Avrupa Birliği (AB) Genişlemeden Sorumlu Eski Komiseri Gunter Verheugen, "Türkiye'nin Avrupa perspektifine ihtiyacı yok, Türkiye bir Avrupa ülkesi ve bunu hiç kimse sorgulayamaz." dedi.
Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu ve 26 ülkeden 187 katılımcının sunacakları bildirilerle darbeler düzeninin karanlıkta kalan yüzlerini ortaya çıkaracağı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nce The Green Park Kartepe Otel'de düzenlenen Kartepe Zirvesi'nde "Avrupa Birliği Felsefesi ve Demokrasinin Darbelere Karşı Korunma Refleksleri" başlıklı konuşma yapan Verheugen, Türkiye'nin güçlü ve derinden toplumsal değişiklikler yaşadığını dile getirerek, liberal ve laik taraflar arasında bazen sürtüşmeler yaşandığını ama bütününe bakıldığında Türk toplumunun geleneklerine bağlı güçlü bir kültüre sahip olduğunu aktardı.
"TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR TOPLUMA SAHİP"
Türkiye'nin Avrupa entegrasyon sürecine katılımının 1963 yılında başladığını anlatan Verheugen, "1999 Helsinki kararı dahil Türkiye ayrımcılığa maruz kaldı, diğer ülkeler aday ülke olarak kabul edilirken, Türkiye kabul edilmedi. 1999'da Helsinki'de yapılan toplantıda politik değişikliklerin yansımasını gördük. Kimi ülkelerde özellikle Almanya'da bir şeylerin değiştiğini gördük. Şunu belki bilmeyenleriniz olabilir, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye, Türkiye'nin Avrupa Birliğine ihtiyaç duyduğundan daha fazla ihtiyacı var." dedi.
"TÜRKİYE BİR AVRUPA ÜLKESİ VE BUNU HİÇ KİMSE SORGULAYAMAZ"
"Burada Türkiye için Avrupa perspektifini konuşmak aslında yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebilir." diyen Verheugen, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin Avrupa perspektifine ihtiyacı yok, Türkiye bir Avrupa ülkesi ve bunu hiç kimse sorgulayamaz. Türkiye'nin Avrupai bir bakış açısına ihtiyacı var diye kimse söyleyemez. Türkiye'nin Avrupa'ya ait olup olmadığını tartışmıyoruz zaten Türkiye Avrupa'nın bir parçası. Türkiye Avrupa Birliği'ni politik ve ekonomik açıdan daha da güçlendirir. Dolayısıyla Avrupa Birliği'ne tavsiyem şudur, Helsinki stratejisine geri dönülsün, Helsinki stratejisini yeniden güvenilir kılın ve net bir şekilde Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılımını belki olur belki olmaz şeklinde değil ama Avrupalıların da isteyeceği ve ihtiyaç olarak göreceği, bir öncelik olarak algılayacağı bir hale getirmektir, benim Avrupa Birliği'ne mesajım. Kısa vadede her iki tarafta da bir miktar yatışmaya ihtiyacımız var. Özellikle politik söylemleri bir miktar değiştirmeye ihtiyacımız var."