Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, EBA'ya siber saldırıya ilişkin, "Bu saldırıların nereden, nasıl geldiğinin çok teknik ayrıntıları var ve onu istedim. Dünyanın çok farklı yerlerinden, çok teknik bir ayrıntı içerisinde açıklanması gereken bir konu." dedi.
Selçuk, CNN Türk'te katıldığı "Gece görüşü" programında eğitimde gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Selçuk, hem dışarıda hem de kendileri tarafından, okulların açılması halinde velilerin ne kadarının çocuğunu okula göndereceğine yönelik araştırmalar yapıldığını belirterek "40'lara yaklaşmıştı. Fakat Türkiye ortalaması yüzde 70'lerin üzerinde. Karadeniz ve benzeri bazı bölgelerde lokal olarak yüzde 90'ların üzerinde. Yani ilkokul 1'e gönderme oranı."
"Okullarda hijyen konusunda tüm hazırlıklar yapıldı mı?" sorusu üzerine Selçuk, 3 bin civarında denetmenin "okulun temiz belgesi" ile ilgili eğitim aldığını ifade etti. Selçuk, "Ama okulun öz denetimini daha çok önemsiyorum. Malzememiz var, kim istiyorsa. Sakın eksiğim vardı, alamadım, bulamadım... Kimse 'malzememiz yok' demesin, desinler gönderelim. Bir okulumuzda bir problem varsa il, ilçe yönetimi oraya müdahale ediyor. Eksiğimiz var mıdır? Vardır. Her zaman olabilir ama fotoğrafa baktığımızda yüzde 99'unun, büyük bir kısmının işlediği sistemde istisnai bir şeye bakıp 'okulların tamamı kirli' diyemeyiz." diye konuştu.
Selçuk, "Okuma yazmayı öğrenecek çocuklar için iki gün yüz yüze eğitim yeterli olacak mı?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Milli Eğitim Bakanı, Ziya öğretmen, bilim insanı olarak neyse onu söylüyorum. İki gün yetmez. Çok net söylüyorum 2 gün yetmez. Keşke hemen okulları açabilsek. Bizim sorumluluğumuz ne? Okulu açmak. Biz okulu açmak istiyoruz. Bizim asıl odaklandığımız yer burası. Okulları açtığımızda ne yapacağız? Buraya odaklandık. Ama dünyada ve Türkiye'de fiili durum var. Bize düşen sorumluluk nedir? Bunun da gereğini yap. Tam da onu yapıyoruz."
Çocukların okumayı öğrenmesine yönelik Selçuk, "Okumayla ilgili önemli olan şey okuduğunu anlama. Bizim üzerinde durduğumuz o. Yoksa okuma üstünde dursanız 2 aylık şeydir ve biz bunu yaparız. Veliler hiç endişe etmesin." değerlendirmesinde bulundu.
Selçuk, pandemi nedeniyle eğitimi yarıda kalan ve 2. sınıfa geçen öğrencilerin durumuna ilişkin bir soruya, "İlk çalışma onlarla ilgili olacak. Aslında bu çocuklarımız işin omurgasını aldılar. Fakat tekrar, alıştırma dediğimiz işlerde biraz eksik kaldılar. Şimdi onların bu eksiğini gidermek için de ilk sıralarda bu çocuklarımızı hemen okula almaya gayret ediyoruz." yanıtını verdi.
"Yüz yüze eğitimde 2. sınıflar ikinci sırada mı?" sorusu üzerine Selçuk, "Şu andaki çabamız o. En kısa zamanda. Önce gelenler küçük yaşlar." ifadesini kullandı. Selçuk, ikinci sınıf öğrencilerinin de seyreltilmiş eğitim alacağını belirtti.
