Maalesef, böyle… Ülkenin pandemi başında kapandığı dönemleri hatırlayın. Piyasada çarkı döndürmek için bir tarafta bütçe diğer tarafta finans kurumları aracılığıyla fonlama yapılıyordu. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak yönetiminde reel sektörün, esnafın, vatandaşın ucuz kredilerle hayatını idame ettirmesi sağlanıyordu.
Biliyorum, 'ucuz kredi' dediğimde bir kesimin tüyleri diken diken oluyor.
Ama ben hâlâ aynı fikirdeyim. O dönemde kredi kanalları çalıştırılmasaydı, ucuz fonlamayla reel sektör, esnaf ayakta tutulmasaydı, bugün kaç işletmenin kapanmış olacağını, işsizliğin hangi boyuta çıkmış olabileceğini siz düşünün.
Neyse…
Tabii hatırlayın, o sırada kredi kanallarını sonuna kadar açan sadece kamu bankalarıydı. Herkes piyasadan çekilirken, suyun üzerinde Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank vardı. Özellerin birçoğu meseleye Fransız'dı.
Hatta bu yüzden Aktif Rasyosu (AR) formülü üretilmişti. Bankaların belli oranlarda kredi vermesi, menkul kıymet alması veya Merkez Bankası ile swap (takas) yapmaları isteniyordu. Sonra ekonomide toparlanma başlayınca ekonomiyi bir miktar soğutacak yeni kararlar gündeme geldi. Hatta bankaların kredide bilhassa ihtiyaç kredilerinde bir miktar frene basması istendi. Kamu bankaları ve Türkiye'nin en büyük özel bankası buna uydu.
Pandemide kafasını kuma gömen kimi banka bu kez ne yaptı dersiniz…
İstenilenin tam tersini…
İhtiyaç kredilerinde tam gaza bastılar. Kim onlar belli… Kırmızısı, yeşili, turuncusu…
Dedim ya, hep aynı isimler…
Onların kâr hırsı uğruna yapamayacakları şey yoktur. Halbuki, kaçırdıkları bir şey var. Türkiye var oldukça var olup çalışabilirler.
Şimdilerde ekonomi yönetimi bireysel kredilerde kısıtlama üzerinde çalışıyor ya… Bunlar sağdan soldan haber yazdırıyorlar. Kredi sınırlamasına karşı olduklarını ilan ediyorlar. Deseler ki, 'bu kredilerin bir kısmı gerçekten ihtiyaç için kullanılıyor, sistemi kilitlemeyelim' amenna… Fakat dertleri başka… Hepimiz biliyoruz…
AH ŞU KAMU BANKALARI…
Yahu, ne olurdu şöyle ucuz kredilerde kallavi bir takip oranı açıklasanız? Ya da batık kredi anlatsanız? Veyahut 'çeviremiyoruz' deseniz?
Elbette, kinaye yapıyorum. Ama bir kesim bunu o kadar çok istiyor ki… Baksanıza, rutin bir yapılandırma işlemini bile büyük bir bilanço operasyonu algısıyla gündeme getirdiler. Hani pandemide kamu bankalarının geliri 5 bin TL'nin altında olan vatandaşlara verdiği 3, 5, 10 bin TL'lik krediler vardı ya… Bunların yeniden yapılandırılmasına ilişkin bilgilendirmeler 'bilanço temizliği operasyonu' gibi sunuluyor. Halbuki, üç kamu bankasının verdiği kredi miktarı 41 milyar TL. 7 milyon kişiye kullandı. Krediler Kredi Garanti Fonu kapsamındaydı. Takip oranları üç bankada da aşağı yukarı yüzde 5'lerde. Bu oran da kredi kartlarındaki NPL'den daha düşük. Yani yapılandırılsa büyük operasyon mu oluyor! El-insaf…
Sabah