Çin, işgali altında bulundurduğu Müslümün Doğu Türkistan'da 115,3 milyar metreküplük doğal gaz rezervi keşfetti.
Şinhua devlet ajansının haberine göre Çin'in PetroChina şirketi tarafından, Doğu Türkistan'ın güneyinde yer alan tarım havzasındaki arama çalışmalarında 115,3 milyar metreküplük rezerve sahip olduğu belirlenen doğal gaz bulundu.
Şirketin Genel Müdür Yardımcısı Tien Cün, gaz keşif alanında yapılan kuyu testlerinin başarılı olduğunu belirterek, bölgede düzenli doğal gaz üretimine gelecek ay başlamayı planladıklarını açıkladı.
Dünyanın en büyük enerji tüketicisi olan Çin'in kuzeybatısındaki Uygur bölgesi, petrolün yanı sıra altın, platin, gümüş, uranyum ve kömür başta olmak üzere çok sayıda yer altı kaynağına sahip bulunuyor.
“ÇİN'İN, DOĞU TÜRKİSTAN'DAN VAZGEÇMEME NEDENİ
DOĞAL KAYNAKLAR”
Öte yandan Coğrafi olarak Çin'in Batı ile iletişiminin arasında iki önemli engel var. Birincisi 5000 km uzunluğundaki dev Taklamakan Çölü, ikincisi de Çin sınırını boydan boya kaplayan Çin Seddi. Çin'in Doğu Türkistan'dan vazgeçmemesinin bir diğer nedeni ise ülkede son yıllarda bulunan çok zengin yer altı kaynakları. 400 milyon Çinli Doğu Türkistan'dan elde edilen doğal gaz ile müreffeh bir hayat yaşadığını açıkladı.
Doğu Türkistan, çölün ilerisinde ve setin arkasında kalan ve bu yönüyle Çin'in Batıya açılan penceresi konumunda. Coğrafi konumun siyaset üzerindeki etkisi ve coğrafi olarak avantajlı bölgelerin stratejik olarak da avantajlı olmaları gerçeği, Doğu Türkistan'ı Çin için vazgeçilmez hale getirmekte. Bu nedenle Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan topraklarından çekilmek ve burada bağımsız bir devlet kurulmasına izin vermek yerine, baskı ve şiddetle yerli halka işgali kabul ettirmeye çalışmaktadır. Bir yandan da haber alma ve iletişim özgürlüğü de dahil olmak üzere her türlü özgürlüğü ortadan kaldırıp, Doğu Türkistan'ı kapalı bir kutu haline getirerek, bölgeyi mümkün olduğunca dünya gündeminden uzak tutmaktadır.
Çin'in en batı noktasını oluşturan bu topraklar, Soğuk Savaş döneminde Çin tarafından, Sovyet tehdidine karşı tampon bölge olarak kullanılmıştır. Bu yönüyle Çin'in söz konusu topraklar için atacağı her türlü adım, hem kendisinin hem de bölge ülkelerinin güvenliğini ve istikrarını doğrudan ilgilendirmektedir.
Çin'in Doğu Türkistan'a olan ilgisini sırf jeo-stratejik kaygılarla açıklamak mümkün değildir. Bu bölge aynı zamanda zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir ve toprakları da çok verimlidir.
21. yüzyılın Kuveyt'i olarak da anılan Doğu Türkistan, petrol, doğal gaz, uranyum, kömür, altın ve gümüş madenlerinin bolluğu ile dikkat çekmektedir ve bu yönü ile Çin'in en önemli hammadde kaynaklarından biridir. Yetkililer tarafından, 2005 yılında Doğu Türkistan'ın petrol ve doğal gaz üretiminde Çin'in ikinci önemli merkezi haline geleceği bildirilmektedir. Özellikle Doğu Türkistan'ın orta bölgesinde yer alan Tarım Havzası'nın geniş petrol rezervlerine sahip olduğu düşünülmekte ve bu yönde araştırmalar devam etmektedir. Bu özelliğinden dolayı “Umut Denizi” olarak adlandırılan Tarım Havzası'nın 10.7 milyar ton petrol kapasitesi olduğu tahmin edilmektedir.Jeologların şu ana kadar yaptıkları araştırmalar ise 300 milyon ton petrol ve 220 milyar metreküp doğalgaz kapasitesi olan 13 yatak ortaya çıkarmıştır.
Çin'in Doğu Türkistan'a enerji konusundaki bağımlılığı Tarım Havzası'ndaki petrol kaynakları ile de sınırlı değildir. Çin sanayisi için hayati önem taşıyan, Orta Asya Türk Devletlerinden gelecek herhangi bir boru hattının doğal güzergahı Doğu Türkistan olacaktır. Böyle bir taşıma sisteminin Çin için sağlıklı ve güvenilir olmasının en garantili yolu ise Doğu Türkistan'ın kendi denetimi altında bulunmasıdır.
Zengin doğalgaz, kömür ve bakır yatakları da bu bölgeyi Çin ekonomisi için vazgeçilmez kılmaktadır. Çin topraklarında çıkarılan 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan topraklarında yer almaktadır. Bu da Çin'in toplam maden ocaklarının %85'ini oluşturur. Bunların arasında kalitesi ve yüksek kalori değeri ile ünlü olan kömürün ayrı bir yeri vardır.
Çin'in toplam kömür rezervinin yarısını oluşturan Doğu Türkistan kömür madenlerinin rezervi 2 trilyon ton olarak hesaplanmaktadır. 2000 yılı sonlarında yapılan bir araştırma ise Çin'in en zengin bakır yataklarının Doğu Türkistan'da olduğunu ortaya çıkarmıştır. Çin'in diğer bölgelerinin bakır açısından zayıf olduğu ve Çin'deki tüm bakır yataklarının ülkenin ihtiyacının yarısını bile karşılayamadığı bilinmektedir. Doğu Türkistan'daki bakır madenleri, Çin'in gözünde Doğu Türkistan'ı daha da değerli hale getirmektedir.
Tüm bu madenlerin yanısıra Doğu Türkistan'ın Çin'in en büyük pamuk üretim merkezlerinden biri olması bölgenin Çin için taşıdığı önemin bir diğer nedenidir. Çin tekstilinin hammaddesini oluşturan pamuk üretimini, Müslüman Uygur halka emanet etmek istemeyen Çin yönetimi, Doğu Türkistan'ı denetim altında tutabilmek için sürekli yeni stratejiler geliştirmektedir.Çin işgal yönetiminin amacı Doğu Türkistan'ın gelişmesini sağlamak değil, Çin ekonomisinin temel taşlarından biri olan bu bölgeyi tam anlamı ile Pekin'e bağlı hale getirebilmektir.
uyghurnet.org / Yücel Tanay