Türkiye ekonomisi, yüksek kredi genişlemesinin bu yılın ilk çeyreğinde devreden artçı etkileri, tüketici talebi ve sanayi üretiminin desteğiyle geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7'lik büyüme performansı kaydederken, lokal para bazında Çin dışındaki G20'nin üzerinde büyüdü. Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan geçen yılın üçüncü çeyreğinde kaydedilen yüksek kredi büyümesinin teşvik edilmesiyle kaydedilen büyümenin yan etkilerinin, para biriminde istikrarsızlık ve enflasyon olarak geri dönerken; bu yılın ilk çeyreğinin sonundan itibaren yine TRY'de istikrarsızlığa yol açan etmenlerin etkilerinin artması riskiyle karşı karşıya bulunduğumuzu hatırlattı.
"Yatırım ortamı kısmi iyileşmişti..."
Ekonominin enflasyon içinde büyüme kaydettiği bir ortamda, faizlerdeki belirsizlik ve bir türlü düşürülemeyen enflasyon; dolayısıyla bir türlü düşürülemeyen faiz büyüme üzerinde de aşağı yönlü risk teşkil edebileceği hatırlatması yapan Erkan şöyle devam etti: "Büyüme, ilk çeyrekteki yüzde 7'lik performansıyla yüzde 6,3'lük piyasa beklentisinin üzerine çıkarken, geçen yılın son çeyreği ve bu yılın ilk çeyreği arasındaki dönemsel büyüme ise yüzde 1,7 olarak gerçekleşti. İlgili dönemler arasında, kredi büyümesinin dengelenmesi ve enflasyonun dizginlenmesi adına sıkılaştırıcı para politikasına geçilerek faizler yükseltilmiş, para otoritesi kuvvetli bir iletişim içerisine girmişti. Bu kapsamda, yatırım ortamı kısmi de olsa biraz iyileşmiş, portföy girişleri pozitif bir eğilim göstermiş ve ülke risk primi de gerilemişti. Ancak, bu yılın ilk çeyrek sonu itibariyle, para politikasının bu güçlü yönlendirmesinin terk edilmesi ve para biriminin yeniden değersizleşmesi; makroekonomik dengelerin korunması, enflasyonun önlenmesi ve faizlerin normalleştirilmesi noktasında karar alıcıların elini zorlaştırmıştır"
Büyümenin ayrıntılı analizi
Büyümenin ayrıntılarına yönelik analiz yapan Erkan, " Hanehalkı tüketim harcamaları ilk çeyrekte, bir önceki yılın son çeyreğine göre yüzde 7,4 arttı. Devlet harcamaları yüzde 1,3 artarken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu (yatırımlar) yüzde 11,4 büyüme ile yüksek kredi büyümesi ve tüketici talebinin katkısını yansıttı. İhracat yüzde 3,3 büyüme kaydederken, ithalat yüzde 1,1 daralma göstermiştir. Sektörel ve ekonomik faaliyet kollarına göre büyüme oranlarında; bilgi ve iletişim faaliyetlerinde yüzde 18,1, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 14,4, sanayi 11,7 ile tarım, orman ve balıkçılık 7,5 ile manşet büyümenin üzerinde performans gösterdi. Gayrimenkul 2,4, inşaat 2,8 ile en az büyüme gösteren kalemler olarak ilk çeynekte artan faizlerin etkisini yansıtırken, önceki çeyreklerde pandeminin yeni normalleriyle beraber yüksek büyüme gösteren finans ve sigorta faaliyetlerinin karşılaştırmalı dönem etkisiyle 2,9 büyüdüğü görülmektedir."
"Döviz kuru yanılması var"
"2019'da 4 milyar 320 milyon TRY olan GSYH 2020 yılında 5 milyar 47 milyon TL'ye büyüme gösterirken; USD bazında ise 2019'dan 2020'ye 761 milyar USD'den 717 milyar USD'ye doğru bir gerileme söz konusudur." diyen Erkan şunların altını çizdi:
"Türkiye'nin ekonomik büyüme verilerinde bir "döviz kuru yanılsaması" var. TRY bazında nominal ve reel GSYH'de büyüme kaydederken; USD bazında ise 2017 yılından sonra ekonomi sürekli olarak daralmaktadır. USD bazında kişi başına düşen GSYH 2013'ten bu yana yaklaşık yüzde 40 düşerek geçen yıl yaklaşık olarak 7.700 USD'ye düşmüştür. Büyümenin esas olarak devlet harcamaları ve kredi kampanyaları tarafından desteklenen tüketimden kaynaklanması nedeniyle Türkiye'nin son ekonomik modelinin sürdürülebilir nitelikte değildir. Bu da, ekonomi politikalarının uygulama aşamasında TRY'nın değersizleşmesine ve fiyat istikrarının sağlanamamasına neden oluyor"