Çin'in 54 trilyon dolarlık sektörü kördüğüm oldu
Çin’de hükümetin yeni hedefi finans sektörü oldu. Şi Jinping hükümeti aralarında regülatör kuruluşların da olduğu 25 kamu finans kurumunu inceleme altına aldı.

Oluşturma Tarihi: 2021-10-12 21:02:14

Güncelleme Tarihi: 2021-10-12 21:02:14

Wall Street Journal'ın haberine göre Çin hükümeti kurumların özellikle Pekin yönetimine muhalif pozisyondaki özel şirketlerle çok yakın ilişkiler geliştiren banka ve yatırım fonlarını inceleme altına aldı.

Çin Komünist Partisi'nin en güçlü kurumlarının başlarında gelen CCDI, Şi'nin göreve gelişinden beri sürdürdüğü yoğun taarruzlarında en kritik cephelerden birini açtı: Trilyonlarca dolarlık finans endüstrisi denetim altında.

Çin'de Disiplin Denetim Merkezi Komisyonu (CCDI) müfettişleri, toplam 54 trilyon dolarlık finans sisteminin temel taşlarını oluşturan kurumların kapısını çaldı.

Yolsuzluk denetimlerinin adresleri arasında en büyük kamu bankalarının yanı sıra, Merkez Bankası (PBOC) ile BDDK ve SPK gibi düzenleyici kuruluşların yer alması ise piyasalardaki tedirginliği arttırdı.

Piyasa katılımcıları toplam 25 ana kurumda yürütülen teftişlerin öngörülmesi güç ağır cezalarla sonuçlanabileceğine dikkat çekerken, Evergrande krizi ve emlak piyasasındaki yavaşlamayla gerilen finansal sistem üzerine belirsizlik bulutu çöktüğüne işaret ediyor.

Evergrande gölgesi

Dünyanın en borçlu emlak şirketi sıfatıyla geri ödemelerinde son derece büyük zorluklar içine düşen Evergrande'yle yakın ilişkili finans kuruluşlarını zor günler bekliyor olabilir. Bu kuruluşların başında ise Citic Grup yer alıyor.

Grubun Hong Kong'ta listeli menkul kıymetler kolunda bugün kaydedilen yüzde 7'lik düşüşe dikkat çeken uzmanlar, Evergrande faktörünü ciddi risk olarak sınıflandırıyor. Evergrande'ye yıllarca düzenli biçimde en çok borç veren finans kuruluşları arasında dikkat çeken Citic, merkezi yönetimin uyarılarına rağmen 2018 yılında emlak devine 10 milyar dolarlık kredi kanalı açmıştı.

Varlık Fonu da mercek altında

Çin, 3,2 trilyon dolarlık Döviz rezervinin en az yüzde 30'unu egemen varlık fonu CIC eliyle yönetiyor. Uluslararası finans basınına konuşan bazı kaynaklar, Şi Jinping'in özel sektör yatırımları dolayısıyla CIC kararlarından memnun olmadığını belirtiyordu.

CIC'nin özellikle Alibaba'nın finansal teknoloji kolu Ant'taki yatırımı dolayısıyla Cumhurbaşkanını kızdırdığı konuşuluyor. Çin basınında yer alan haberlere göre, müfettişlerin inceleyeceği konular arasında devlet fonlarının özel şirketlere nasıl aktarıldığı ve kamu çıkarlarıyla bağdaşıp bağdaşmadığı da yer alacak.

Düzenleyici kurumların da inceleniyor

Alibaba'dan Didi'ye kadar özellikle son bir yılda özel sektör şirketlerini sıkıştıran düzenleyici kurumların bu süreçte teftişe maruz kalması da piyasalarda soru işaretleri yarattı. Göreve geldiğinden bu yana yolsuzluğa karşı sıfır taviz politikasıyla yaklaşan Şi Jinping'in, aynı zamanda kendisine yeterli bağlılık göstermeyen hizipler, kurumlar ve yetkililere karşı yolsuzluk soruşturmalarını kullandığı biliniyor. İdeolojik bağlılık isteniyor

Hong Kong finans koridorlarında, ÇKP'yi sosyalist köklerine döndürmekte son derece kararlı olan Şi'nin görece liberal gelenekleriyle öne çıkan kurumların özel sektöre karşı tutumundan tatmin olmadığı da konuşuluyor CCDI müfettişlerinin finansal işlem ve kararların ötesinde, yetkilileri ideolojik açıdan da sorgulama ve kovuşturma yetkisi bulunuyor.