"Kontrollü, aşama aşama, sınıf sınıf gidelim istiyoruz"
Selçuk, bazı Avrupa ülkelerinde okulların açıldığına dikkati çekerek "Bu da bir tercih. Türkiye ile benzer koşullara sahip ülkelerin yaptığı gibi tamamını hemen alalım istemiyoruz. Bunu Bakanlık olarak da istemiyoruz. Kontrollü, aşama aşama, sınıf sınıf gidelim istiyoruz. Herhangi bir risk istemiyoruz." değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye yüz yüze eğitime geçmekte biraz gecikti mi?" sorusu üzerine Selçuk, "Türkiye'nin şu anda 'gecikiyoruz' denilse de kontrollü gitmesi gerekir. Biz bunu yaparsak sonraki aşamalarındaki simülasyonlar, olası senaryolar eğer çok çok daha kötüleşecekse buna hiç girmeyelim." dedi.
Bakan Selçuk, AVM, park ve kafelerin açık olduğunun belirtilerek "Gençler için seyreltilmiş eğitim modeli sokaktaki hareketlilikten daha mı riskli?" sorusu üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
"Okullar dışarıya göre çok kontrollü. Okul dışında öğretmen denetimi, gözetimi olmadığı, okulların içindeki kurallar silsilesi bulunmadığı için sokaktan, tatil yerlerinden okul daha güvenli bir yer. Sürekli disiplin içerisinde gözlenen bir yer. Bu yüzden de okulların açılıp açılmamasını bu bakış açısından da görmek lazım."
"Bir seçenek sunmam lazım"
EBA televizyonunun her çocuğun buluştuğu ortak payda olduğunu ifade eden Selçuk, bazı evlerde birden fazla çocuk olması nedeniyle sürekli tekrarlar koyduklarını kaydetti.
Şu an kurulan EBA destek merkezinin sayısının 9 bini geçtiğinin altını çizen Selçuk, "Bu kadar kısa sürede bu kadar hızlı toparlanabilen bir öğretmen, okul, il ve ilçe yöneticileri camiası dünyada var mı bilmiyorum. 10 günün içinde 9 bin EBA destek merkezi açılabilir mi? Bu nasıl bir çabadır. Yaylalar, mezralar, uzak köyler operatörlerin altyapı yapmadığı yerler var. Benim bir altyapı kurmam zaten beklenmez. Ama o çocuklara da bir seçenek sunmam lazım." diye konuştu.
EBA destek merkezi sayısını 20 bine ulaştırmaya çalıştıklarını vurgulayan Selçuk, şunları kaydetti:
"Çocuğun evinde bilgisayar olmayabilir. 1,5 milyon civarında öğrencimizin bilgisayar ve internet paketi konusunda problemi var. 18 milyon öğrencimiz var. Aslında yüzde 90'ına, 16 milyona ulaşıyoruz zaten. Bunu EBA'dan, kayıttan biliyorum. Geri kalan kısmı için de çalışıyoruz. EBA destek merkezleri o çocuklarım için bir fırsattır. Bizim için esas olan televizyon.
Martta, salgının başında bizim 40 bin kişilik on-line kapasitemiz vardı. Bugün için 1 milyon 22 bin ve daha da artacak. 40 binden 1 milyona ne yaptık? Çalıştık, çalışıyoruz. Daha fazlasını yapacağız, hiç merak etmesinler. Dünya Bankasından 160 milyon dolarlık bir proje aldık. 1,5-2 sene içerisinde Türkiye'nin eğitimde büyük bir dijital platformu tamamlanmış olacak. Bugünkü problemlerimizi çok büyük ölçüde aşmış olacağız. Kişiselleştirme yani kişiye özel eğitim gelecek. Sadece okul içindeki eğitimden değil, okul dışı eğitimin yeni bir paradigması gelecek. Öğretmenler için bireysel olarak, kişisel olarak şunu istiyorum dediğinde o gelecek. Öğrenci, kişisel olarak matematiğin A kurundan değil, C kurundan başlamak istiyorum çünkü başardım, onu diyecek. Okulda şunu almak, okul dışında bunu almak istiyorum diyecek. Okul dışında bütün dünyanın da gidişatına da bağlı olarak karma bir yaklaşım. Ama esası yüz yüze eğitim oluşturuyor."
