Dolar

36,3190

Euro

37,9799

Altın

3.448,95

Bist

9.802,32

Dolar

36,3190

Euro

37,9799

Altın

3.448,95

Bist

9.802,32

Dolar

36,3190

Euro

37,9799

Altın

3.448,95

Bist

9.802,32

'75 milyon Türk, İngiltere'ye gelecek dediler...' Brexit, pahalıya patladı!

Londra Ekonomi ve Siyasal Bilimler Okulu (LSE) Avrupa Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Iain Begg, 5 yıl önce Avrupa Birliği'nden (AB) çıkan İngiltere'nin ekonomi ve göç alanında beklediğini bulamadığını söyledi.

3 Hafta Önce Güncellendi

2025-01-30 14:31:19

'75 milyon Türk, İngiltere'ye gelecek dediler...' Brexit, pahalıya patladı!

İngiltere'nin AB'den ayrılması (Brexit), marjinal gruplar tarafından 1990'lardan başlayarak dile getirilen bir düşünceyken, 2008 küresel ekonomik krizi, bu düşüncenin ana akım siyasiler tarafından da ifade edilmesine neden oldu.

Britain (Britanya) ve Exit (Çıkış) kelimelerinden türetilen "Brexit" ifadesi ise ilk kez Britanya'nın Nüfuzu (British Influence) isimli düşünce kuruluşunun eski başkanlarından Peter Wilding'in 2012'de yayımladığı makaleyle ortaya çıktı.

thumbs_b_c_ea071ce49cc2d1737e2a446e62550f13

Wilding, İngiltere'nin AB içinde lider olmadığı takdirde Brexit'in kaçınılmaz hale geleceğini belirtti.

Wilding'in "İngiltere'yi AB bürokrasisinden kurtarmak" ve "kontrolü yeniden ele almak" yönündeki ifadelerinin büyük destek gördüğü dönemde seçmen davranışlarında da değişiklikler yaşandı.

AB'den ayrılmayı savunan ırkçı Nigel Farage'ın Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP), anketlere göre oylarını artırarak siyasette etkili hale geldi. UKIP gözünü, iktidardaki Muhafazakar Parti seçmenlerine dikti.

Tabanını UKIP'e kaptırmak istemeyen dönemin Muhafazakar Partili Başbakanı David Cameron, 7 Mayıs 2015 seçimlerinde vaat olarak 2017'de AB'den ayrılma sözü verdi.

Muhafazakar Parti seçimden birinci parti olarak çıktıktan sonra, 23 Haziran 2016 tarihi Brexit için referandum günü olarak belirlendi.

Britanya halkı yüzde 52'yle AB'den çıkmayı seçti

Kampanya sürecinde partiler büyük oranda AB'de kalmayı savundu. Ulusal partilerden UKIP kesin olarak Brexit'i savunurken Muhafazakar Parti kurumsal olarak taraf açıklamadı.

Ancak yine de partinin önde gelen isimlerinden Dışişleri Bakanı Boris Johnson, güçlü şekilde AB'den ayrılmayı savunan kampanyalar yürüttü.

Birleşik Krallık halkı oyunu yüzde 52 ile Brexit'ten yana kullandı ancak AB'den ayrılmak İngiltere'nin 4 senesini aldı. Bu sürede İngiltere, 3 erken seçim yaptı, 3 başbakan değiştirdi.

Brexit sürecinin üçüncü Başbakanı Boris Johnson, Aralık 2019'daki erken seçimde tek başına iktidar oldu, ardından da AB ile yapılan Brexit anlaşması için Ocak 2020'de Avam Kamarası, Lordlar Kamarası ve Kraliçe Elizabeth'ten onay aldı.

İngiltere 2019'un son gününde fiilen AB'den ayrılsa da resmen ayrılma 31 Ocak 2020'de gerçekleşti.

“75 milyon Türk önce AB'ye oradan da İngiltere'ye gelecek” iddiası

Londra Ekonomi ve Siyasal Bilimler Okulu (LSE) Avrupa Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Iain Begg'e göre, Brexit'in hem AB'ye hem de İngiltere'ye pozitif ve negatif etkileri oldu.

Brexit'in 5'inci yılında yaşananları ve beklentileri AA muhabirine değerlendiren Begg, Brexit'in hemen ardından imzalanan Ticaret ve İşbirliği Anlaşmasının çok hızlı müzakere edildiğini ve bazı konuları kapsamadığını söyledi.

Ortak Pazar'dan çıkılmasına rağmen AB'yle bir serbest ticaret anlaşması yapılmasının İngiltere için pozitif bir gelişme olduğunu belirten Begg, sınır kontrollerinin de İngiltere'nin eline geçtiğini ifade etti.

Begg, buna rağmen İngiltere'ye gelen düzensiz göçmen sayısının Brexit'ten bu yana 3 kat arttığının altını çizerek, "Brexit kampanyası dönemi sloganlarından biri de 75 milyon Türk'ün önce AB'ye gireceği oradan da İngiltere'ye geleceğiydi. Tabii ki de saçmaydı ancak böyle bir slogan vardı." dedi.

Balıkçılık konusundaki anlaşmanın ise 5,5 yıllık olarak imzalandığını ve ilerleyen dönemde tekrar görüşüleceğini belirten Begg, "Kıta Avrupa'sındaki ülkeler balıkçılık haklarının korunmasını istiyor. Bunu korumak için de Britanya balıkçılık endüstrisinin çekilmesini istiyorlar. Dolayısıyla önümüzdeki bir veya iki yıl içinde Ticaret ve İşbirliği Anlaşmasına bir madde eklenerek bu konunun tekrar ele alınması gerekeceği ve bunun yeni tartışmalara yol açabileceği konusunda endişe var." değerlendirmesini yaptı.

