Milli Eğitim Bakanlığınca 1 Mart pazartesi günü Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nda yapılacak değerlendirmeler neticesinde valilik il hıfzıssıhha kurullarınca "yerinde karar" uygulamasına bağlı olarak eğitim öğretim faaliyetlerine devam edileceği açıklanmıştı.
Salgının başlangıcında dağınıklığa yol açabilecek karar yerine önce merkezi kararların alındığına işaret eden Selçuk, "Önümüzdeki süreç, yerinde kararın artık yaygınlaşma dönemine geldi. Önce il bazında bakılacak, ilçe bazında valiler, il hıfzıssıhha kurulu marifetiyle karar verecek." dedi.
İllerde yüz yüze eğitimle ilgili kararların nasıl verileceğine ilişkin detaylar veren Bakan Selçuk, ayrıntıların pazartesi günü Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nde görüşüleceğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Genel fotoğraf şu: Her hafta Sağlık Bakanlığı, şehir bazında son 7 günde 100 binde görülen vaka sayısını açıklayacak ve düşükten çok yükseğe kadar 4 basamakta ayrılmış olan risk gruplarının hangisinde hangi şehirlerin bulunduğu belirlenmiş olacak ve buna göre o şehrin valisi ve il hıfzıssıhha kurulu o şehirde okulları açmak ya da kapatmak üzerine bir karar alabilecek. Bir kar tatili olduğunda merkezi bir karar alıyor muyuz? Almıyoruz bakanlık olarak. O ilin valisi karar alıyor ve ilan ediyor. Burada da yerinde karardan kasıt bu. Önümüzdeki haftadan itibaren süreç bu şekilde işleyecek."
Sınavlar Yüz Yüze Mi Yapılacak?
Çocukların geleceğe dönük yapmaları gereken ödevlerin bulunduğunu vurgulayan Selçuk, şunları kaydetti:
"Eylülün ortasında okul açıldı, 1 Kasım'a kadar konu ne kadar olur? Eylül, ekim... Bu kadar konudan karne notu vermek istiyoruz. Karne notunu verirken aslında çocukları izliyoruz da... Lise öğrencilerinin yüzde 40'ı da sınava girdi, yüzde 60'ı kaldı. Onlarla ilgili yerinde karara bağlı olarak örneğin 'şu ilde çok yüksek risk olduğu için okullar açılmayacak' denildiğinde o ilde zaten sınav olmayacak, yani risk varsa sınav ertelenecek, sonraki haftalarda olacak. Bu yüzden biz okulların çok kontrollü olduğunu biliyoruz, okulların denetlendiğini biliyoruz. Okulum Temiz Belgesi ile her okulun risk değerlendirmesinin yapıldığını ve bizim ciddi miktarda okulumuzda alınması gereken önlemler olduğunu gördük ve bunları da aldık. Bu sınavların yapılması için ortam müsait. Eğer sınav varsa, çocuklar hiç bırakmıyorlar, canlı ders sayısı artıyor ama hiç sınav yok derseniz bu sefer düşüyor. Lise birinci sınıftaki çocuk lise ikiye gidecek, lise birde eksiği olan çocuk lise ikiyi yapamayacak, bu zincirleme devam ediyor. Çocukların en az yarısı 'lütfen sınav olsun, biz çalıştık, hazırlandık, bizim çalışmamızın karşılığı olmalı' diye ısrarla bize bir tepkide bulunuyorlar." (AA)