"Riski çok azaltıyoruz"
"Destekleme ve yetiştirme kurslarına giden 8. ve 12. sınıfların yüz yüze eğitime gitmeme" nedenlerine ilişkin bir soru üzerine Selçuk, şunları söyledi:
"Bilim Kurulunun raporları bulaş riskinin en yüksek olduğu grubu lise olarak görüyor. Dolayısıyla bizim en yüksek gruptan başlamamız biraz riskli. Fakat bu çocuklarımızın kaygısını azaltmak, ihtiyaçlarını karşılamak için ne yapıyoruz? 1 milyon civarında öğrencimiz destekleme yetiştirme kurslarına geliyor ve yüz yüze eğitim alıyor. Küçük gruplar halinde geliyorlar. Riski çok azaltıyoruz. Meslek liselerimizin atölye uygulamaları var. Onlar da ilk gelecek hususlardan bir tanesi. Özel eğitimde çocuklarımız var. Onları en erken düşünüyoruz. Sınıfları çok tenha. Araç gereçleri var özel çalıştıkları."
"Emin olduğumuz grupları peyderpey açacağız"
Bakan Selçuk, okulun velileri stabil hale getiren bir işlevi olduğuna işaret ederek okulun seyahat ve sosyal hareketliliği azalttığını söyledi. Selçuk, "Böyle baktığımızda tüm öğrencilerin gelmesinin avantajları da var, sadece dezavantaj olarak bakmamak lazım. Bu riski azalttıkça emin olduğumuz grupları peyderpey açacağız. 8. ve 12. sınıflara daha çok esnek davranıyoruz." şeklinde konuştu.
Çocukların tabletle çok zaman geçirmesiyle ilgili bir soruya Selçuk, "Daha önce ders dışı etkinlikler anlamında tabletle bir iştigal söz konusuydu. Ama şimdi dersle ilgili olduğu için 'aman yavrum al tabletine' dönüştük. Kullanım maksadı değişti, bu onunla ilgili. Ama bunda da orta yolu izlemek, abartmamak lazım." yanıtını verdi.
"Tekil, lokal olarak her zaman sorun olur"
Bakanlığın EBA ile ilgili "siber saldırı" açıklaması anımsatılarak "Bu saldırıyı kim yaptı?" sorusu üzerine Selçuk, şunları söyledi:
"İşin açıkçası salgın döneminde uzaktan eğitimin yapılması konusunu da öğreniyoruz. Yani veli, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı öğreniyor mu? Öğreniyor. Bizim de bilmediğimiz şeyler, eksiğimiz, yaşadığımız sorunlar var. Bunu halletmeye çalışıyoruz. Dünyada belli başlı ilk 40 ülkeyi sayın ve baktığınızda 5, 6 tanesi bu konuda gerçekten bir yol almış. Türkiye de var bunun içinde. Şimdi biz bunu yapmasak, bu sorun olarak konuşulmayacak mıydı? Yapmasaydık, 'televizyon var' deyip çekilseydik. Hayır yapacağız. Sorun da çıkabilir. Biz buna 'çökme' de demiyoruz. Bugün çalışıyor mu, dün çalışıyor muydu? Evet bir sıkıntı var mıydı yok. Tekil, lokal olarak her zaman sorun olur, ileride de olur. Hiçbir sorun olmayacak diye bir garanti ben veremem.
Efendim Twitter'da şöyle bir şey oldu, saatlerce kapalı kaldı, ulaşılamadı, şu oldu...Olur mu? Olur. Peki EBA'dan da olur mu? Olur. Bundan sonra olur mu? Yine olur. Ama bunun olmaması için gayretimiz. Bu saldırıların nereden nasıl geldiğinin çok teknik ayrıntıları var ve ben onu istedim."