"Brexit sonrası pasaportum şimdiden dolmuş durumda"

Begg, Brexit'in seyahat alanındaki negatif etkilerinden de söz ederek, bunu İngiltere'nin çözmesi gereken en büyük sorunlar arasında saydı.

Pasaportunu gösteren Begg, "Brexit sonrası pasaportum şimdiden dolmuş durumda. Çünkü ne zaman Schengen bölgesine gitsem pasaportuma damga vuruluyor. Ancak aynısı AB vatandaşları İngiltere'ye geldiğinde uygulanmıyor ve onlar özgürce elektronik kapılardan, pasaportlarına damga vurulmadan giriş yapıyor. Benim Brexit sonrası aldığım pasaport ise şimdiden neredeyse doldu. Bu da o dönemde yapılan görüşmelerin asimetrik sonuçlarından biri." ifadelerini kullandı.

AB ile İngiltere arasında geçen yıl yapılan Windsor Çerçeve Anlaşması'nın bazı sorunları çözdüğünü ifade eden Begg, bunların başında Kuzey İrlanda ile İrlanda arasındaki sınır konusunun geldiğini söyledi.

"İngiltere ticaret konusunda kaybetti"

Begg, en büyük sorunun ekonomi alanında baş gösterdiğinin altını çizerek, yeni uygulamalar ve sınır kontrolleri nedeniyle milli gelirde yüzde 5 ila 7 arasında kayıp yaşandığını bildirdi.

Brexit'in İngiltere'ye uluslararası anlaşmalarda yeni manevra alanı oluşturacağı beklentisinin de karşılık bulmadığına dikkati çeken Begg, "İngiltere ticaret konusunda kaybetti. En büyük ticari ortağı olan AB'nin içinde olduğu döneme kıyasla daha fazla ticari engelle karşılaşacak." değerlendirmesini yaptı.

Kalifiye göçmenlerin de Brexit sonrası ülkeyi terk ettiğini, yerine daha kalabalık ailesi olan kalifiye olmayan göçmenlerin geldiğini söyleyen Begg, AB için ise durumun "kaybet-kaybet" noktasına geldiğini belirtti.

"AB ekonomisi İngiltere'siz daha küçük, İngiltere ekonomisi de AB'siz daha küçük." diyen Begg, güvenlik alanında da iki tarafın karşılıklı kaybı olduğunu vurguladı.

Begg, İngiltere'de temmuzda göreve gelen İşçi Partisi hükümetinin AB'yle daha iyi ilişkiler kurma isteğini de değerlendirerek, "İlk olarak ton değişikliği yaşandı. (Eski başbakanlar) Boris Johnson ve Liz Truss liderliğinde AB'ye karşı düşmanca tutum bitti. Ton değişikliği iki taraf için de işbirliğini daha mümkün hale getirdi." dedi.

İngiltere'nin AB'ye katılma planı olmadığı gibi AB ülkelerinin de İngiltere'yi birliğe almaya sıcak bakmadığını söyleyen Begg, Başbakan Keir Starmer liderliğinde İngiltere'nin yeni anlaşmalar peşinde olduğuna dikkati çekti.

Bunların başında mal ve hizmet ihracatının geldiğini belirten Begg, masada seyahat kısıtlamalarının kalkmasının da bulunduğunu vurguladı.

Begg, küresel bir sorun olan düzensiz göç için de işbirliğinin önemli olduğunu kaydederek, "Bu artık ülkelerin çözmek zorunda olduğu siyasi bir problem haline geldi." diye konuştu.

Savunma alanında da AB politikalarının dışında kalan İngiltere'nin Rusya-Ukrayna savaşıyla masaya döndüğünü hatırlatan Begg, "Bu alan, İngiltere'nin AB'ye katkı sunabileceği bir alan." ifadelerini kullandı.

"Yeni liderler Avrupa için bir tehdit"

Begg, AB ekonomisinin zorlu bir dönemde olduğunun altını çizerek, AB-İngiltere ilişkilerinin bu dönemde yavaşça iyileşeceğini belirtti.

İngiltere ve Almanya'nın altyapı yatırımlarına yönelme zorunluluğu olduğunu kaydeden Begg, para politikalarındaki rahatlamayla daha fazla büyüme, yatırım ve işbirliğinin geleceğini söyledi.

Begg, Almanya'daki seçimlerin birlik ile İngiltere arasındaki ilişkileri önemli ölçüde etkileyeceğini de vurguladı.

Avrupa'daki ırkçılığın yükselişi karşısında Starmer ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in merkezde yer alan nadir liderler haline geldiğini kaydeden Begg, "Şu anda karışık bir siyasi tabloyla karşı karşıyayız. Son 30 yıldır olanın aksine uluslararası işbirliğine karşı bir yapı karşımızda." dedi.

Begg, Starmer'ın yeni ana akım siyasetle temaslarında daha dikkatli olması gerektiğini ifade ederek, "Starmer, Beyaz Saray'ın yeni sakini de dahil olmak üzere, bu yeni gelenlerle başa çıkmak için bir strateji geliştirmeye çalışırken dikkatli davranacaktır, çünkü bu tüm Avrupa için de bir tehdit." yorumunu yaptı.

2025_01_AA-36906896

AA

 

Haber Ara