Yurt sorunu bu yıl neden bu kadar arttı?
Prof. Dr. Kürşad Zorlu, yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte gündemdeki üniversite öğrencilerini ilgilendiren yurt sorununu değerlendirdi

Oluşturma Tarihi: 2021-09-24 00:59:06

Güncelleme Tarihi: 2021-09-24 00:59:06

Prof. Dr. Zorlu'nun “Yurt sorunu bu yıl neden bu kadar arttı?” başlıklı yazısı

Öğrencilerin yurt ve barınma konusu milyonlarca öğrenciyi ve haliyle onların ailelerini yakından ilgilendiriyor. Özellikle salgın döneminde ağırlaşan ekonomik sorunlar ve düşen alım gücü sorunu daha da görünür ve hissedilir hale getirdi.

Öyle ki bakanlıkça dün il müdürlüklerine gönderilen yazıda daha önce kimi öğrencilerin Covid 19'a yakalanma ihtimaline karşı boş tutulan odaların da sıralamadaki öğrencilere sunulması istendi. Buna göre 100 yataktan aşağı yerlerde 2 ve 100 üzerinde olan yerlerde de 4 ‘er oda olası karantina için boş bırakılacaktı. Öğrenciler bu yolla evlerine gönderilmemiş ve orada karantinaya alınmış olacaktı.

Tabii sorun artınca şimdi bu odalar da dahil edildi. 720 bin dolayında yatak kapasitesi olduğu düşünülünce epey bir oda ve yatak sayısına denk geliyor.

Peki şimdi o kaygı ve önlem ihtiyacı nasıl karşılanacak? Yani vaka çıkan semptomlu öğrenciler ne olacak? Bu kez evlerine mi gönderilecek? Doğrusu bir yönergeye ulaşamadım.

Bir de gözden kaçan özel yetenek sınavıyla (Beden Eğitim, Görsel Sanatlar, Tiyatro Resim vb) yerleşen öğrenciler. Onlar henüz yerleşmediği için yurt başvuruları da alınmamış durumda. Onların da başvuruları eklenecek.

Yeni yurt yapmaktan başka köklü bir çözümü yok bu işin...

Şimdi rakamlara şöyle bir bakalım.

Gençlik ve Spor Bakanlığı yurtları; 2002 yılında 77 il ve 59 ilçede toplam 190 yurtta 182 bin 258 yatak sayısı ile hizmet verirken; bugün 81 ilde 245 ilçede 768 yurtta 720.755 yatak sayısı ile hizmet veriyor. Odalardaki koşulların yıllar içerisinde olumlu bir biçimde değiştiğini söylemek mümkün. Bununla birlikte aynı dönemler itibarıyla 2002'de üniversitelerde örgün öğretimde okuyan öğrenci sayısı 1.656.018 iken; 2021'de 3.801.394'e çıkmış. Bu rakamlara göre 2002'de yatak sayısının toplam öğrenci sayısına oranı %11 iken 2021'de bu oranın %18 düzeyinde olduğu görülüyor.

Ancak burada esas olan Bakanlık yurtlarında barınmak için yapılan müracaatın yeterli ölçüde karşılanabilmesidir. Aşağıdaki tabloda yer alan rakamlara ulaşabildim. Aslında belirli bir süre içerisinde öğrenci tercihlerine de dayalı olarak ilke yerleştirme sonrası sırada bekleyen öğrencilerden ciddi sayıda yerleşme olduğu görülüyor. Fakat bu kez insanların alım gücü ve imkanları çok sınırlanmış durumda. Özel yurt fiyatları ve ev kiraları gelirdeki artışın çok üzerinde zam görüyor. Bu sebeple veliler hem daha çok devlet yurduna yoğunlaşıyor hem de özel yurtlarda ya da evlere çıkan öğrenci sayıları düşüyor.

Asıl önemlisi kimse unutmasın bu ülke bir 15 Temmuz gördü. Yurt ve barınma konusunda devletin gözetiminden çıkan ya da bizzat devlet imkanlarını kullanarak kendilerine alan açan yapılanmaların bu ülkeye büyük zararlar verdiğini millet olarak nasıl tecrübe ettiğimiz gerçeği ortada. Aileler çocuklarını benzer bir kaygıyla artık daha yoğun biçimde devlet yurduna vermek istiyor. Ve haklılar... Sonuna kadar haklılar...

2021-2022 eğitim-öğretim döneminde ise salgın sebebiyle bir önceki dönem üniversiteler yüz yüze eğitim vermemiş ve yurtlarda açılmamıştı. Bir anlamda bu yıl iki katı başvuru geldiği söylenebilir. Ancak o yıllara dahil olan sınıflar da mezun oldular ve yurtlardan ayrıldılar. Dolayısıyla bu durumun ortaya çıkan yoğunlaşma için tek neden olması beklenemez. Yukarıdaki sebepler daha güçlü gözüküyor yoğunlaşmada...

Beslenme yardımına gelince ülke genelinde yurtlarda barınan 720.755 öğrenciye karşılıksız; sabah kahvaltısı için 6 TL, akşam yemeği için 13 TL, yani aylık 570 TL beslenme yardımı yapılıyor. Burslarda ise 2021 yılında 449.355 öğrenciye burs, 1.000.032 öğrenciye kredi verilmekte. Sınavda ilk 100'e giren öğrencilere normal burs tutarı olan 650 TL'nin üç katı 1.950 TL burs verilmektedir.

Şimdi sorunu hiç yokmuş gibi görmek yerine artan öğrenci sayısı ve dağılımına göre yeniden planlanması ve düzenlenmesi gerekiyor. Örneğin bir ilçede bir yurt binası kapatılıyor ancak ertesi yıl oradaki bölümlerin doluluk oranı çok yüksek sayılara çıkabiliyor. Bu şekilde çok sayıda örnek olduğunu biliyorum. Ya da İstanbul, Ankara, Adana gibi büyükşehirlerdeki yoğunlaşmaya göre bina ve yatak sayısının hızla eklenmesi şart gözüküyor. Devletin buna imkanı mı yok? Elbette fazlasıyla var. Yeter ki doğru planlama ile hayata geçirilebilsin.

Habertürk