"Nereden geldiği öğrenildi mi?" sorusuna Selçuk, "Tabii öğrenildi" karşılığını verdi.
Selçuk, şunları ifade etti:
"Dünyanın çok farklı yerlerinden, çok teknik bir ayrıntı içerisinde açıklanması gereken bir konu. Önemli olan bizim kendimizi korumaya çalışmamız ve ilgili kuruluşlarla da görüşmeler, toplantılar yaptık tedbirlerimizi daha da artırmak anlamında. Çocuklarımızın bilgilerinin güvenli bir şekilde tutulması ve bizim sistemimizin kesintiye uğramaması için. Elbette birçok bölgede bazen internet yavaşlayabilir veya başka sorunlar olabilir. Bekleme zamanı diyelim 3 saniye olmaz da 10, 15 saniye olur bazen. Bu birinci sınıfların başladığı, yeni uygulamanın ilk başladığı salı günü birden bire yüz binlerce kişi aynı anda girdi. Yoksa tedrici olarak belirli saat aralıklarında belirli sınıfların girmesini tabii kendi programımıza göre bekliyoruz. Ama bu programın dışında da bir yüklenme oldu. Tabii bir taraftan saldırılar, DDoS ataklar vesaire. Hepsi bir araya geldi ve böyle bir şey oldu. Kısa sürede öğleden sonra bunu çözmüştük."
Başka bir soruya da Selçuk, "EBA'da bir problem oluştu. Buna niye sevinilir, bundan niye mutlu olunur? Onu da anlamıyorum. Alanım psikoloji ama anlamıyorum. Biz bunu çözeriz merak etmeyin, birkaç saat içinde kalmaz. İleride bir problem olur mu? Olabilir ama biz bunu çözeriz, bunun peşindeyiz, geliştirmeye çalışıyoruz. İnternet mimarisi açısından dünyanın çeşitli ülkelerindeki uzmanların farklı önerileri de oluyor. Onları da yaptıkça iş daha kolaylaşacak." şeklinde konuştu.
"Türkiye uzaktan eğitimde dünyada en az ilk 10'un içinde"
Uzaktan eğitimle ilgili "Sistem 18 milyon insanın girmesine müsait değil" ya da "Neden gerekli altyapı 6 aydır oluşturulmadı" gibi eleştirilerin olduğunun hatırlatılması ve bununla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Selçuk, bunun hemen yapılabilen bir şey olmadığını, tüm ülkedeki server altyapısı ile ilgili bir uzmanlık alanı olduğunu söyledi. Selçuk, bu konuda Türkiye'nin bant genişliğinin önemli olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Bunun ötesinde operatörlerle ilgili bir konu var. Bizim bazı verilerimiz, bir cloud (bulut) sisteminden dolayı başka ülkelerden dolanarak geliyor yani başka ülkelerle de ilgili. Çünkü Türkiye'de Amazon gibi bir bulut sistemi yok. Bundan dolayı da bazı dolaşımlar da söz konusu. O dolaşımların mimarisinin yeniden yapılandırılması söz konusu ama bu konunun uzmanı olmayan kişilerin yaptığı yorumlar, beni sadece gülümsetiyor."
Uzaktan eğitimdeki başarısı açısından Türkiye'nin dünyada kaçıncı sırada olduğunun sorulması üzerine Selçuk, bunun televizyon, canlı ders kapasitesi, öğretmen eğitimi, verilen hizmetler, HES sistemi ile salgının kontrol edilmesi gibi birçok farklı parametresi olduğunu, tüm bunlar değerlendirildiğinde Türkiye'nin dünyada en az ilk 10'un içinde olduğunu söyledi.
