Filistinlilerin deyimiyle adı Mescid-i Aksa ile özdeşleşen iki murabıtadan (gönüllü kadın muhafız) biri olan 38 yaşındaki Huveys, 5 çocuk annesi olmasına rağmen İsrail polisine karşı gösterdiği cesur tavırlarıyla bölge halkı arasında adeta bir efsaneye dönüşmüş durumda.
İşgal altındaki Batı Şeria'nın El-Halil kentindeki El-Halil Üniversitesi Tefsir Anabilim Dalı'nda yüksek lisans yaptıktan sonra Mescid-i Aksa külliyesindeki kız okullarında tefsir dersi vermeye başlayan Huveys, Mescid-i Aksa'nın Müslümanların inancındaki ve kalbindeki yerinin bilinciyle hareket ettiğini dile getiriyor.
Huveys, İsrail polisinin ihlallerine sessiz kalmayarak, Harem-i Şerif'e baskın düzenleyen fanatik Yahudileri tekbirlerle protesto ettiği görüntülerle akıllara kazındı.
Defalarca İsrail polisi tarafından gözaltına alınan Huveys ve “dava” arkadaşı Hanadi el-Halavani, gözaltında tutuldukları süre boyunca işkenceye maruz kalmış, hakarete uğramış ve birçok kez Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılmış.
Mescid-i Aksa'daki görevlerinin yanı sıra Huveys ve arkadaşı Halavani, İsrail polisi tarafından Harem-i Şerif'ten uzaklaştırılan Filistinli kadın ve erkeklerle dayanışmak üzere, ilk defa 2015 yılında evlerinde pişirdikleri yemekleri bu şekilde kendileri gibi uzaklaştırılanlarla paylaşmaya başladı.
Bir yandan Harem-i Şerif'te oluşturulan ders halkalarında dini ilimler öğrenirken ve öğretirken, diğer yandan Yahudilerin baskınlarına karşı burada nöbet tutarak, baskınlara tepki gösteren iki murabıta 27 Şubat'ta 6 ay süreyle Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılma cezasına çarptırıldı.
Uzaklaştırma cezalarına rağmen Mescid-i Aksa'nın çevresinde faaliyetlerini sürdüren Huveys ile Halavani ve arkadaşları ramazan ayı boyunca da haftada iki defa evlerinde pişirdikleri Filistin'in geleneksel maklube, mendi ve yaprak sarması gibi yemeklerini yine Mescid-i Aksa “davası” için kutsal mabede en yakın noktada silahlı İsrail polislerinin gölgesinde, uzaklaştırılan Filistinlilerle paylaşıyor.
Daha önce AA muhabirinin röportaj talebine olumlu yanıt veren iki murabıtadan Halavani, röportajın yapılacağı perşembe günü İsrail polisince evine düzenlenen baskınla gözaltına alınırken, Huveys ile geriye kalan arkadaşları iftar sofrasını hazırlamak üzere Mescid-i Aksa'nın El-Esbat (Aslanlı) Kapısı ile Hutta Kapısı arasındaki alana gelerek adeta görev addettikleri hazırlıklarına başladı.
Huveys AA muhabirine yaptığı açıklamada, “barışçıl” direnişini sürdüreceğini, gözaltına alınmaktan çekinmediğini, Filistin ve Mescid-i Aksa davasını savunmaya devam edeceğini ifade etti.
Filistinlilerin beslenmesinde çok özel bir yeri olan “zeytin ve zeytinyağı” metaforunu hatırlatan Huveys, "Zeytin ve zeytinyağı var olduğu sürece Filistin mücadelemizi sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
İlk defa 2015'te Hanadi Halavani ile birlikte fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledikleri sırada özellikle Talmudik ayinler düzenlediği Harem-i Şerif'in doğu kısmında maklube ve yaprak sarması tencerelerini çevirdiğini belirten Huveys, daha sonra fanatik Yahudilerin çıkış yaptıkları Mescid-i Aksa'nın Silsile Kapısı önünde aynı faaliyeti yapmaya başladıklarını söyledi.
Huveys, İsrail polisinin kendilerini Silsile Kapısı'ndan kovduğunu ve Harem-i Şerif'in diğer kapılarında da aynı faaliyeti sürdürdükten sonra Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırma cezası aldıklarını hatırlatarak, “İşte El-Esbat ile Hutta arasındaki bu alan şimdilik en uygun toplanma alanımız haline geldi.” dedi.
Mescid-i Aksa'nın İsrail makamlarının “çirkin” ihlallerine maruz kaldığını vurgulayan Huveys, yemek konusunu ise “Bu bir eylemdir. Bu Mescid-i Aksa'nın bize ait olduğu ve burada kalmaya devam edeceğimizi ifade etme şeklidir. Mescid-i Aksa'yı zamansal ve mekânsal olarak bölmek istiyorlar. Biz de buna karşı mücadelemizi her şekilde sürdüreceğiz.” şeklinde açıkladı.
Arkadaşı Halavani'nin gözaltına alınması nedeniyle buruk bir atmosferde sofra hazırlayan Huveys, “İşgalciler Hanadi ile Hatice arasında ya da kadın ile erkek, yaşlı ile çocuk arasında fark gözetmiyor. Son günlerde çocukların Harem-i Şerif'in içinden gözaltına alındıklarına şahit olduk. İşte bugün de aynı işgalciler baskın düzenledikleri evini alt üst ettikten sonra Hanadi'yi gözaltına almışlar.” dedi.
Halavani'nin iftar için hazırladığı yemeği de aynı alana getirdiğini belirten Huveys, “Bu bizim mücadelemizin bir parçası. İşgal bizi mücadelemizden alıkoyamaz. Herhangi birimizden biri gözaltına alındığı zaman diğerimiz bu faaliyeti gerçekleştirecektir. İkimiz gözaltına alınsak bunu sürdürecek onlarca Filistinli var.” ifadelerini kullandı.
Huveys, bir davada şahısların önemli olmadığını, asıl olanın fikir, ilke ve inanç olduğunu vurgulayarak, "Mescid-i Aksa davası Hatice ya da Hanadi'ye bağlı değildir. Bilakis inancımızın bir parçası olan Mescid-i Aksa'ya sevgimize bağlıdır." dedi.
Filistin mutfağının gözde yemekleri maklube, mendi ve yaprak sarması tencerelerini silahlı İsrail polislerinin gölgesinde ters çeviren Huveys ve arkadaşları, ezan öncesi Mescid-i Aksa, Filistin, Kudüs ve Filistinli tutuklular ile İslam alemi için dua ettikten sonra ezanın okunmasıyla beraber yemekleri etrafta bulunan Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılan murabıtlara ikram etti.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.
Yahudiler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında sözde "Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu" iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor, Mescid-i Aksa'da kendilerinin de ibadet etme hakları olduğunu savunuyor.