Sosyal yardım alan ailelerin çocuklarına anaokulu desteği
Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıkları arasında, sosyal yardımlardan yararlanan hanelerde 3-5 yaş aralığındaki çocukların anaokulu ücretlerinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca karşılanmasını içeren protokol imzalandı.

Oluşturma Tarihi: 2022-05-18 14:00:25

Güncelleme Tarihi: 2022-05-18 14:00:25

Mehmet Meto Anaokulu bahçesinde düzenlenen "Okul Öncesi Eğitim Alan Çocukların Desteklenmesi Protokolü"nün imza törenine, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ile Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer katıldı.

Protokolün, çocukların üstün yararını gözeten, onların okullaşmaya dönük ilk adımlarını destekleyen ve güçlendiren bir içeriğe sahip olduğunu belirten Yanık, şöyle konuştu:

"Attığımız bu adımlar, hiç şüphesiz daha müreffeh, huzurlu ve güçlü bir toplum olma yönünde karşılığını fazlasıyla bulacaktır. İnsana yatırım yapmadan, insanın fiziksel, biyolojik, eğitsel, duygusal ihtiyaçlarını temin etmeden ve onu geleceğe hazırlamadan yaptığınız her türlü teknik ve teorik çalışma havada kalıyor. Dolayısıyla biz bu anlamda özellikle çocuklarımız için yapılan her çalışmayı çok önemsiyoruz. Biz kendi çalışmalarımızda bu anlamda insan yetiştirmek ve topluma, insanlığa fayda üretecek insan yetiştirmek temelinde hareket ediyoruz."

- "Bu alanda hizmetler üretmeye devam ediyoruz"

Bakan Yanık, çocukları ilköğretime hazırlayan, evdeki eğitim ve yetişme olanaklarını destekleyen, dil ve sosyal açıdan var olan eşitsizlikleri erken dönemde ortadan kaldırmayı hedefleyen anaokullarının, BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında da yer aldığını anımsatarak şunları kaydetti:

"Okul öncesi eğitimin çocukların bilişsel ve ruhsal eğitimleri, gelişmeleri için son derece önemli olduğunun farkındayız. Her ne olursa olsun birtakım yan sebepler olmakla beraber asıl sebep çocukların bir an önce okullaşma ve kendi gelişim süreçlerini başlatmaları olduğunu biliyoruz ve buradan hareketle bu çalışmaları sürdürüyoruz. 3 ila 5 yaş arasındaki çocukların zeka ve beceri gelişimi için olduğu kadar, sosyalleşme, birlikte hareket etme, paylaşma, dayanışma, fedakarlık gibi meziyetlerin edinilmesinde de anaokulu eğitiminin bir fark yarattığını tespit etmek mümkün. Eğitimin oyunla buluşturulup desteklendiği bu dönem, kişiliğin şekillenmesi, öğrenme merakının ve hazzının geliştirilmesi açısından da en hassas evre olarak sayılıyor.

Bakanlık olarak sahadaki bu gerekliliği görerek Sayın Cumhurbaşkanımızın da tensipleriyle bu alanda çalışmalar, hizmetler üretmeye devam ediyoruz. Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz uhdesinde hem kurum bakımına, devlet korumasına aldığımız çocuklarımızın hem koruyucu aile yanındaki çocuklarımızın hem de özel anaokulları, kreşler üzerinden çocukların okul öncesi dönemlerinin de doğru yönetilmesi, doğru planlanması için aralıksız çalışmalarımız devam ediyor."

- Anaokulu ücretini Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ödeyecek

Okul Öncesi Eğitim Alan Çocukların Desteklenmesi Protokolü kapsamındaki destekten sosyal yardımlardan yararlanan hanelerdeki 3-5 yaş aralığında çocuğu olan tüm ailelerin faydalanabileceğini vurgulayan Yanık, şu bilgileri verdi:

"Ailelerimiz çocuklarını resmi bir anaokulu ya da ana sınıfına kayıt ettirdikleri takdirde, ilgili okula ödemekle mükellef oldukları ücret, Bakanlığımız tarafından, Milli Eğitim Bakanlığımıza doğrudan ödenecek. Ailelerimizin herhangi bir işlem yapmasına gerek kalmayacak. Ailelerimizin yapması gereken tek şey var; çocuklarını anaokuluna kaydettirmek. Sonrasını iki bakanlığımız organize edecek. Bilgileri aldıktan sonra ödemelerini bakanlıklar arasında gerçekleştireceğiz ve çocuklarımız okul öncesi eğitimden mahrum kalmamış olacak. Yaklaşık 1 milyon çocuğumuzun destekten faydalanmasını öngörüyoruz. Buna göre bütün programlarımızı yaptık. Yıllık maliyeti de yaklaşık 500 milyon lira olacak. Biz bu hususta da bütün hazırlıklarımızı tamamladık, inşallah yararlanmak isteyen bütün ailelerimize bu anlamda destek vermiş olacağız."

Sosyal devlet vizyonlarının toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik her türlü tedbiri almayı kendilerine şart koştuğunu anlatan Yanık, Bakanlık olarak dezavantajlı hanelerin çocukları için yürüttükleri koruyucu ve destekleyici nitelikteki çalışmalar içinde eğitimin en önemli başlıklardan biri olduğunu söyledi.

Bakan Yanık, eğitime erişimde anaokulu destek programlarının çocukların geleceğine yönelik yatırımları arasında başı çekenlerden birisi haline geleceğini dile getirerek, "Bunun yanı sıra halihazırda sürdürmekte olduğumuz eğitim destekleriyle de ülkemizin sosyal kalkınması açısından önemli bir sorumluluğu yerine getiriyoruz. Şartlı Eğitim Yardımı, Ücretsiz Ders Kitabı Yardımı, Eğitim Materyali Yardımı, Öğrenci Barınma-Taşıma-Yemek Yardımı gibi programlarla çocuklarımızı eğitime teşvik ediyor, eğitim hayatından kopmalarının önüne geçmeye çalışıyoruz." dedi.

