Dünyanın petrol ve maden zenginliğiyle tanıdığı Angola, Afrika açılımı sonrası Türkiye'nin kıtada ilişkilerini hızla ilerlettiği ve Türk yatırımcıların gözünü çevirdiği ülkelerden biri haline geldi.
Türkiye'nin Afrika açılımı kapsamında 2010'da büyükelçilik açtığı Angola, bağımsızlığını kazandığı 1975'ten 2002 yılına kadar süren iç savaşın ardından petrol ve değerli madenler üzerine kurduğu ekonomisini yeniden şekillendirerek dünyanın geri kalanıyla ilişkilerini geliştirmeye başladı.
Angola Cumhurbaşkanı Joao Lourenço'nun ülkenin ikili ticaret hacminin 300 milyon doları aştığı Türkiye'ye yakın zamanda yapacağı ziyaret ile ilişkilerin yeni bir safhaya taşıması bekleniyor.
Afrika'nın güneybatısında yaklaşık 30 milyon nüfusa sahip ülkede 2019'un başından bu yana görevde olan Türkiye'nin Luanda Büyükelçisi Alp Ay, AA muhabirine, ülkenin bilinmeyenlerini ve potansiyelini anlattı.
Türk şirket ülkenin en büyük demir madeni işletmesini aldı
Büyükelçi Ay, Angola'nın petrol üretiminde dünyada 14'üncü, elmas üretiminde ise 6'ncı sırada olduğuna işaret ederek, ülke ekonomisinin hemen hemen diğer tüm alanlarda dışa bağımlı olduğunu ve hükümetin bunu aşmak için ciddi bir reform programı yürüttüğünü söyledi.
Ay, "Gelir dağılımında, eğitim, sağlık, su ve elektrik gibi temel önemdeki hizmetlerin ülke geneline yayılmasında ciddi sorunlar mevcut ancak ülkenin başta tarım ve madencilik olmak üzere çok ciddi bir potansiyeli olduğu kesin." ifadesini kullandı.
Türkiye'den bir şirketin, ülkenin en büyük demir madeninin işletmesini alarak Türkiye ve Angola açısından son derece stratejik bir başarıya imza attığını belirten Ay, "Madencilik sektörünün dışında tarım, tekstil, elektrik, inşaat, sağlık ve turizm alanlarında önemli potansiyeller var. Özellikle tarım ve tekstilde yatırım anlamında atılabilecek her türlü adımın iki tarafa da önemli katkılar sağlayabileceğini söyleyebilirim. Nitekim, bazı firmalarımız bu alanlarda ciddi girişimlere devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Ay, hükümetin çeşitli sektörlerde yabancı yatırımlara önemli avantaj ve teşvikler sunmaya gayret ettiğini hatırlattı.
Bağımsızlık en önemli ilkeleri
Angola'nın “bağımsızlık” ve “toprak bütünlüğü” gibi prensiplere sıkı sıkıya bağlı olduğuna vurgu yapan Ay, ülkenin Afrikalılığa, bölgesel örgütlere ve genel olarak çok taraflı dayanışma ve yardımlaşmaya önem verdiğini dile getirdi. Ay, ülkenin mevcut dış politikasını şu sözlerle özetledi:
"Angola, bölgesinde hatırı sayılı ülkeler arasında. Bölgesel sorunların hemen hepsinde çözüme yönelik diplomatik faaliyetlerde yer alıyor ve destek veriyor. Angola'nın yaşadığı iç savaşta hem kıta dışı ülkelerin hem de bazı komşularının o dönemki yönetimleri rol aldı. Bu geçmişin Angola tarafından başarılı yönetildiğini düşünüyorum. Bugün ne o geçmişle bağlantılı ne de yeni bir düşman edinmeden, ulusal egemenlik, toprak bütünlüğü ve iç işlerine müdahale edilmemesi ilkeleri temelinde tüm ortaklarıyla belirli bir ilişki geliştirmeyi hedefleyen bir Angola olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, Angola, siyasi istikrarı, başta bölgesinde ve kıtasında olmak üzere uluslararası dayanışmaya önem veren dış politikasıyla ön plana çıkıyor."
"İslam'a yönelik yasak yok"
Angola'da bir dönem İslam'ın yasaklandığı ve ibadethanelerin kapatıldığına dair medyada geniş haberlerin yer aldığının sorulması üzerine Ay, bu tür haberlerin mevcut durumu yansıtmadığını, ülkede dini özgürlükler konusunda ciddi bir sorun bulunduğunu söylemenin zor olacağını belirtti.
Büyükelçi Ay, hükümetin bir süredir ülkedeki dini grupları ve ibadethaneleri kayıt altına almaya gayret gösterdiğini, kayıt dışı olup da amaçları dışında kullanıldığı tespit edilen bazı ibadethanelerin kapatıldığını ve bunların büyük çoğunluğunun farklı Hıristiyan gruplara ait kiliseler olduğunu ifade etti.
Angola'daki FETÖ okulu kapatıldı
Luanda makamlarının Türkiye'nin FETÖ/PDY terör örgütüyle mücadelesini anladığını söyleyen Ay, "2017'de anılan terör örgütüyle bağlantılı okul kapatıldı. Önümüzdeki dönemde bu yönde mevcut iş birliğinin güçlenerek devam edeceğine inanmaktayım. Nitekim ülkelerimiz arasında uluslararası terörizmle mücadelede dayanışma konusunda ortak bir bakış olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum." diye konuştu.
Eğitim alanında Angola'nın artık küresel bir aktör haline gelen Türkiye Maarif Vakfı ile sürdürülebilir bir ilişki geliştirmeyi arzu ettiğini aktaran Ay, Türkiye Burslarının Angola'da da yakından takip edilen ve başvuru yapılan bir eğitim imkanı olduğunu dile getirdi.
Ay ayrıca, "Tüm bunlarla iki ülke ve halkları çok daha yakınlaşacak ve ilişkiler çok daha güçlü bir temele oturabilecek. Diğer taraftan bir başka markamız Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile mesleki eğitime yönelik proje hazırlıklarımız var. TİKA da özellikle Angola'da yeniden yapılanmaya ve güçlenmeye çalışan kamu kurumlarının pek çoğuna teknik destek sağlayabilecek durumda." değerlendirmesinde bulundu.