Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. Programda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Canikli, belirli dönemlerde tüm ekonomilerde dalgalanmaların yaşanabileceğine değinerek, bu durumun yalnızca Türkiye'yi ilgilendirmediğini ve bu tür dalgalanmaların tüm ülkelerin ekonomilerini etkilediğini vurguladı. Canikli, bu tür dalgalanmaların boyutunun ne kadar olacağını ve ne zaman son bulacağını tahmin etmenin imkansız olacağını belirterek, “Rakamsal anlamda tahminde bulunmak kesinlikle imkansızdır” dedi.
Ekonomik dalgalanmaların küresel boyutlu olabileceğine veya belli ülkeleri ilgilendirebileceğine değinen Canikli, “Son yaşadığımız hadise küresel ölçeklidir, faktörleri uluslararası boyuttadır” ifadelerini kullandı.
“AMERİKA'DAKİ BAŞKANLIK SEÇİMİ DOLARDAKİ YÜKSELİŞİ TETİKLEDİ"
Canikli, dolar karşısında yalnızca Türk lirasının değil, euro ve sterlinin de değer kaybettiğini söyleyerek, doların sürekli değer kazanmasının Türkiye'de uygulanan ekonomik uygulamalara bağlanamayacağını, Amerika'da faiz oranlarının yükselmesi beklentilerinin artması ile orantılı olduğunu kaydetti. Canikli, “Daha sonra Amerika'daki başkanlık seçimleri bu durumu tetikledi. Seçimlerden sonra faiz oranlarındaki orta vadeli yükselme beklentilerinde ciddi manada artış meydana geldi ve tüm para birimleri dolar karşısında değer kaybetti” diye konuştu.
Türk ekonomisindeki dalgalanmanın boyutunu düşürecek tedbirlere değinen Canikli, bu tedbirlerin alınmaması halinde dalga boyutlarının çok daha sert olacağını, bütçe açığının öngörülemez boyutlarda olabileceğini vurguladı. Canikli, cari açığın makul seviyelere çekilmesi için son yıllarda kararlı tedbirlerin alındığına dikkat çekerek, “Şu anda yüzde 4 bandında gerçekleşiyor. İthalatın ihracatı karşılama oranı, yüzde 60 oranlarından şu anda 70'in üzerine çıkmış durumdadır” açıklamasında bulundu.
“TÜRKİYE EKONOMİSİ BİRÇOK HADİSEYİ EN AZ HASARLA ATLATTI"
Türkiye'nin yaşadığı Gezi olayları, 17- 25 Aralık süreci, 15 Temmuz darbe girişimi gibi hadiseleri başka bir ülkenin yaşaması halinde ekonomik yansımalarının çok daha sarsıcı olacağını vurgulayan Canikli, “Biz fiili olarak yaşadık. Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye'de, Irak'ta, ondan önce de Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde inanılmaz bir mücadele veriyordu. İçeride darbe teşebbüsü yaşanıyor, başka hadiseler meydana geliyor. İçeride istikrarı bozma potansiyeli olan bir dolu hadise hepsi de aynı zaman diliminde gerçekleşiyor ve Türkiye ekonomisi bundan hemen hemen hiç etkilenmiyor. Dış faktörler devreye girene kadar” şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Olağanüstü Hal kararı ile uluslararası sermayenin önünü kapayan gelişmeleri engellediğini kaydeden Canikli, kayyum tayin edilen şirketlerin yönetimlerinin TMSF'ye aktarılması örneğini verdi. Canikli konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğer öyle olmasaydı Bank Asya tasfiyeye girmiş bir şirket, uluslararası yükümlülüklerini yerine getiriyor şu anda. Belki kamuoyu bunu çok tartışmıyor ama yürüyor. TMSF'ye devredilmeseydi o şirketler batmaları kuvvetle muhtemeldi ve bu ihtimal ortadan kalktı. Biz bunları OHAL kararnameleri ile yaptık.”