP İNSANLARI ÖLDÜRMEK CEZASIZ KALIYOR"


Bosna-Hersekli Müslümanlar, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kurulan söz konusu “uluslararası” organın bu kararının, Sırbistan ve diğer Batı ülkelerine, İslam dinine mensup insanları öldürmenin cezasız kaldığı mesajını vermiş olmasından endişeliler.

Avrupa'nın göbeğinde yaşayan Müslüman bir milletin tüm bu korkularına karşı, 54 Müslüman ülke de çaresiz durumda.