Selçuk, HES sistemi ile salgının nasıl kontrol edildiğine ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Bir öğrencimizin ailesinde, çevresinde herhangi bir temaslı ya da pozitif varsa biz onu derhal alıyoruz, okul müdürünün cep telefonuna geliyor. Diyelim ki servis şoföründe ya da onun çevresinde var, çocuğun servise bindiği diğer çocukta var, o da geliyor. Bir çocuk yüz yüze eğitime geldi ve okul müdürünün telefonuna bir çocuğumuzla ilgili bilgi geldi. Bu bilgi geldiğinde, okulun bir Kovid kurulu var, bu kurul derhal harekete geçiyor ve öğrencimizi okullarda hazırladığımız özel bir odaya alıyorlar. Bu odada çocuğumuz öğretmen nezaretinde bekliyor ve ailesine ve ilgili sağlık kuruluşuna haber veriyoruz, onlar da geliyor. Ondan sonra o sınıfla ilgili temaslılık her neyse o sınıf 14 gün uzaktan eğitime davet ediliyor."
"Önümüzdeki günlerde Kızılayın bir çalışması olacak"
Uzaktan eğitim görecek ihtiyaç sahibi öğrenciler için başlatılan "Askıda Tablet ve TV" gibi kampanyalarla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Selçuk, Türk milletinin herhangi bir afet durumunda ya da ihtiyaç halinde hemen organize olduğunu, bunun da çok güzel bir haslet olduğunu söyledi. Bunları takdirle izlediklerini ancak asıl vazifenin Milli Eğitim Bakanlığının olduğuna işaret eden Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Toplumun bu tür bir desteği olursa ne olur? Çok sayıda okul yapan, bağış yapan hayırseverimiz var ve salgından önce de vardı. Bizim okullarımızın önemli bir desteğini hayırseverler yapmıştır. Dolayısıyla bu bizim zaten bir geleneğin içinde sürdürdüğümüz bir şey. Şimdi de çeşitli belediyelerimiz, dün mesela Gaziantep Belediyesi 60 bin tabletten söz etti, Konya Belediyesi 10 bin tabletten söz etti. Önümüzdeki günlerde Kızılayın bir çalışması olacak. Oraya da halkımızın katılımıyla ilgili süreç elbette kim isterse gönüllü olursa yapabilir."
"'İzlemesem de olur' demeleri halinde gerçekten sorun yaşarlar"
Bakan Selçuk, Eğitim Sen Uzaktan Eğitim Çalıştayı Sonuç Raporu'na göre, uzaktan eğitim sürecindeki öğrencilerin yüzde 70'ten fazlasının sadece dinleyici konumunda kaldığının görüldüğü, bununla ilgili yorumunun sorulması üzerine Selçuk, bunun yüz yüze eğitimde de aynı olduğunu, bazı çocukların daha atak davranırken, bazılarının sadece dersi dinlediğini, on-line için de aynı durumun söz konusu olduğunu söyledi.
Bakan Selçuk, uzaktan eğitim sürecinde sınav sisteminin detaylarını da paylaştı. Sınavların yüz yüze olacağını, öğrencilerin belli saatlerde okulda sınava gireceğini anlatan Selçuk, "Okullarda yöneticilerimiz bu sınavları nasıl yapıyorsa öyle yapacaklar yani merkezi bir sınav yapmayacağız. Bu çok kısa süre içinde, hemen önümüzdeki hafta içerisinde belli olur." dedi.
Geçen dönem öğrencilerin ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını, bu yüzden öğrencilere "Haydi sınava" demenin doğru olmadığını düşündüklerini aktaran Selçuk, "Ama bu rahatlığın aynı şekilde devam etmesini de doğru bulmuyoruz. Çocuklarımıza şunu rahatlıkla söyleyebilirim, okullarında sınav olacakları ve müfredattan sorumlu oldukları için, 'İzlemesem de olur', 'Boş versem de olur' demeleri halinde bu sınavlarda gerçekten sorun yaşarlar. EBA Televizyonu'nu kaçırmasınlar.'" diye konuştu.