Nitekim, resmi basında yer alan haberlere göre ‘siyasi bilinç yetersizliği' ve ‘ideolojik sapma' gibi unsurlar temel denetim konuları arasında yer alıyor. WSJ'nin iddiası

Bu çerçevede WSJ tarafından yayımlanan iddia Asya piyasalarında satışlara yol açtı. Amerikan finans basınının ağır topları arasında yer alan gazetenin saygın muhabiri Lingling Wei, teftiş kampanyasının ilgili kuruluşlar ile özel sektör arasındaki yakın ilişkiler dolayısıyla başladığını kaydetti. Pekin'e ilişkin çarpıcı haberleriyle daha önce dikkat çeken Wei'e göre, denetimler sırasında başta Didi, Ant, Evergrande olmak üzere özel şirketler ile uygunsuz ilişkiler kurulup kurulmadığı hususi inceleme konuları arasına dahil edildi.

Diğer yandan, WSJ'ye konuşan bazı Çinli kaynaklar, Şi'nin temel hedefinin finans endüstrisi üzerindeki mutlak hakimiyetini pekiştirmek olduğunu söyledi. Kaynaklar, finansal ve mali kuruluşların özel sektörün tesirine girmesinden endişe edildiğini de belirtti. Özel sektörün yıldızı sönüyor

Mao Zedong'un 1976'daki ölümü sonrasında radikal komünistler ve ılımlı sosyalistler arasında yaşanan güç çekişmesini kazanan Deng Şiaoping, 1980'lerden itibaren piyasaya alan tanıyarak özel sektörün önünü açtı. Çinli girişimciler de ülkenin 30 yıllık mucize büyüme sürecinde başrollerden birini oynadı. Buna karşın, 2012 yılında göreve gelen Şi Jinping'in devlet kapitalizmini sosyalizme giden yolda araç olarak gördüğüne inanılıyor. Konuşmalarında sosyalizmden sapmanın söz konusu olamayacağını sık sık vurgulayan Şi Jinping, özel sektörün elinde tuttuğu ekonomik ve finansal güçle siyaset ve devlet yönetiminde etkili olmasına müsamaha gösterilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Analistler, ÇKP'nin 2017 yılında düzenlediği 19'uncu Kongre'nin açılış konuşmasında ‘Parti kuzeye, güneye, doğuya ve batıya; topluma, askeriyeye, devlete, akademiye her şeye hükmeder' diyen Şi Jinping'in bu gaye doğrultusunda eylemden kaçınmadığına dikkat çekiyor. Parti içi anlaşmazlık olasılığı

CCDI müfettişleri ÇKP'nin 90 milyon dolayındaki üyesinin korkulu rüyası konumunda bulunuyor. Bugüne kadar bakanlardan en üst düzeylerde yer almış parti üyeleri ve generallere kadar çok sayıda yetkiliyi idam ve ömür boyu hapis dahil olmak üzere ağır cezalara çarptıran kuruluşun başında, daha önce finans dünyasının en önde gelen isimlerinden Wang Qishan bulunuyordu.

Şi'nin yolsuzluk kampanyalarında en güvendiği isimlerin başında gelen ve yaş haddinden dolayı görevi bırakan Wang'ın 2014'ten sonra şiddetlenen yolsuzluk kampanyalarında çekirdek finans kuruluşlarına odaklanmaması dikkat çekiyordu.

Son dönemde ise perde arkasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı sıfatıyla etkisini sürdüren Wang'ın Şi'yle arasının açıldığına yönelik söylentiler yoğunlaştı.

Yolsuzluk kampanyasının bu söylentilerin yoğunlaştığı döneme denk düşmesi Pekin'de olup bitenleri Hong Kong'tan takip eden politika analistlerinin dikkatini çekiyor.

Analistler, Şi'nin seneye planlı 20'inci Kongre'de sona ermesi gereken 10 yıllık görev süresini uzatma hazırlığı içinde bulunduğunun altını çizerek, bu süreçte yoluna çıkabilecek tüm engelleri bertaraf etmekte kararlı olduğundan şüphe duyulmaması gerektiğini dile getiriyor.

BloombergHT