10 yıl, 20 yıl hatta 50 yıl geçse de uslanmıyoruz. 1950'lerde Sülün Osman'a kandık, Galata Kulesi'ni aldığımıza inandık.
1960'larda banker dolandırıcılara takıldık, ünlü isimlerle reklam yapan Banker Kastelli'nin peşinden gidip, paramızı bankanın üç-dört katı fazla faiz vereceğini iddia edenlere kaptırdık.
2000'li yıllara gelindiğinde saadet zincirlerine paraları aktardık. 'Cennetten arsa vaat edene' koştuk. Jet Fadıl yerli araba sevdamızla marklarımızı topladı. Maldivler'de ada aldıklarını söylediklerinde dini duygularımızın sömürüldüğünü bile anlamadık. 2016'ya geldiğimizde ponzi oyunu üzerine kurulu, sisteme sonradan katılanın parasının daha önce katılana aktarıldığı bir dolandırıcılık oluşumuna takıldık. Meşhur tosuncuk Mehmet Aydın'ın Çiftlik Bank'ına paramızı gömdük. 2018'den sonra dijitalleştikçe kripto Fatih'lerle tanıştık.
Elbette, hepimiz üretmeden, emek sarf etmeden, kısa yoldan zengin olma hayalleri kurduğumuz için dolandırıcıların peşinde koşmak hep cazip geldi. Yanlış yolda olduğumuzu ise dolandırıldığımızı öğrendiğimizde anlayabildik.
Ancak yine de durmadık…
Emin olun yarın başka bir şey çıksa ona da koşarız.
Öyle ya, herkes bu işten para yapıyor, biz niye yapmayalım!
Aslında geçen haftalarda bir Ankara seyahatimde gördüğüm manzara epeyce paniklememe sebep olmuştu. Arabaya parça almak için OSTİM'de oto sanayi sitesine gittiğimde manzara hiç hoş değildi. Herkesin elinde birer telefon… Araba tamir eden çocuk da oynuyor, dükkânın sahibi de… O coin benim, bu coin senin… Görseniz, sanki hepsi broker filan… Cep telefonlarında altcoin grafikleri, alıp satıyorlar. Oradakilere "Ya Wall Street'e mi geldim, oto sanayi sitesine mi?" diye sormadan edemedim. "İyice araştırdınız mı, bak aldığınız haftalık bile uçar" demeye kalmadan çalışan çocuklardan birisi "Abla yok biliyoruz biz işi, kazanıyoruz" demesin mi…
La havle…
Neyse İstanbul'a döndükten sonra bizim evin oradaki bakkala uğradım. Aynı manzara… Kuaföre gittim, çocuğun elinde bir cep telefonu… Coin alıpsatıyor. Üç beş kuruş birikmiş parası varmış, bu platformlarda değerlendiriyormuş… Piyasanın henüz denetlenmediğini anlatsam da nafile…
Herkes çılgın gibi…
Thodex skandalı patladıktan sonra hiçbiriyle konuşmadım. Ama 400 bine yakın üyenin mağdur olduğu söylendiğine göre aralarında benim tanıdıklarım da çıkabilir…
Tabii, işin bir de diğer tarafı var.
Elbette suç sadece bu işlere merak salan, para yatıranlarda değil…
Uzun süredir bu piyasalarda alımsatım işlemleri yapılıyor.
Fakat bu alanda ciddi bir yasal boşluk var.
Şu anda bu piyasayı denetleyen bir regülasyon yok.
Kripto borsalarında ne sermaye şartı, ne lisans zorunluluğu aranıyor ne de denetim yapılıyor. Merak ediyorum mesela… SPK, Türkiye Bankalar Birliği, BDDK, Rekabet Kurulu, Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVKK), Tüketici Mahkemeleri bu işlemleri denetliyor mu? Hesap açanlar bir kimlik fotoğrafıyla bu işlemi yapıyor. Gerçek kimlikle mi yoksa sahte kimlikle mi yapıyor? Bilen yok… Firmaların birçoğu kullanıcı sözleşmelerine "hiçbir şeyden kurumumuz sorumlu değildir" diye yazıyor. Suistimaller var mı, kimse bilmiyor.
Velhasıl, bu işlerin acilen düzenlenmesi gerekiyor.
Bu piyasada denetim mekanizmasını kurmazsak, kimin bu işten sorumlu olacağına işaret etmezsek, yasal mevzuatı hazırlamazsak, borsa açacaklara şartlar getirmezsek aynı skandalları tekrar tekrar yaşayabiliriz.
Aman dikkat!