Bazı özel okullarda, belirlenen öğrenciler dışındakilere yüz yüze eğitim verilmesinin, kesilen cezanın ödenmesine de razı olunmasının sorulması üzerine Selçuk, "Eğer herhangi bir okul, diyelim ki ilkokul 3-4-5-6-7 bu sınıflarla ilgili yüz yüze günlük bir eğitim yapıyorsa kesinlikle bir cezai müeyyide söz konusu." dedi.
Selçuk, böyle bir duruma asla onay vermeyeceklerini, bunun ülke için alınan ortak bir karar olduğunu vurgulayarak bazı okulların bu tür bir işleme tevessül etmesinin izleme alanları içinde olduğunu ifade etti. Bunun maddi bir cezası olduğu aktaran Selçuk, hangi kuralın ihlal edildiğine bağlı olarak, okulun kapanmasına kadar giden bir sürecin de olabileceğini kaydetti.
"Çocuklarımıza zarar veren bir durumda duyarsız kalmamız söz konusu olmamalı"
Bazı okullarda uzun süreli ders işlenmesi konusunda bir rekabetin olduğu, bununla ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine Selçuk, bunun çocuğa zarar veren bir şey olduğunu, çocuk üzerinden rekabetin söz konusu olamayacağını vurguladı.
Selçuk, "Bunun bir yaptırımı var mı ve denetime tabi olacak mı?" sorusuna, "Eğitimle ilgili bir konuya ceza üzerinden bakmıyoruz ama bu kurumsal bir şey ve bunun bir yaptırımı var. Çocuklarımıza zarar veren bir durumda bizim duyarsız kalmamız söz konusu olmamalı." cevabını verdi.
"Meslek liselerinde yüz yüze takvimle ilgili neler açıklayabilirsiniz. Eğer her şey yolunda giderse, Bilim Kurulu, Sağlık Bakanlığı, Kabine Toplantısı tamam derse 2'nci sınıflarla birlikte meslek liselerine yüz yüze eğitimde öncelik mi verilecek" sorusu üzerine Selçuk, atölye derslerinin bir an önce başlamasını arzuladıklarını söyledi.
Bakan Selçuk, atölyelerin az sayıda öğrencinin bulunduğu geniş yerler olduğuna işaret ederek kontrolü sağlayabileceklerini, bununla ilgili raporları da Sağlık Bakanlığı ile paylaştıklarını aktardı.
Eğitim Şurası'nın neden toplanmadığı sorusu üzerine Selçuk, "Bu yıl için öyle bir kararımız alınmıştı, hazırlığımız da tamamdı. Sonra dedik ki salgınla birlikte 'Acaba dijital mi yapsak?', sonra 'Bu birkaç aya geçecek bekleyelim' ama bu birkaç aya geçmedi, '2021'in içinde nasıl yapılabilir'e döndük yani bu hep önümüzde, masamızda." ifadelerini kullandı.
Selçuk, öğretmen atamaları ile ilgili de bilgiler paylaştı. İmkanlar ölçüsünde daha fazla öğretmeni nasıl alabileceklerini düşündüklerini vurgulayan Selçuk, eylül ayında 40 bin atamanın da yapıldığını hatırlattı.
Açılan #60binatama etiketinin sorulması üzerine Selçuk, 2020'de yeni bir atama yapılmayacağını, 2021 için de çalışmalarının sürdüğünü söyledi.
31 Ağustos-18 Eylül telafi eğitimiyle ilgili ücretlerin ödenip ödenmeyeceği sorusunda ise Selçuk, "Nasıl bir yanlış anlaşılma oldu bilmiyorum ama kesinlikle ödenecek çok çok rahat olsunlar." cevabını verdi.
Öğretmenlerin çok zor şartlarda çalıştığına işaret eden Selçuk, onların gayretlerini görmezden gelerek böyle bir sorunun ortaya çıkmasına asla müsaade etmeyeceklerini bildirdi.