- "Okul öncesi eğitime erişimi artırmaya yoğunlaştık"

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ise Türkiye'de tüm eğitim kademelerinde okullaşma oranlarının son 20 yılda gelişmiş ülkelerin okullaşma oranlarına ulaştığını ifade etti.

Okul öncesinde daha önce yüzde 11 olan okullaşma oranlarının yüzde 92 seviyesine ulaştığını aktaran Özer, diğer kademelerde de bu oranların yükseldiğine dikkati çekti.

Kız çocukların okullara erişiminin cumhuriyet tarihinde ilk kez erkek çocukların okullara erişimini geçtiğine işaret eden Özer, bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığının en büyük destekçisinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olduğunu vurguladı.

Özellikle şartlı eğitim yardımları, diğer sosyal hizmetler ile fonların dezavantajlı kesimlerin eğitime erişimini kolaylaştırdığını belirten Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülkemizde eğitimde fırsat eşitliğinin geçmişte olmadığı kadar güçlü olabilmesini sağladık. Milli Eğitim Bakanlığı olarak yeni dönemde eğitim politikası olarak gelişme alanı olarak belirlediğimiz okul öncesi eğitime erişimi artırmaya yoğunlaştık. Tüm bilimsel literatürün de ortaya koyduğu gibi okul öncesi eğitim politikası ekonomik maliyeti, yatırımı en düşük olmasına rağmen uzun vadeli getirisi en yüksek eğitim politikasına karşılık gelmektedir.

Daha önce 2. Dünya Savaşı'ndan sonra istihdamla ilişkili şekilde ebeveynlerin çocuklarını bırakacakları mekan olarak tasarlanan, daha sonra içeriği doldurulan okul öncesi eğitim, artık istihdamın ötesinde sadece akademik başarıya olan olumlu etkileri değil bilişsel olmayan becerilere olan etkileri nedeniyle de tüm gelişmiş ülkelerin tüm çocuklarını göndermek istedikleri, okullaşma oranlarını artırmak istedikleri bir eğitim kademesine dönüşmüştür. Bizim için de bu çok kıymetlidir. Çünkü okul öncesi eğitimin önündeki erişim engelleri, daha sonraki eğitimin ilerleyen kademelerinde önümüze okullar arası başarı farkı olarak, yani eğitimde fırsat eşitliğini zedeleyen bir enstrüman olarak karşımıza çıkmaktadır."

- "İstanbul'da bu 150 bağımsız anaokulunun açılışını yapacağız"

Bakan Özer, yeni dönemde eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek istediklerinin altını çizerek şunları kaydetti:

"Çünkü Türkiye, son 19 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde eğitime erişim sorununu çözdü, şimdi hedef; artık tüm çocuklarımızın en nitelikli eğitimini sağlayabilmek ve okullar arası imkan farklılıklarını azaltmak. Bu amaç için Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayesinde 40 bin ana sınıfı ve 3 bin anaokulu açmak için yola çıktık. Bu projeyi başlatana kadar 81 ilde sadece 2 bin 872 bağımsız anaokulunun var olduğunu göz önüne alırsanız ne kadar büyük bir projeye başladığımızı takdir edersiniz. Bakanlığımızın ekibiyle 81 ildeki tüm arkadaşlarımızla el ele vererek seferber olduk ve şu ana kadar 150 bağımsız anaokulunu hizmete açtık ve inşallah bu ayın sonunda Emine Erdoğan'ın katılımıyla İstanbul'da bu 150 bağımsız anaokulunun açılışını yapacağız."

Bu süreçte 8 bin 500 yeni ana sınıfını da hizmete aldıklarını bildiren Özer, "Projeye başlarken yüzde 78 olan 5 yaştaki okullaşma oranının bugün gururla ve mutlu bir şekilde yüzde 92'ye çıktığını ifade edebiliyoruz. İnşallah 2022'nin sonunda bu rakamı yüzde 100'e ulaştıracağız." diye konuştu.

Özellikle nüfusu seyrek olan köy okullarında, ana sınıfı açılması gerekli olan 10 öğrenci kriterini 5'e düşürdüklerinin altını çizen Özer, "Sadece yönetmelik değişikliği, 12 bin yavrumuzun ana sınıfı ile buluşmasını sağladı." dedi.

Son dönemin en önemli projesini hayata geçirmek için diğer bakanlıklarla birlikte iş birliklerine devam ettiklerini anlatan Özer, bugün imzalanan protokolün de bu iş birliğinin güzel bir neticesi olduğunu vurguladı.

Bakan Özer, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sosyal hizmetlerinden herhangi birinden yararlanan bir ailenin çocuğu okul öncesi eğitime kayıt yaptırdığında devlet desteği sağlanacağını belirterek, "Bu destekle 1 milyon çocuğumuzu okul öncesi eğitime eriştirmek için yola çıkmış bulunuyoruz." ifadesini kullandı.

Protokol kapsamında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sosyal yardımlarından herhangi birinden faydalanan ailelerin okul öncesi eğitim kademesinde olan ve resmi okullara devam eden çocukları için devlet desteği verilecek. Bu kaynaklar, çocukların beslenme, öz bakım ve eğitim materyallerinin temini noktasında kullanılarak okul öncesi eğitim süreçleri desteklenecek.

Böylece hem ailelerin üzerindeki maddi yükün hafifletilmesi hem okul öncesi eğitime erişimin artırılması hem de uzun vadede eğitimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi amaçlanıyor.