Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, Uluslararası Yatırımcılar Derneği'nin (YASED) İstanbul Levent'te düzenlediği 'Yabancı Sermaye İşadamları Toplantısı'na katıldı.
Türkiye'nin, coğrafyasına sıkışıp kalmayan proaktif bir devlet geleneği içerisinde olduğuna vurgu yapan Bakan Faruk Özlü, "Bizler tarihin hiçbir döneminde içe kapanık bir ülke, bir toplum olmadık. Aksine çok yönlü, proaktif bir devlet geleneğinin temsilcileri olmaya devam ettik. Dışa açılan, dünyanın gerisine düşmeyen, trendleri doğru okuyan ve kendi ekonomisini zor şartlara karşı dirençli kılan hedefleri benimsedik. Kendi coğrafyasına sıkışıp kalan bir ülke değil, ufku geniş bir Türkiye idealini; bütün planlarımızın, projelerimizin merkezine koyduk. Açıkça ifade etmek isterim ki; Türkiye'nin bu dosdoğru çizgisinden, hedefinden ve anlayışından geri dönüş olmayacaktır. İçe kapanan bir Türkiye isteyenler büyük ve tarihi bir yanılgı içindedirler. 15 yıllık AK Parti iktidarının ekonomi politikasını eleştirenler eski kafalılık yapmaktadırlar. Artık geçerliliğini, değerini ve anlamını yitirmiş birtakım kabullerle eleştiriler yapmanın çağdaş olmadığını söylemek isterim. Elbette sadece içeride değil, dışarıda Türkiye'yi içe kapanmaya zorlayanlar olabilir. Özellikle son zamanlarda Avrupa Birliği'nin bazı tutumları, bizim açımızdan kabul edilemez" diye konuştu.
"BİZ, HERKES İÇİN SADECE GÜVENLİ DEĞİL, İSTİKRARLI BİR ÜLKEYİZ"
Yabancı sermayenin önemine de değinen Doktor Faruk Özlü, "Yabancı sermaye gerçeğine alerjisi olan bazı grupların olduğunu biliyoruz" dedi. Özlü, "Yabancı sermayeyi zaman zaman eski alışkanlıklar gereği yanlış takdim edenler olabilir. Bu tutumlarını çok acil gözden geçirsinler. 2016 yılında ülkemize 12,1 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım girişi olmuştur. Etrafımız kan gölüne dönmüşken, coğrafyamızda istikrarsızlık artarken; biz bu rakamı son derece anlamlı bulmaktayız. Doğrudan yabancı yatırım, güvenli ülkeler arar. Biz, herkes için sadece güvenli değil, istikrarlı bir ülkeyiz. Bütün manüplasyonlara rağmen, Türkiye yabancı sermaye çekmeye devam ediyorsa, bu bir başarının, istikrarın ve güvenin net göstergesidir. Bu noktada bizim bütün çabamız; sürdürülebilir, rekabetçi, yatırım iklimini iyileştirici, yatırımların önündeki engelleri kaldıran politikaları oluşturmak ve takip etmektir" ifadelerini kullandı.
"HEDEFİMİZ, AR-GE PAYINI 2023 YILINDA YÜZDE 3,5 SEVİYESİNE ÇIKARMAKTIR"
2017 yılında Ar-Ge için başlangıç ödeneği olarak 8 milyar 174 milyon lira ayırdıklarını belirten Özlü, "2016 yılında Ar-Ge faaliyetleri için merkezi yönetim bütçemizden 7 milyar 508 milyon lira harcama yapılmıştır. Bu miktar, 2015 yılına göre yaklaşık yüzde 22'lik bir artışı ifade etmektedir. Yine 2017 yılında Ar-Ge için başlangıç ödeneğimiz 8 milyar 174 milyon lira seviyesindedir. Ar-Ge faaliyetlerine yönelik vergi indirimi ve istisnalarının toplamı 2016 yılında 1 milyar 927 milyon TL'dir. Dolaylı Ar-Ge desteği 2017 yılı için ise 2 milyar 141 milyon TL olarak tahmin edilmektedir. 2015 yılında Ar-Ge harcamalarımızın merkezi yönetim bütçesindeki payı yüzde 1,08 olarak gerçekleşmişti. 2002 yılında Ar-ge'ye yüzde 0,48 pay ayırmışken, bugün bu payı yüzde 1,14 düzeyine getirmiş bulunmaktayız. 2015 - 2016 yılları arasında Ar-Ge bütçemizdeki yüzde 21,6 artış memnuniyet vericidir. Hedefimiz, Ar-Ge payını 2023 yılında yüzde 3,5 seviyesine çıkarmaktır. Bu anlamda özel sektörümüzün ve Türk sanayicilerinin de bu konuya özel önem göstermesi, orta ve uzun vadeli planlamalarını yaparken Ar-Ge gerçeğini maksimum düzeyde tutmaları gerekmektedir. İhracatımızda yüzde 3'ler düzeyinde olan yüksek teknoloji ürünlerinin payını artırmanın yegane yolu yine Ar-Ge, inovasyon ve tasarım olacaktır" diyerek sözlerini sonlandırdı.