Yeni Şafak yazarı ekonomist Yusuf Dinç, yeni alınan kararlarla devreye alınan tasarruf programını hedeflerinden geriye düşürecek bazı vergi uygulamalarını eleştirdi...
KONUT VE OTOMOBİL EDİNİMİ
Türk toplumunun edinim motivasyonları 6'dır. Birincisi barınma edinimi, bu konuta yönlenir. İkincisi toprak edinimi, arsaya yönlenir. Üçüncüsü konfor edinimi, bu otomobile yönlenir. Dördüncüsü manevi edinim, bu hacca yönelir. Beşincisi çocukların ikbali edinimi, bu eğitim ve çeyiz tasarrufuna yönelir. Altıncısı bu dünyadan hoş bir seda ile ayrılmak edinimi, kefen parasına yönelir.
En temel motivasyon kaynaklarıysa bu toplumun her ferdinin kolayca anlayabileceği üzere konut ve otomobildir. Ortodoks politika da bunu bilir. Talebin baskılanması söz konusu olduğunda hedefine bu iki kalemi hep o yüzden koyar. (Eğitim ve çeyiz tasarrufunun mevcut doğurganlık oranları ile yeni kültürün çok gerisinde kaldığı da artık görülebilir.)
KİRACILIĞIN TETİKLEDİĞİ TÜKETİM SORUNU
Bugün Türkiye'de konut ve aracın erişilmez olması tasarruf eğilimine enerji sağlanamamasına ve tüketimin savurganlaşmasına neden olmaktadır.
Toplum ne ev ne de otomobil alamayacağını düşünürse gelirini daha serbest harcama eğilimi sergiler. Deneyimlenen güçlü talep varsayımının kaynağı da bu sorundur. “Madem ev alamıyoruz, madem araba alamıyoruz bari bugünün tadını çıkaralım,” yaklaşımı topluma hâkim olmuştur.
Modernitenin önerdiği ve özendirdiği kiracılıktır insanı tüketici yapan. Köyden kente göç olgusu da (burjuvazi hareketi) kiracılıkla mümkün olmuş ve tarımın bugün deneyimlediği sorunların kök nedenini oluşturmuştur. İş beğenmeme, doğurganlık oranı krizi gibi etkiler de tıpkı lüzumsuz tüketim gibi kiracılıktan beslenmektedir. Bunlar talep yönlü iktisadın başa açtığı sorunlardır.
KİRACILIK YERİNE KONUT SAHİPLİĞİ
Şurası açık ki; Türkiye'de kiracılık yerine konut sahipliği yeniden özendirilirse sonunda toplumun refahı artacağı gibi şimdiden tasarruf eğilimi güçlenecektir.
Pek tabii bugün konut fiyatlarını erişilmez seviyelere çıkaran asıl olgu ücretlerin düşük seviyede kalmasının bir illüzyonu ise de konut fiyatlarının otomobil fiyatlarıyla sergilediği korelasyonun gücü yadsınamaz. Konut fiyatlarının geldiği seviyenin anlaşılması bakımından son yıllardaki ÖTV artışlarının ve üstüne otomobillerin ÖTV dilimlerinin en üstüne toplanmasının etkisini göz ardı etmek için Türkiye'deki hanehalkı davranışını hiç anlayamamış olmak gerekir.
Türkiye'nin gelişmişlik seviyesindeki hiçbir ekonomide otomobilden ucuza konut satılmaz. Türkiye'de de satılamayacaktır.
ÖTV KALDIRILMALI
Toplumun fertlerini konut sahibi olabileceklerine yeniden inandırmak gerekir. Bunun en kolay yolu otomobilden ÖTV'yi kaldırmaktır.
ÖTV indirimi veya ÖTV'nin kaldırılması otomobil için tasarruf eğilimini güçlendireceği gibi konut fiyatlarını da aşağı çekecek ve konut için tasarruf eğilimi de artacaktır. Bu hususu çok kere tartıştım. O yüzden niyetim konuya tekrar buradan bakmak değil. Son günlerde konut sahipliğinin vergilendirilmesine dönük tartışmaların potansiyel risklerine değinmek istiyorum.
KONUT VERGİSİ SORUNU
Anlaşılan konut edinimini yeniden hayale sokmak için fiyatlara aşağı yönlü etki etmek üzere konut sahipliğinin caydırıcı olmasına dönük vergi ilişkileri üzerinde duruluyor. Bu ancak yanlış bir bakış açısının ürünü olabilir. Bugün bahse konu vergi düzenlemeleri sadra şifa olacak gibi görünebilir ama yarın bu toplumu savurganlaştıracak bir etkisi olacaktır. Zaten artık krediyle alamadıklarına göre bırakınız insanlar kaç konut almak istiyorlarsa alsınlar.
"SOKAK İNSANI SORUNU KARŞIMIZA ÇIKACAK"
Büyük ihtimalle nesillerinin sayısına bağlı olarak bir sahiplik sayısı hedefliyorlardır. Anormal bir durum toplumun kahir ekserisi için yok yani. Gidişat göstermektedir ki atadan dededen kalmazsa yarın herkes kiracı durumuna düşecek hatta belki teknolojideki gelişmeler böyle ilerlerse ve savurganlık artarsa sokak hayvanı gibi sokak erkeği ya da sokak insanı sorunu karşımıza çıkacaktır. Bu iş ciddidir.
TASARRUF MOTİVASYONU YOK EDİLİYOR
Toplumun tasarruf motivasyonunu yok etmeye doğru yürüdüğünüzü lütfen görünüz. Çözüm arzı artırmaktır. Ve Türkiye gibi tüm konut girdisini mühendisinden işçisine müteahhidinden ustasına çimentocusundan mutfak dolapçısına kendi üreten bir ülkede dünyanın başka yerlerine göre arzı artırmak çok daha kolaydır.
Talebin zamanlaması gibi tartışmalar dahi bu ülkede yersizdir. Yeter ki konut ve otomobil fiyatı toplumun tasarruf performansı limitlerinde tutulacak kadar imalat yapılsın. Vergi değil, imalat…